Telefonla, Erdal Bey’i aradım; telefonda bir öksürük sesi:
Alo, buyurun ben Erdal.
Ben Mustafa Ekmekçi!
Nasılsınız? Buyurun.
Rahatsız ettim, hiç görüşmedik. Hoş geldiniz.
Eeee, öyle oldu. Hoş bulduk. Ben, hep Kurultay’dan sonraya bırakıyorum görüşmeleri, onun için aramadım, ama (gülüşmeler) aradığınıza teşekkür ederim.
Sağlığınız nasıl, iyi mi?
İyiyim, iyiyim merak etme..
Çok iyi. Bir de şey diyeceğim, yani çok az konuşan kimse oldunuz...
Öyle oldu, ama işte bu geçici bir dönem, onun için, Kurultay 'a kadar da böyle götürüyorum, zararı yok. Biliyorum, herkes merak ediyor ama...
Peki, Kurultay nasıl olacak?
İşte, tabii çok önemli bir kurultay delegeler de gayet inançlı, bilinçli insanlar. Kurultay’da çalışmalarıyla, partinin geleceğine yeni bir canlılık getirecekler.
Bir de çok kongre yaptınız, çok kongre yapmak iyi galiba demokrasi için.
Evet, yorucu oluyor biraz, ama yararlı oluyor.
Perşembe günü il başkanlarıyla toplantınız mı var?
Evet, genel başkan yapacak, ben de bulunacağım galiba, her Kurultaydan evvel yapılan normal toplantı..
Ben sıkıştırmak istemiyorum söylemek istedikleriniz var mı?
Evet, evet, evet. Kurultayda her zamanki dikkatinizle olayları izlemenizde yarar görürüm..
Ben başarılar diliyorum...
Çok teşekkür ediyorum...
Hinthorozu Erdal Bey, gerçekten uzun süredir konuşmuyor, gazetelerde demeçleri çıkmıyordu. Eşi Sevinç Hanım'la birlikte yurtdışı gezisine çıkması, dönüşünde de, konuşmamayı yeğlemesi düşündürücüydü. Anladığım, Kurultay öncesi, çok konuştuğu izlenimi uyandıran Aydın Güven Bey'le bir yarışa giriyor izlenimi uyandırmamak mı istiyordu? Erdal Bey'in kendini dışarı attığı söylenebilir miydi? Döndüğü zaman artık, il kongreleri bitmişti.
Hinthorozu Erdal Bey'in, Kurultay'ın ikinci günü yapılacak genel başkanlık seçiminde, başkanlığa geleceğine kuşku yok. Erdal Bey'in karşısına çıkacak aday da yok. Bir zamanlar, birleşmenin başlarında, aday hazırlamaya başlanmadı değil.
Aydın Bey, genel başkan olsun, Erdal Bey de gelecekte Cumhurbaşkanı!
Bu kampanya pek uzun sürmedi, sonra söndü Erdal Bey tek kaldı...
Aydın Bey, “Ben hiçbir şey istemiyorum!" diyor, fakat bununla, bir şeyler beklediğini anımsatıyor gibi izlenim bırakıyordu. Bu Kurultay’da, parti ilk kez, bir bakıma, iki başlılıktan çıkacaktı. Kurultay’dan, genel sekreter seçilmesi, ya da, ikinci başkanlık kurumunun getirilmesi, partiyi iki başlılıktan kurtaramayacaktı. Kimi SHP'liler:
İkiden birinin dışarıda kalması, daha zararlı olur! diyorlardı
O zaman, bir görev verilebilirdi, ama genel başkan gibi, Kurultay’da seçilerek değil. MKYK üyesi olarak seçilir, sonra MKYK'da düşünülürdü…
SHP Kurultayı’nın yarınki ilk günü konuşmalarla geçecek; açış konuşması yapılacak. Genel Başkan Aydın Güven Gürkan'ın konuşmasından sonra, Başkanlar Kurulu üyesi Erdal İnönü konuşacak.
Dananın kuyruğu, ikinci günü, MKYK üyelerinin seçiminde kopacak. Şimdi her gönülde bir aslan yatıyor. 33 kişilik MKYK'na girmeyi başaran, bir bakıma, gelecek seçimlerde milletvekili adaylığını garanti etmiş olacak! Liste başlarında milletvekili adayı olmak nedense pek önemseniyor. Oysa, o denli önemli mi? Bugün Meclis’teki milletvekillerinden kim, kaçını tanıyor?
MKYK, partiyi iktidara götürecek en belli başlı kurul olarak düşünülmeli. Sorumluluk taşıyacak başlıca kurul. SHP’nin iktidar olabilmek için 33'ten daha çok milletvekiline gereksinimi var, bu unutulmamalı!
