Özal iktidarının gitgide MHP’lileştiğini gösteren kanıtlar gün geçtikçe çoğalıyor. Turgut Bey, toplayıp dağıtamayan büyücü çırağı örneği, artık istese de önleyemeyeceği bir bataklığa sürükleniyor giderek. Dört eğilimi topladığını söyleyen Turgut Bey’in elinde kala kala, eski MHP eğilimlilerle MSP eğilimliler mi kaldı? Turgut Bey'i çok kişi eski AP’li bilir, Süleyman Bey’in müsteşarlığını yaptığını düşünerek; oysa, kazın ayağı pek öyle değildir. AP'nin 1979 iktidarında, Başbakanlık Müsteşarlığına Süleyman Bey'in isteğiyle değil, öğrendiğime göre, Necmeddin Erbakan’ın Süleyman Bey'e baskısıyla geldi. AP’yi dışarıdan destekleyen Necmeddin Erbakan, bir müsteşarlıkla iktidara ayağını atmış olmaktaydı. Turgut Bey, MSP’nin 1977'de İzmir’den liste başı adayı olmadı mı?
MSP’nin kimi önde gelenleri, bu söylediklerimi doğrulamazlar, onlar da Süleyman Bey gibi benimsemezler Turgut Bey’i. Biri şöyle dedi:
Evet, 1977'de, İzmir'den liste başı adayımız oldu. Ancak İzmir, MSP’nin liste başı da olsa, adayının kazanamayacağı bir ildi. Turgut Bey'in kazanmasını istesek neden İzmir'den koyalım? MSP’nin kazandığı birçok il vardı, oralardan gösterirdik. Sözün kısası, Turgut Bey bizim adamımız değil!
O da böyle diyor. Turgut Bey de zaten pek oralı değil, o, iktidarını 1988'e dek sürdürebilmenin düşünde.
Turgut Bey dört görüşü birleştirdiğini, öyle iktidar olduğunu söylese de, bunların tümü ANAP'ta birleşmiş değil; örneğin, eski CHP'lilerden oy verenler olmuştur; İstanbul eski CHP milletvekillerinden Emin Sungur -Turgut Bey’in akrabası mıydı- iyiden iyiye desteklemiştir de söylentilere göre. Ancak, ANAP'a oy veren eski CHP'lilerin ne kadarı yeni bir seçimde Turgut Bey'in partisine oy verirler dersiniz?
İllerden, ilçelerden gelen haberler, kadrolaşmanın gittikçe hızlandığının örnekleriyle dolu. "Ben Milliyetçiyim!" diyenler köşebaşlarını tutmadılar. Biz bu filmi seyrettik oysa. Filmin nasıl koptuğunu da bilmeyen yok gibi. Bir çıkarlarını kollayanlar, bunu kaçırılmaz fırsat sanıyorlar. Yazık!
Körler okullarına mescit zorlaması neyin nesi? Süryani öğrencilere Anadolu'da din dersi zorlaması ne oluyor? Tüm okullar faşolaştırılmak mı isteniyor? Baskının böylesi hiçbir dönemde görülmedi mi?
İktidarın erimekte olduğunu, alttan sandalyelerin çekildiğini iktidarda olanlar da bilmekteler sanıyorum. Süleyman Bey'e yakın bir gazetede çalışan bir yazar, bir gün ANAP'tan Basın Danışmanlığı önerisi aldı. Yazarla görüşen, Bakanlardan biriydi. Yazar kendisine, "Ben Süleyman Bey'e yakın bir gazetede çalışıyorum, şimdi gelmem doğru olmaz!" demedi, sadece "Teşekkür ederim, görevi alamayacağım" demekle yetindi. Bakan ise şöyle dedi:
ANAP'ın gitmekte olduğunu görüyorsun da, onun için bize gelmiyorsun değil mi?
