Tansuhanım'ın Köfteleri...

Hüsamettin Cindoruk un, DYP kurucuları adına yaptığı basın toplantısını izlerken, gözüme çarpan, gazetecilerin, uzgöreç (televizyon) kameralarının çokluğuydu. Neredeyse birbirlerini çiğniyorlardı:
Çekilsene kardeşim, çekemiyoruz!
Bir dakika, bir dakika…
Akşam oldu, uzgöreçlere baktım, ı-ıh... Beklediğim gibi değildi. Uzgöreçleri yönetenler, buralara para akıtanlar, dengeleri mi düşünüyorlardı? Cindoruk’un basın toplantısı, kimi gazetelerin Anadolu baskılarında hiç çıkmamış, kentlere verilebilmişti. Toplantı saat 11,00’de yapılmıştı, Oysa Anadolu kalıplarına rahat rahat yetişirdi!
DYP kurucuları, 18 nisan perşembe günü, DYP Olağanüstü Kurultayı’m toplama kararı almışlar, delegelerin imzalarını toplamayı hızlandırmışlardı. Basının bu yavaşlığını anlamak oldukça güçtü.
Cumartesileri çıkan "Aydınlık”, basın toplantısını daha ayrıntılı, genişçe veriyordu denebilir. Aydınlık, haberi “DYP'de muhalifler sahaya indi" başlığıyla veriyordu. İkinci başlık da şöyleydi: “Cindorukçular’ın hedefi 18 nisan. Eski DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger "Tansu Hanım partimizin başına hasbelkader gelmiştir. Bize geleneğimizi temsil eden bir genel başkan lazım" diyordu İsmet Solak, pazar günkü Hürriyet’te, “Çiller’e İstanbul darbesi"ni anlatıyor, “Cindoruk'un olağanüstü kongre için başlattığı imza kampanyasına, İstanbullu 40 delegeden 32’si destek verdi. Çiller'in en yakınlarından Hasan Ekinci’nin ili Artvin'den, 5 kurultay delegesinin beşi de noterden imza gönderdi. İmza sayısı 300’ü aştı" diye yazıyordu.
Bunlar heyecan vericiydi ama, gazetecilerin unuttukları bir şey vardı: Tansu Çiller’in köfteleri...
Tansu Çiller, çoğu bakan, milletvekili ile karşılaştığın da, elim iki avucunun arasına alır, okşar, sıcaklığı ile onu mayıştırırdı. Tansu Çiller’in böyle eli iki elinin arasında kalmış olanlar, umarsız:
Beni köfte yaptı! derlerdi. Yelkenler suya inerdi…
Bu imza veren delegeler, kurultay günü geldiğinde. Tansu Çiller’le karşılaşırlarsa ne yapacaklardı?
Mardin'de, bir açıkhava toplantısında konuşurken görmüştüm. Kalabalıklar, ayaklarında pabuç var mı, yok mu belli değil, giysileri yırtık pırtık, koşuşuyorlar, birbirlerini çiğniyorlardı. Amaçları ne olabilirdi ki? Konuşmayı dinlediklerini de sanmıyordum. DYP grubunda da DYP’li milletvekilleri, O'nu hayranlıkla izlemiyorlar mıydı?
Tansu Çiller, acımasızlığını böyle mi örtüyordu ne? Çok değil, birkaç gün önce, Sincan'da, 3000 kişi bir çırpıda DYP'den atılmıştı. Karşısına çıkanı temizliyordu. Bu durumlarda gözleri şaşılaşıyor, acımasızlaşıyordu. O, “sarışın güzel kadın"ın yerini, sanki başka biri mi alıyordu? Yüzündeki tüyler alınmamışsa, dikleşiyor muydu?
Şimdiye değin, demokratik bir davranışını gören, duyan olmamıştı. Başbakanlığa gelir gelmez, karşısına gelen İçişleri Bakanlığı Müşteşarını “Yıkıl" diye kovmuş muydu’’
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay bir gün, Tansu Hanım'ın Dışişleri Konutu’nu boşaltmasını istemişti. Tansu Hanım, “Maliye'ye söyleyin, size yer göstersinler!" deyince Gönensay, "Orası bizim yerimiz" demiş, Çiller sert İstifanızı kabul ediyorum, diye çıkışmış mıydı? Gönensay:
Sen istifamı Başbakan’a veririm, demiş miydi?
Kalabalıktan arkasından koşturmak, demokrasi değildi. Her şeyin bir kuralı vardı. Tansu Çiller’in maskesi öyle görünüyor ki giderek düşüyordu. 12 Eylülcü Kenan Bey'le arkadaşları bile beş kişiydiler. DYP'de ise artık tek kişi vardı DYP'de, son 2.5 ay içinde 177 örgüt yerle bir mi edilmişti? Ne bir savunma, ne arayan, ne soran vardı?
DYP’li kuruculardan, Tansu Çiller’e, yönelme karşı olanların istekleri çok açıktı. Şöyle diyorlardı. Arkadaşım, biz seni seçtik ama, şimdi sana güvenmiyoruz. Seni yenilemeyi düşünüyoruz!
Türkiye de bu ilk kez olmaktaydı. Bu nedenle, DYP'li kurucular, dikkatli gidiyorlardı, titizdiler. Tansu Çiller’in bir süredir uykuları kaçmış mıydı? Köfte yapsa, ı-ıh... Olmaz. Artık olay, köftelikten çıkmıştı. Belki, önümüzdeki haftalarda şunlar tartışılacaktı.
İmza aldığınız delegeler, partiden atılmış bakın. Onların delegelikleri kalmadı artık!
Olağanüstü Kurultay’ın toplanması için beşte bir imza, yani 300 kişinin imzası gerekiyor ya, belki de bunu. 400-500 imzaya çıkarmak gerekiyordu. Tartışmalar ancak, böyle mi önlenebilirdi? Delegeler içinde, şimdi devlet memuru olmuş olanlar, olmuş olanlar çıkabilirdi. İmza toplayanlar, bunları da hesaplamak durumundaydılar. Tansu Çiller’in, yeni delege düzenlemeleri olabilir mi, olamaz mı? Delegelerin imzaları, Çankaya İlçe Seçim Kurulu’na verilecek. Sonra, ne olacak? Yargıcın kararını temyiz ederlerse, iş uzamayacak mı? Kimi de, yan çizmekten yana mıydı?
Benim oğlumla damadım bir KİT'te çalışıyor. İmza verirsem, başları derde girebilir. Ben de sizler gibi düşünüyorum. Ama, imza vermeyeyim de, Kurultay toplansın. Açılsın. Gelip orada, sizinle birlikte oy kullanayım!
DYP'de parti içi demokrasiden eser yok muydu? Daha yeni Keçiören DYP İlçe Başkanı görevinden alındı. Yeni bir kurul oluşturuldu; 22 kişilik kuruldan tek bir kişi DYP'li, öbürleri DYP üyesi değil miydi ne? Adamlar kim vurduya gitmişler işte! Süleyman Bey'in, Aziz Nesin in “Domuz eti yemediği için, Türk halkının yüzde altmışı aptaldır" sözüne benzer, bir gözlemi varmış, şöyle dermiş:
Türk halkı kim vurdurucudur!
Bizim halk, muştayı vurduğunda, kimin vurduğu bilinmiyorsa, perişan mı ediyor adamı?
Öldürülen bunca insan, kim vurduya gitmedi mi? DYP'deki olay, hukuksal değil, siyasal mıydı? Ancak, tartışabilmek için, olayın hukuksal yanını boş bırakmamak gerekiyordu. DYP'li kurucuların işlen oldukça güç müydü?..