Tempo Dergisi Ankara Temsilcisi Şefik Kahraman-kaptan’ın kızı Defne, kızım Özlem’in arkadaşı; Defne, Almanya'da çalışıyor, Almancasını ilerletiyor. Yılbaşında Ankara'ya geldi. Özlemle buluşup konuştular. Defne, Almanya haberlerini anlatırken bulunduğu kentteki Bosnalı arkadaşlarından da ilginç anılar anlatmış.
Bosna, ayların konusu olduğu için Defneler. Bosnalı arkadaşlarına ilgi duymuşlar, onlara sorular sormuşlar. Tabii, bunların başında Osmanlı’dan Türkçeden kalan izler başta geliyormuş. Bosnalı kızlar:
-Bize, Türkçeden geçmiş sözcükler var, ama bunlar hep kötü sözcükler! (Türkçe değil. Osmanlıca sözcükler demek istiyorlar kuşkusuz). Örneğin, "maşallah’’ sözcüğü sizden geçmiştir, çok kullanılır!
-Maşallah sözcüğünü nerede, ne zaman kullanıyorsunuz?
-Otobüse bindiğimizde, yanımıza çok şişman bir kadın oturduğunda, “maşallah” diyoruz.
-Tuvalete ne diyorsunuz?
-Onun için de sizden geçmiş bir sözcük var şimdi anımsamıyorum!
-Aptesane mi?
-Hayır, o değil!
-Hela?
-O da değil, bilemiyorum şimdi!
Ayrılırlar, Defne’ye dert olur, kısa süre sonra arkadaşının arkasından koşar
-Kenef mi? ;
-Hah, tamam kenef!
Bizim çocukluğumuzda, bir de "memişhane" derlerdi. o da Arapça. “ayakyolu” demek.
Refahçıların, bir de başta 148 in yardımıyla ülkemizde "Arapçılık’’ başladı. Sanki onlar. Türk milliyetçisi değil Arap milliyetçisi! Olacak şey değil.
Geçenlerde, özel uzgöreçlerden birinde. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan’la. Refahçı Şevki Yılmaz tartışıyorlardı. Şevkinin yaptığı tartışma değil de ağız dalaşı. Prof. Türkan Saylan, ona:
-Arafat'ta ne konuştun diye soruyor. O da:
-Burası Arafat değil diye kaçamak yanıt veriyordu.
Ne demişti Arafat’ta Şevki Yılmaz? Bakın neler demiş 1991 yılında Suudi Arabistan’da hacda, Arafat'ta kurulan kürsüde:
"... Allah buyuruyor Muhammed suresi 9. ayet. Bati/ düzenlen, sağcılık ve solculuğu, milliyetçiliği destekleyenlerin amellerini (uygulamalarını) iptal ettim.
Kafatasında sağcılık ve solculuk olmaz, sadece şeriat olmalıdır. Necis şeyle, pis şeyle, temiz şey bir arada durmaz, bunlar durmadığı gibi pis sağcılık ve solculukla, temiz şeriat bir arada durmaz.
İşte ey Arafat meydanında bizi dinleyen kardeşler, can kardeşler, bugüne kadar hangi görüşten olursanız olun. Akıl dağarcığı içindeki Batı fikirlerini silin, Batı pisliklerini çıkarın. Kapitalizmi, sağcılığı, milliyetçiliği, Batı'dan gelen şeytanı düzenlere bağlı bu ideolojileri yıkın. La şarkiyye, la garbiyye. İslamiyye İslamiyye diyerek akıl dağarcığını İslam nizamı ile temizleyin. Şeriatı Muhammediye ile temizleyin.
Burası Kuran’la kucaklaşma yendir. Şeriatla kucaklaşma yeridir. Burası sosyalizmin, sağcılığın, solculuğun bırakıldığı, terk edildiği yerdir. Yarabbi, cumhurbaşkanımızın kalbine şeriat nizamım yerleştir. ’
Şevki Yılmaz, Arafat alanında, kürsüde çevresindeki gençleri de ant içmeye çağırır, kışkırtır, şöyle:
Sümeyye, İslam’ın ilk kadın şehidi. Zalim firavun bacaklarından develere bağlamış ikiye ayıracaktı onu. Çocukları ‘anne dedi, şimdi Firavun’un isteğini kabul etmiş gibi yap, sonra tekrar kendi dinine dönersin' deyince: ‘Hayır çocuklarım, sizleri çok seviyorum amma Allah'a olan sevgim sizinkilerden daha fazla. Ne duruyorsun? Bitir şu işi de bir an önce rabbıma kavuşayım! Firavun emri verdi, develer her iki yana koştular. Sümeyye'nin vücudu ortadan ikiye ayrıldı. Akan kanlardan toprakta en büyük hattatların kaleminden daha güzel bir şekilde ortaya lailahe illallah yazısı çıkıyor. Sümeyye şehid oluyordu.
Gençler!.. Bu düzen sizi ayaklarınızdan taksilere bağlasa, siz ayaklarınızdan ikiye ayırsa yine de şeriat yolundan milim sapmayın."
Şevki Yılmaz, daha sonra da Arafat'ta hacılara şu andı içiriyordu:
“... Yarabbilalemin, bu Arafat meydanında, dünya elbisesini çıkararak kabir elbisesine büründüğümüz bu mübarek mekânda, sana söz veriyoruz, Resulüne söz veriyoruz...
Bundan böyle sana savaş açan sağcılık, solculuk, Kemalizm, laiklik ve bütün şeytanı düzenleri boykot ederek seninle bizim aramıza, İslam 'dan başka, Kuran'dan başka hiçbir nizamı sokmamak için canımızla, malımızla, tıpkı Bilal gibi Sümeyye gibi senin dinin uğrunda nöbete koşuyoruz. Nöbete geliyoruz.
Refah için Milli Görüş için bütün gücümüzle çalışacağımıza söz veriyoruz..." Şevki Yılmaz’ın, hacdaki marifetleri bunlar. Bunların teyp bantları var. Ergün Poyraz’ın "Refah'ın Gerçek Yüzü-1" yapıtında bunları bulabilirsiniz. Kitap, Cumhuriyet Kitap Kulübü’nde var.
Aynı kürsüde, 148 ne diyor bakın:
"... Arapça lisanı yeryüzündeki lisanların içinde en zengin olanıdır. Mana bakımından en zengin lisandır.”
RP’li Fehim Adak, Kahire’de şöyle mi demiş:
-Biz Türk değil, Arap milliyetçisiyiz! ,
***
Sevgili okurlar, yarın 24 Ocak. Uğur Mumcunun ölümsüzlüğe ulaştığı gün. Yarın, her yerde toplantılar var; ben yarın, bir engel çıkmazsa. Bodrum'da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin düzenleyeceği toplantıda konuşacağım. Cumartesi günü de kitaplarımı imzalayacağım.