Altı, biraz eski MSP, biraz eski MHP desteğine kalmış bir iktidar nasıl ayakta durabilir, seçimde aldığı çoğunluğu koruyabilir? Menemen seçimleri, Gerze seçimleri bir şeyler anlatıyordur..
Akdağmadeni ilçe Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürü Ahmet Taşçı'nın, okul müdürlüklerine bir yazısı elime geçti. Yazı, öğretmenevlerine alınacak gazetelerle ilgiliydi. Bakın ne diyordu:
"…………… Okulu Müdürlüğüne,
İlçemiz öğretmenevinin istenilen düzeyde verimli çalışabilmesi ve personelin birlik ve beraberliğini sağlamada yeterince araç olabilmesi için öğretmenevinde sadece Türkiye genelinde tarafsızlığı, tirajının yüksekliği ve ciddiyeti nedeniyle TERCÜMAN, HÜRRİYET ve MİLLİYET gazetelerine abone olunmasına müsade(sözcük böyle yazılmış) edilmiştir.
Bu nedenle personelinizin beraberinde öğretmenlerevine geldiklerinde öğretmenlerevine gazete veya dergi getirmemelerini, yazımızın tüm personele imza karşılığı okutulmasını rica ederim.
Ahmet Taşçı
İlçe Milli Eğitim Müdürü"
Ahmet Taşçı'nın başa aldığı Tercüman, "Türk-İslam Sentezi"ni yaza yaza bir kalmış bir gazete. Eski MHP'lilerin şimdi günlük yayın organları da yok. Tercüman bu eksiği gideriyor mu? Milliyetle Hürriyet burada paravana olarak mı kullanıldı acaba? Amaç, "Cumhuriyet"i, diyelim dergi olarak da ’Nokta’yı öğretmenevlerine sokmamak mı? Buyruk imza karşılığı öğretmenlere duyurulduğuna göre Cumhuriyet okuyanlar yandı!
Yazısından, Ahmet Taşçı'nın eğilimini anladık diyelim; eğilimi ne olursa olsun bunu yansıtmaya, öğretmenlere baskı yapmaya ne hakkı var? Öğretmenevi babasının çiftliği mi?
Bir başka belgeyi görünce, Akdağmadeni Milli Eğitim Müdürü'nün bunu bir başına yapmadığını anladım. Balık baştan kokar derler ya, işin başı Ankara'da olmalı diye düşündüm.
İkinci belge, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürlüğü"nün Türkiye'deki 300 halk kütüphanesine yazdığı yazı ile ilgili.
Bakan adına, Genel Müdür Hasan Duman'ın imzasını taşıyan yazıda şöyle denilmekte:
"Bakanlığımızca, Kitap ve Süreli Yayınları Seçme ve Değerlendirme Kurulu’nca 1986 yılında 'Hürriyet', 'Milliyet' ve 'Tercüman' gazetelerinden birine kütüphaneniz adına abone olunmasına karar verilmiştir
Yukarıda adı geçen gazetelerden okuyucular tarafından aranan bir tanesine kütüphanenize yakın bir bayiden abone olunması ve hangi gazeteye abone olunduğunun Bakanlığımıza bildirilmesi gerekmektedir.
Okuyucuya daha iyi hizmet verebilmek ve kütüphaneyi daha iyi tanıtabilmek amacıyla abone olunan gazetenin kütüphanenin idare servislerinde tutulmaması ve devamlı olarak okuyucu salonunda hizmete sunulması yararlı olacaktır. Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.
Bakan adına
Hasan Duman
Genel Müdür"
Genelgede ayrıca, gazete alımı için 15.000 lira yollanacağı da belirtiliyor.
Hasan Duman, İstanbul'da Beyazıt Kütüphanesi’nde çalışırken başarılı çalışmaları sonucu, Kültür Bakanlığında Genel Müdürlüğe yeni getirildi. O da elbette başarılarını sürdürecek!
25 Mart 1986, Cumhuriyet