Server Tanilli, 1 ocak cuma günü çıkan yazısında, benim Avustralya'ya gitmeye kalkmama takılıyor, şöyle diyordu:
“Son derece yanlış bir iş yapıyor Avustralya'ya gitme'ye kalkmakla Mustafa Ekmekçi. Duydu ya orası da ada diye. Heybeliada'ya yolculuk gibi kolay sanıyor. Oysa koskoca bir kıta! İyi biliyorum, gidecek ve kesin kaybolacak orada. Arayın ki bulasınız! Efendim?.. Yo, doğru dediğiniz. Gerçekten bir köylü saflığı vardır dostumuzda.
Hem köylü de zaten; kendisi söylüyor canım...”
Tanilli'nin yazısı çıktıktan sonra, kimi okurlar:
Tanilli, sizin Avustralya'ya gitmenizi istemiyor, neden? diye soruyorlardı.
Espri yapıyor, anlamadınız mı?
Tanilli'ye anlattım, gülüştük. Avustralya'da Türk aydınlarının düzenledikleri "Nazım’ın Doğum Günü" toplantısına gidiyordum. Sydney Halkevi’nin çağrılışıydım. Server Tanilli de, "Nazım Günü "ne bir ileti yolladı. Tanilli, iletisinde şöyle diyordu:
"Sevgili arkadaşlarım,
Büyük şair Nazım Hikmet'in anısına düzenlenen bu güzel geceye bizzat katılmış olmayı çok isterdim. Böyle bir fırsatı yakalayamadım. Sizlere bir mesajla seslenmek zevkini tatmak isterim bugünlük. Bu mesajımı da, kendisini gerçek bir halk gazetecisi olarak gördüğüm, aydın ve duyarlı insan. Mustafa Ekmekçi aracılığıyla yolluyorum. Ona ve bu geceye zenginlik katan sanatçılara teşekkür ederken, böylesi bir şöleni düzenlemiş olanları da yürekten kutlarım.
Anısı her zaman yaşayacak bir eylemdir yapılan!
Arkadaşlarım,
Nazım Hikmetin dünya görüşünü sanatından, sanatını da dünya görüşünden hiçbir zaman ayırmadım. Nedir onun dünya görüşü? Onun dünya görüşü, temelde "İnsana ve onun emeğine saygı, bu emeğin devrimci gücüne inanç" diye özetlenebilir. Bu soylu bir düşüncedir ve öyle sanıldığı gibi, bir iki yüzyıl değil, insanoğlunun binlerce yıllık bir kavgasının ürünüdür aslında. Çağımızdaki adı da 'sosyalizm'dir bunun.
Konuya, bir tarihsel süreç, bir ulu yürüyüşün bütünlüğü içinde eğildiğimizde, sosyalizmin, bugün şu ya da bu ülkedeki başarısızlığı bizi korkutmuyor, korkutmamalı! İnsanoğlu, bu kavgayı, binlerce yıldır sürdürdüğü gibi, bundan böyle de sürdürecek; deneyimlerin aksaklık ve tökezlemelerinden ders ala ala, sonunda, insanın insan olarak yaşayacağı, sömürülmeyeceği, kısacası emeğine gerçekten saygı gösterilip uygulandığı bir düzeni kuracak. Nazım Hikmet, bir şiirinde, ‘insanın emrinde dünya’dan bahsediyor ve bir başka şiirinde de bize bir süreci hatırlatıyor ve şöyle diyordu:
‘Herhal ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri.'
Arkadaşlarım, ben de, büyük şair gibi, ‘insanın emrinde dünya’nın bir gün kurulacağına inanıyorum; 'yaşanacak günlerin en güzelleri’nin ilerde olduğuna inanıyorum; tek kelimeyle. Sosyalizme inanıyorum.
Ve hep inanacağım!
Çünkü sosyalizme inanmak, insana ve onun tarihine inanmaktır. Ben her ikisine de inandım ve sürdüreceğim bunu!
Öyle olduğu için de, şu yaşadığımız yıllarda olan- biten, beni pek üzse de korkutmuyor gelecek adına; ve yine öyle olduğu İçin, ufku belli bir dönem ve onun uygulaması ile sınırlı olup, başarısızlığı gördüğünde de, 'bu iş bitti!' diyerek çekip gidenlere, yılgınlığa düşenlere, hele hele düpedüz döneklere bakıp acıyorum onlara, bununla da yetinmeyip tiksiniyorum onlardan.
Bu insanlar, kendilerini yenileyecek yerde kavgayı terk edip gitmekle, meydanı sahte mesajlara, gerici düşünce ve hareketlere bıraktıklarının farkında değiller. Nitekim Avrupa'da bunun etkisini, son yıllarda bütün çıplaklığıyla görüyoruz.
İşte böyle bir ortamda, Nazım Hikmetle iç içe olmak bizi heyecanlandırıyor, yüreklendiriyor ve gücümüzü tazeliyor. Çünkü o. yalnız soylu bir düşünceye ölünceye değin bağlılığını sürdürmekle kalmadı; o düşünceyi, yüce bir sanatın olanaklarıyla güçlendirdi aynı zamanda.
Düşüncesiyle olduğu kadar sanatıyla da sarsılıyoruz bugün.
‘Yaşamak! Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.'
Bütün Nazım Hikmet, bir bakıma işte bu mısralardadır.
Dünya görüşünün güzelliği kadar, söyleyişinin güzelliğiyle de...
Bizler, bu gece burada toplanmış olanlar, büyük şairin bu mısralarla çıkardığı davetin bilincinde olan insanlarız. Bu bilinci mutlaka ve mutlaka yaşama geçireceğiz ve ‘insanın emrinde dünya'yı yaratmak için çalışacağız.
Bu inançla, selam Nazım Hikmet'e!
Selam sizlere!"
Tanilli'nin, Sydney'de, Melbourne'deki toplantılarda alkışlarla karşılanan iletisini gür sesiyle Tolga Çandar okudu.
4 Şubat 1993, Cumhuriyet