SHP'de, üç büyük ilde, eski milletvekilleri il, başkanlıklarına geldiler Şeref Bakşık(İzmir), Hasan Fehmi Güneş(İstanbul), Ertuğrul Güney (Ankara), Adnan Keskin(Denizli) İl Başkanı oldular. Bu, SHP de olumlu bir gelişmedir iller, geçmişin politik deneyimlerinden yararlanacaklardır. Bu üç-dört ilin, Kurultay’da da ağırlığı olacağı düşünülebilir. Eski milletvekillerinden, eski bakanlardan Kurultay delegesi olarak. Kurultay'a gelenler vardır Eski milletvekillerinin, beş yıllık yasaklı olduklarından, MKYK'ya aday olamayacakları biliniyor. Onlar, genç arkadaşlarının seçmenleri olacaklar. Son delinme noktasına dek, bir yasak böyle zorlanmış olmaktadır.
Yarın başlayacak olan SHP Kurultayı, bir gövde gösterisi kurultayı da olmamalı. O zaman, çok hafif kalır doğrusu. Günlerden cuma günü başlamış olması zaten bir gövde gösterisine pek olanak tanımayan Kurultay'ın, ağırbaşlı bir hava içinde geçmesi demokrasiye gerçekten inanmış herkesin içten dileği.
* * *
Bir avuç 27 Mayısçı, Anıtkabir'de, 27 Mayıs'ı kutladı. Salı günü yazdığım gibi, Anıtkabir'de önce Atatürk'ün, sonra İnönü'nün, daha sonra da Gürsel ile devrim şehitlerinin mezarlarına giderek çiçekler koydu, saygı duruşunda bulundu.
Suphi Karaman bir ara:
Ekmekçi, dedi. Komitede “Türkçe ezan” yönünde eğilimi olanlar arasında ben de vardım, Haydar Tunçkanat da vardı, ayrıca Orhan Erkanlı ile Orhan Kabibay da, ezanın Türkçeleşmesini savunuyorlardı.
Ezan konusunda bir tam listeyi yayımlayacağımı belirtmiştim. Tümünü alınca yayımlayacağım.
Anıtkabir'e vardık ki, her yan turistlerle dolu. Boyunlarında fotoğraf makineleri, turistler Anıtkabir'i dolaşıyorlar, resimler çekiyorlar. Öyle hoşuma gitti ki!
Bir eski Tabii Senatör şöyle dedi:
Ekmekçi, 12 Eylülden sonra, 27 Mayıs’ı kutlamaya gelememiştik anımsadın mı? TRT’nin yüreği olsa da, 27 Mayıs 1960 günü çektiği filmi bir yayımlasa.
Anımsamıştım 27 Mayıs bayram olmaktan çıktı. Bayram olmamasıi daha mı iyi oldu? İşçilerin bayramı var mı?
Gürsel ile devrim şehitlerinin mezarları başında 27 Mayıs Devrim Derneği Başkanı Suphi Gürsoytrak, kısa bir konuşma yaptı; buradaki kısa tören sona erdi. Gürsoytrak, ayrıca turistlerin kılavuzunu çağırarak, bugün buraya gelenlerin kimler olduklarını anlattı. 27 Mayıscıların bayram kutlamaları, turistlere çok ilginç geldi!
Sonra, eski Tabii Senatörler ile isteyenler, Yüksek Adalet Divanı eski Başkanı, Anayasa Mahkemesi eski üyelerinden Salim Başol’u evinde görmeye gittiler. Daha sonra da, Cebeci mezarlığına gidilerek, ölen 27 Mayıscılarla, Altay Ömer Egesel'in mezarı ziyaret edildi.
Anıtkabir’deki törene gelenler şunlardı: Suphi Gürsoytrak, İhsan Topaloğlu, Yalçın Küçük, Ekrem Acuner, Niyazı Ağırnaslı, Halit Çelenk, Şekibe Çelenk, Muhlis Pınar, Nejat Ölçen, Engin Aydın, Yücel Akıncı, Taner Göksu, Kılıç Aslan, Salih Çamur, Doğan Tanyer, Suphi Karaman, Kâmil Karavelioğlu, Muzaffer Yurdakuler, Hüseyin Avni Güler, Vasfı Asal, Cemal Seymen, Nail Gürman, Muzaffer Erdost, Avni Kandemir, (Ayrıca Türk Devrim Derneği yöneticileri de oradaydı).
29 Mayıs 1986, Cumhuriyet