Yurtdışında bulunan siyasal sığınıklar, 20 Mart 1988 günü Köln’de yaptıkları toplantıda yurda dönüş çalışmalarıyla ilgili bir komite oluşturdular. Bu komitede şunlar var: Tektaş Ağaoğlu, Dursun Akçam, Bayram Ayaz, Yalçın Çent, Kemal Daysal, İlkay Demir, Melike Demirağ, Gönül Dinçer, Engin Erkiner, Bahtiyar Erkul, Gültekin Gazioğlu, Zeki Kılıç, Zülal Kılıç, Süleyman Kırteke, Doğan Özgüden, Demir Özlü, Ömer Polat, Orhan Silier, Müslim Şahin, Murat Tokmak, Yücel Top, Selâhattin Uyar, Yücel Yeşilgöz, Şanar Yurdatapan.
Köln’de varılan kararlar, bir "sonuç belgesi”yle, Türkiye'ye de gönderildi. Metinde "Politik mülteciler dayanışma ve eşgüdüm toplantısı sonuç belgesi” deniyorsa da, ben “mülteci” yerine "sığınık" ya da “sığınmacı” demeyi yeğlemek istiyorum. Sığınmacıların vardıkları ortak kararlardan bazıları özetle şöyle:
"Politik sığınıklar arasındaki dayanışma ve eşgüdüm çalışmalarının, herhangi bir parti ya da grubun çalışmalarına doğrudan destek sağlamak ya da herhangi bir parti ya da gruba karşı bir platform oluşturmak gibi bir konuma düşmemesine en büyük titizlik gösterilmesi ilke edinilmiştir.
Politik sığınıklar dayanışma ve eşgüdüm çalışmaları, koşulları ve getirebileceği avantajlar düşünülerek, bu politik sığınıkların mensup oldukları parti ve grupların temsilcilerinden oluşan bir oluşum biçimini değil, kişilerin tek tek katıldıkları bir çalışmayı temel almıştır.
Siyasal sığınıkların Türkiye'ye dönüşleri ile şu anda bulundukları ülkelerdeki durum ve sorunları, kendilerinin ve yakınlarının Türkiye ile ilişkileri, karşı karşıya bulundukları baskılar bir tütündür. Siyasal sığınıklar dayanışma ve eşgüdüm çalışmaları Türkiye'ye dönüşün koşullarının yaratılmasını tüm çalışmaların ana hedefi olarak saptarken bu bütünlüğü gözden uzak tutmaz.
Siyasal sığınıkların, Türkiye’ye dönüşleri, siyasal sığınıklar arasında yasal konumlar ve özel koşullar başta olmak üzere birçok alanda varolan farklılıklar sonucu, hayli uzun bir dönemi kapsayabilecek bir süreçtir. Politik sığınıklar arasındaki dayanışma ve eşgüdüm çalışmaları tüm politik sığınıkların Türkiye'ye dönüşlerini sağlamaya yönelik bir kapsam ve perspektif içinde yürütülecektir.
Politik sığınıkların şu anda bulundukları ülkelerdeki sorunları, bu ülkelerdeki demokrasi mücadelesinden, Türkiye'ye dönüşlerine ait sorunlar genel demokrasi mücadelesinden ayrılamaz ve bu genel çerçevenin gerekleri düşünülerek çözümlenebilir"
Siyasal sığınıkların yurda dönüşü için öngörülen savaşımların bazıları da şöyle:
"1. İşkencelere son verilmesi ve işkencecilerden hesap sorulması, 2. Gözaltı ve tutukluluk süresinin uluslararası ölçülere uygun bir duruma getirilmesi. 3. Savunman ve yakınlarla serbestçe görüşme, 4. Antidemokratik bir iktidar tarafından açılmış olan tüm soruşturma ve politik davaların durdurulması, 5. Tüm politik tutuklu ve hükümlülere özgürlük, 6. 1982 Anayasası'nın ve başta Ceza Yasası, Vatandaşlık Yasası, Pasaport Yasası olmak üzere antidemokratik yasa ve yasa maddelerinin iptali..."
Köln'de yapılan toplantıya, ”2000'e Doğru” dergisi, bu hafta çıkan son sayısında yer verdi. Buna göre, İKD Genel Başkanı Beria Önger ilkbaharda dönecekler arasındaydı. Sıtkı Coşkun ise “Dönüş önce küçük damlalarla başlayacak, sonra sağanak haline gelecek" diyordu. Doğan özgüden, "Türkiye'de hapishaneler boşalmadıkça Türkiye'ye dönmenin demokrasi savaşımından soyutlanacağına" değiniyordu. Can Açıkgöz'e göre, “Türkiye’den politik göçmen olgusunun kalkması demokrasinin gerçekleştirilmesine doğrudan bağlı bir olay”dı. Oya Baydar özetle şöyle diyordu:
Öyle yıllarla değil, aylarla ölçülen bir sürede Türkiye'ye dönmeyi planlıyoruz. Türkiye'ye dönüşün, biz siyasi göçmenlerin Türkiye'ye dönüşünün sonuç alıcı olması. Türkiye'de demokrasinin gelişmesine yardımcı olması ve gidenlerin güvenliği açısından toplu bir dönüş olmasında, mümkün olduğu kadar toplu olmasında yarar var. Toplu dönüşü belki de herkes aynı uçaktan çıkacak veya herkes bir otobüse doluşacak gibi anlamamak gerekir. Ama aşağı yukarı aynı zaman parçası içinde, daha önceden örgütlenmiş, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında çalışmaları yürütülmüş, kamuoyu oluşturulma çabaları yürütülmüş bir dönüş olarak düşünüyorum toplu dönüşü...
Behice Boran, Brüksel’de ölümünden önce, bir görüşmemizde:
Türkiye'ye dönüşün hemen olabileceğini sanmıyorum! demişti, ölüsü geldi!
Türkiye'de de önemli gelişmeler var bu sıra. İnsan Hakları Derneği, yurtdışındaki Türkiyeli sığınıkların durumlarıyla öteden beri ilgilenmekteydi. Şimdi kolları sıvadı, konuyu daha güncel bir duruma getirme girişimlerine geçti. "Uyrukluk hakkı" ile ''sığınıkların yurda dönüşleri" konusunda “izleme komiteleri" oluşturdu. İlk izleme komitesinin başkanlığına Prof. Hüsnü Göksel getirildi. Bu komitede şu üyeler bulunuyor: Prof. Sadun Aren, Prof. Rona Aybay, Savunman Halit Çelenk, Emekli Büyükelçi Mahmut Dikerdem, Savunman Güney Dinç, Doç. Nurkut İnan, Savunman Turgut Kazan, Yazar Aziz Nesin, Prof. Çetin Özek, Dr. Muzaffer Sencer...
Yurtdışındaki sürgünlerin dönüşü ele alınırken, şimdiye dek dönmüş olanların durumları da unutulmamalı. Nihat Sargınla Haydar Kutlu cezaevinde çilelerini sürdürüyorlar. Necmi Demir de geçenlerde Çanakkale'de gözaltına alındı! Yurtdışındakiler, ellerini, kollarını sallayarak ülkeye dönemedikçe. Türkiye'de demokrasinin varlığından söz edilemez!
Bülbülü altın kafese koymuşlar, “Ah vatanım!" demiş. Salıvermişler, o da gitmiş çalılığa konmuş. Çalılıktaysa avcılar bekliyormuş!..
7 Nisan 1988, Cumhuriyet