Sevsinler...

Erdal Bey, Adana’da SHP'nin ikinci bölge toplantısında iyiden iyiye açılmıştı. En ufak bir ayrıntıyı bile değerlendiriyor, kendisine iletilen sorunları kulak ardı etmediğini gösteriyordu. Erciyes Sineması'nda salonu dolduranlar, onu sık sık alkışlıyorlar, “Başbakan İnönü” diye bağırıyorlardı. Özel konuşmalarda kimi de, cumhurbaşkanlığını daha bir yakıştırıyordu.
Dinleyici sıralarını dolduranlar, ayakta sıkışanlar bağrışıyorlardı. Hiçbir toplantıda ben insanları bu denli dertli, yanık görmedim. Biri, bir Silifke sözünü anımsattı:
Yük götüren deve, bağırgan olur dedi.
Acı çeken insanların, işkence görenlerin, açlıktan kıvrananların bağırmalarından doğal ne vardı? Bu, bağırma değil, öfkeydi
Erdal İnönü, dış politika konusuna değineceğini söyledi, konuşmasının bir yerinde şöyle dedi:
‘‘Değerli arkadaşlarım, bir başka konuya daha değinmek istiyorum dış politikada son gelişmeler. Büyük dikkatle izlemek gerektiriyor. Özellikle güney sınırımızdan, aşağıdan, savaşın yeni aşamalara gelmiş olması, hepimizi büyük dikkatlere getiriyor. Gerek bütçe görüşmelerinde, gerek başka fırsatlarda bu konularda hükümete uyarılarımızı açıkça yapıyoruz. Biz SHP olarak dış politikada Atatürk'ün bildirmiş olduğu ilkelere sıkı sıkıya bağlıyız. ‘Yurtta barış, cihanda barış' ilkesi. Bu nedenle İncirlik gibi NATO tesislerimizin NATO dışı amaçlar için kullanılmasını kabul etmeyiz.
Erdal Bey, bunu neden söylemişti? Burada uçakların çok sık inip kalktıkları gürültüden mi belli oluyordu? İncirlik'ten kalkan uçakların dolu havalandıkları, ancak boş döndükleri söylentileri mi vardı? Bu söylentiler, SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'a, Genel Başkan İnönü’ye de ulaşmış mıydı?
Konuyu, Adana il merkezinde düzenlediği basın toplantısı sırasında Erdal Bey'e sordum. Söylentileri duymadığını söyledi. Şöyle dedi:
—… Ama buraya gelen uçaklar NATO çerçevesinde geliyorlar. Böyle olması gerekir. Bunun dışında kendi ülkelerinin çıkarları için başka işlere girişeceklerse, bu maksatla İncirlik'i kullanmaları kabul etmeyeceğimiz bir durumdur. Onu söylüyorum. Bunu önleyecek olan tabii hükümetimizdir.
Erdal Bey, konuşmasının bir yerinde de DSP'lilere değindi. Dinleyenler, DSP'ye öfkeleniyorlardı. “Bölücü”, “hain” diyorlardı. Erdal Bey şöyle dedi
Yeni DSP'Ii, eski SHP'li dostlarımız bize (“Bölücüler, bölücüler” sesleri) “anlaşmaya karşı mısınız?” diyorlar. O konuda da bir şey söylemek istiyorum (“Onlar sosyal demokrat olamaz, olamaz” sesleri, anlaşılmayan öfkeli sözler, bağırmalar) aslında, ben bu eski arkadaşlarımızın söylediklerine gülüp geçiyorum. Ama tabii zaman zaman cevap vermek de gerekiyor. Bakın, Sayın DSP Grup Başkanı dün (önceki gün) gördüğüm ajans bülteninde şöyle demiş: “Başbakan ile temas ettik. Bu temasımız hiçbir zaman artniyetle ilgili değildir! Biz zaten hiçbir zaman artniyetten bahsetmedik.” Çünkü niyet meydanda (gülüşmeler). Açıkça söylüyorlar (alkışlar) diyorlar ki: “Bütçe çıkmıştır, ama biz Hazine yardımı istiyoruz. Onun için ek ödenek konmak gerekir. Bunun İçin Başbakandan yardım istiyoruz. (Gürültüler, bağrışmalar). Biz bunu yaparken, DSP'nin anayasanın 175. maddesinin Başbakanın istediği gibi değişmesine de yardımcı olacağımızı söylüyoruz. Belki bunların sonunda, geçici 4. maddeyi de kaldıracaklar”. Her şey meydanda: Yine başka bir yerde, Sayın DSP sözcüsü şunu demiş: “SHP lideri ile bazı yöneticileri, DSP'nin Hazine yardımı almasını hazmedemiyorlar”. “Biz”, demiş, “SHP'nin dolduramadığı muhalefet boşluğunu doldurmak istiyoruz” Buna “sevsinler” demek gerekir. (Alkışlar, gülüşmeler) Gerçekten sevsinler. (Uzun alkışlar).
