Tanilli’nin Mektubu -1

Prof. Server Tanilli, Strasbourg’dan yolladığı mektubunu 26 Mart 1969 günü yazmış. Demek, seçimler daha sonuçlanmamışa; kimbilir sonuca nasıl sevinmiştir. 26 Mart deyince benim usuma, Nâzım Hikmet'in “Türk Köylüsü" şiiri gelir. Şöyledir o şiir:
“O, topraktan öğrenip / kitapsız bilendir. I Hoca Nasreddin gibi ağlayan / Bayburtlu Zihni gibi gülendir. I Ferhad'dır / Kerem dir / Ve Keloğlandır I Yol görünür onun garip serine, / analar babalar umudu keser, / kahpe felek ona eder oyunu. I Çarşambayı sel alır, / bir yar sever / el alır, / kanadı kırılır / çöllerde kalır, / ölmeden mezara kayarlar onu. / O, "Yunusu biçâredir / Baştan ayağa yâredir". I ağu içer su yerine.
Fakat bir kere bir dert anlayan düşmesin önlerine / ve bir kere vaki erişip / “Gayrı yeter!../ demesinler. / Ve bir kere dediler mi, / "İsrafil sûrunu urur, I mahlûka! yerinden durur", I toprağın nabzı başlar / onun nabızlannda atmağa / Ne kendi nefsini korur. / ne düşmanı kayırır, / "Dağları yırtıp aymr. / kayaları kesip yol eyler âbıhayat akıtmağa..”
26 Mart'tan sonra, özellikle kimi aydınların çoğu şöyle demeye başlamışlardı:
Bu millet gerçekten büyük milletmiş be! Baksana ne yaptı? Dağlan yırttı, ayırdı!
Onlara şöyle diyordum:
Köy enstitüleri, halkevleri kapatılmamış olsaydı, bugünleri çok daha önceden görecekti ülke. Yıllarca bilgisiz bırakılan yığınlar, yıllar sonra işte buncağızı yaptı! Kusuruna bakmayın!
Prof. Tanilli'nin mektubuna geleyim; şöyle diyor Tanilli:
"Sevgili Ekmekçi.
Yazılarına yeniden başlamış olmana ne denli sevindim bilemezsin; benim gibi binlerce okuyucun da -inanıyorum- bu sevinci duymuştur. “Cumhuriyet"in bir tadı da sensin. Bir daha hasta olma e mi!....
Komünizmden söz etti diye öğrencisi -15 yaşındaki- M.Ç.’yi ihbar eden İzmir'deki lise müdürünün tertiplediği yüzkarası tablo yetmezmiş gibi, Hasanoğlan Atatürk öğretmen Lisesinde -16 yaşındaki öğrenci E.Ö.'nün yasak kitap (!) okuduğu gerekçesiyle yine okul idaresince ihbar edilmesi, tiksintiyi ayyuka çıkardı. Çocuğun başına gelenler benim yüzümden diye, ayrıca üzüldüm de. Ama gerçekten demokratik rejimlerde böytesi olaylar söz konusu olamaz.
Bu, bizim çirkefin saldığı bir koku.
Bu arada, okul yönetimlerini, yalnız kafaca gerilikten değil, ahlakça gerilikten de kurtarmak gerekiyor. Bu arada, Hıfzı Veldet Hoca'nın -o güzelim- "Geç Kalmış Bir Yazı: İhbar" adlı yazısını, nasıl olsa da bir okutsak kimi okul yöneticilerine! Gözlerinden öperim, sağlık ve afiyetler diterim. Ortak dostlara selamlar. Aziz kardeşim."
Not: İki de belge yolluyorum seni ilgilendirecek: Bin, benim bir başvuruma yanıt; öteki de Haldun Ozen'in mektubunda söyledikleri.."
Haldun'un mektubu ne ki diye merak ettim. Haldun'la her gün birlikteyiz, anlattıklarından haberim olmamıştı. Şöyle demiş Haldun Özen özetle:
"Sayın Tanilli,
‘Yüzyılların Gerçeği ve Mirası: İnsanlık Tarihine Giriş’ adlı yeni kitabınızı aldım. Çok teşekkür ederim. Bu vesile ile daha önce aldığım diğer kitaplarınız için de özür dileyerek gecikmiş teşekkürlerimi sunarım.
Canning’in Türkiye Anıları'nı İlhan İlhan Kitabevi aracılığıyla ve bugünkü posta ile gönderiyorum. Benim yapabileceğim herhangi bir iş olduğunda, lütfen bildirmenizi dilerim.
Son birkaç yıktır, yurtdışı ile Türkiye'nin iletişimi büyük ölçüde arttı. Bu gelişme içinde, sizi sık sık yanımızda, katıldığımız toplantılarda gördük, dinledik. Bunun ne denli anlamlı olduğunu, güç kalıcı olduğunu yaşadık, sağ olun...
Özellikle Ekmekçi ile Muzaffer Erdost ile bazı dostlarla ara sıra kulağınızı çınlatıyoruz. Geçenlerde Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası'nın düzenlediği bir toplantıda da adınızı andık. Toplantının mühendislik eğitimi ve öğretimi ile ilgili bölümünde ben de konuştum. O konuşmada, sizin Uygarlık Tarihi adlı yapıtınızla ilgili bir anı anlattım. Belki bu konuyu siz de bilmiyorsunuz. Onun için, kısaca aktarayım: Henüz üniversiteden ayrılmamıştık. Yıl 1982 olmalı, YÖK’en üniversitelere gönderilen bir genelge ile Uygarlık Tarihi adlı yapıtınızın üniversite kitaplıklardan kaldırılması istendi. Altında YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Tahsin Özgüç'ün imzası bulunan bu genelge, o zaman bizim bulunduğumuz Trabzon'da Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Kitaplık Müdürfüğü'ne ek bir yazı ile gönderildi. Bu yazıda Uygarlık Tarihi adlı yapıtın imha edilmesi İsteniyordu. Kurulan üç kişilik bir komisyon bu kitabı kitaplık müdürü olan eşim Ülkü Özen'den teslim aldı ve imha etti. Olayı bana, daha sonra eşim anlattı. Ne yazık kİ o günlerin kargaşası içinde, ilgili yazı saklanamadı. Elimizde belge yok. Ama bir gün bu belgeyi de yemden bulacağımızı umuyorum.
Bir gün YÖK arşivlerini incelemek fırsatı doğarsa, bunun gibi pekçok ilginç belge bulacağımızdan eminim. Onun için zaman zaman şöyle düşünüyorum: YÖK ortadan kaldırıldıktan ve yeniden üniversite ortam duşturulduktan sonra yapmamız gereken başlıca işlerden biri üniversite tarihi arşivi oluşturmak olmalı. Ayrıca üniversite tarihimiz bir ders olarak ele alınmalı, tonu tüm yönleriyle incelenmeli.
Eşim ve ben selemlarımızı, saygılarımızı sunuyoruz. *
Server Tanilli'nin mektubuna eklediği ikinci belgeyi, gelecek yazıda vermek istiyorum. Tanilli, on bir yıl önce 7 nisan tarihinde, faşistlerin kurşunları sonucu ağır yaralanmış, yaşamboyu sürecek bir sakatlığa uğramıştı.