Şimdi şunu söyleyeyim, DSP sözcülerine daha fazla cevap vermek istemiyorum. Hazine'den yardım almak için uğraşmaları, bunu almaları, buna da hiç karışmam. (“Sayın Genel Başkanım, DSP'ye karşı tavır, tavır” diye bağırma) Yalnız benim bildiğim şudur, ciddi olarak söyleyeceğim şey şudur: Üç yıllık ANAP iktidarından bezmiş olan vatandaşlar, halkımız bu sıkıntıdan kurtulmaya çalışırken, karşısında böyle geçersiz sözler değil, tutarlı davranışlar istiyor, (“Bravo” sesleri, alkışlar) onları bekliyor...
Bağrı yanık bir kadın, salonda bağırıyordu, “İşkence önlensin” diyordu. Erdal Bey şunları söyledi:
Bir türlü önlenmemiş olan ve hepimize üzüntü veren bir konu: Artık ülkede işkence olmamalıdır. işkence bir İnsanlık suçudur (“Bravo” sesleri, alkışlar). Büyük Mecliste başbakana açıkça söyledim: “Sayın Başbakan dedim, bitsin artık bu işkence. Bir şeyler yapın. Elinizde imkan var, güç var, niçin bunları durdurmuyorsunuz?” (“Durdurmazlar” sesleri). Sayın Başbakan cevap vermedi. “Öyle şey yok” dedi, ama gene hükümetten, gene yetkililerden, zaman zaman olduğunu söylediklerini duyuyoruz. Bunun önlenmesi için (dertli, çocuğu içeride bir kadının bağırmaları) şunu söyleyeyim, son defa milletvekillerimiz bir girişimde bulundular, cezaevlerini milletvekillerimiz ziyaret edebilecekler. Buna olanak sağlandı. Ziyaret ettiklerinde, yerinde gördüklerinde bu konuların çözümü daha kolaylaşmış olacak. (Alkışlar).
Erciyes Sineması’ndaki toplantı, aralıksız sekiz saat sürdü. Yemek arası verilmedi Erdal Bey, toplantı süresince yerinden kımıldamadan konuşmacıları dinledi. Toplantının sonuna doğru salondaki kalabalık azalmıştı Erdal Bey, kapanış konuşmasında buna değinerek şöyle dedi:
Sabah coşkulu bir kalabalık vardı. Bunca yorgunluktan sonra, salonda azalma oldu. Bu doğaldır. Ancak bu kalabalık yine de Meclisin olağan toplantısından daha fazla. Bunu ben söylemiyorum. TV de gösteriyor.
SHP'nin Adana'daki bölge toplantısı canlı geçti Adana İl Başkanı Savaş, Erdal Oranlı (Adıyaman); Doğan Aras (Kahramanmaraş), Bülent Kıvanç (Niğde), Recai Ersoy (Konya), Sabri İnce (Hatay), Ahmet Şevki Göklevent (İçel) bildiriler sundular. Bu örgüt bildirileri sonra kitap olarak çıkarılacak.
Genel Sekreter Fikri Sağlar’ın konuşması. Genel Başkan Erdal Bey’den de sertti. Konuşmasında, yurttaşlığı yitiren Demir Özlü'den de söz etti. Demir Özlü’nün, yasal işlemler bile tamamlanmadan vatandaşlıktan çıkarıldığını söyledi. Daha sonra İsmail Cem konuştu.