Sesler...

Ruhi Su'nun yeni dinletileri geldi; iki yeni kaset. Sabahları, bir yandan onları dinleyerek yazıyorum "Ankara Notları"nı. Bunları radyolardan, televizyonlardan izleme olanağı yok. Ruhi Su'ya, daha birçok sanatçıya yasak oralar. Oralar, gericilerin babalarının çiftliği sanki. Gazetelerde yer bulamayanların otağı şimdi TRT; devletin, halkın kesesinden yaşıyorlar...
Ne büyük adam Ruhi Su; bantlarda dinleyenlerin alkışları da var; o da heyecan veriyor. Hasan Hüseyin'in “Uzakçıl"ını, Ali Yüce'nin "Mürselekli Kadınları”nı dinliyorum banttan. “Atasözü" de şöyle:
“Dinleyin arkadaşlar/Bir atasözümüz var/Biri yer biri bakar/Kıyamet ondan kopar/Kıyamet dedikleri ha koptu ha kopacak/Yoksuldan halktan yana bir dünya kurulacak. (Alkışlar)/Görmüşler ileriyi atalarımız demek/Herkese yeter dünya, herkese yeter ekmek (Alkışlar) "
Ruhi Su, böyle anlatmakla olur mu, onu dinlemek gerek.
Ahmed Arif, Cem Karaca’ya, noterden bir protesto göndererek, bundan böyle şiirlerini okumamasını isteyecek. Yurtdışından gelince el bebek, gül bebek karşılanan Cem Karaca'nın, şiirlerini çarpıtarak, saptırarak okuduğunu öğrenen Ahmed Arif, yasal yollarla bunu engellemeye çalışacak.
Nabi Yağcı'nın (Haydar Kutlu) eşi Çiçek Yağcı'dan bir mektup aldım. Şöyle diyor:
“Sayın Mustafa Ekmekçi,
Size bu mektubu 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde şu anda cezaevinde bulunan TKP Genel Sekreteri Nabi Yağcı’nın (Haydar Kutlu'nun) eşi olarak yazıyorum.
Eşim kendi isteğiyle TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın ile birlikte Türkiye'ye döndü. Her ikisinin de amacı, iki partinin birleşmesiyle oluşacak Türkiye Birleşik Komünist Partisi’ni yasal olarak kurmak ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla gelişmesi ve işlemesi yönünde katkıda bulunmaktı. Ancak bildiğiniz gibi, daha Türkiye'ye ayak basar basmaz tutuklandılar ve 19 gün ağır işkencelerle süren bir sorgulama ve gözaltı suresinden sonra cezaevine kondular. Baskılar bununla da bitmedi, cezaevine konduktan ancak üç gün sonra görüşebildikleri avukatlarından ikisi de iki gün gözaltına alındı. Diğer yandan savcılık da haklarındaki dava dosyasını avukatlarına vermemekte direniyor.
Tüm bu uygulamalar açıkça gösteriyor kı sorgulamadan istediği sonucu elde edemeyen savcılık savunma hakkını bile kısıtlayarak demokrasi güçleri üzerinde yılgınlık ve tedirginlik yaratmaya çalışıyor. Ancak insanlığın edindiği deneyler de şunu gösteriyor: Bu tür yılgınlık ve tedirginlik yaratma gayretleri demokrasiye inanan ve ona sahip çıkan kişi ve kurumların çabaları, demokrasinin gelişmesinin önünün açılması için yaptıkları katkılarla her zaman etkisiz kalmıştır. Bu nedenle, antidemokratik bir uygulamayla yalnızca politik görüşleri ve bu düşünceleri doğrultusundaki politik çalışmalarından dolayı tutuklanmış olan eşim TKP Genel Sekreteri Nabi Yağcı ve TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın'ın serbest bırakılması için elinizdeki olanaklarla girişimlerde bulunmanızı rica ederim. Saygılarımla
Çiçek Yağcı "
"İşkence" konusu güncelliğini koruyor. Dünyanın gözü de Türkiye’nin üzerinde. Meclis Başkanlık Divanı oluştuktan sonra, bu konu Meclise getirilecek sanıyorum. Hükümet yetkilileri, açıklamalar yapmak zorunda kalacak...
Kendi ayaklanyla gelmiş kişiler. Cem Karaca gibi işlem göremezler miydi? Tutuksuz yargılanamazlar mıydı dava açılınca? Öyle olsaydı, Türkiye'nin saygınlığı Batı dünyasında azalmaz, artardı gibime geliyor.
Almanya’dan haber geldi, Adnan Binyazar Berlin’de sürekli oturma izni almış. Prof. Nermin Abadan konuşmuş Berlin'deki Binyazarlar'la, haberi o getirmiş. Çok sevindim. Dilerim, basımı durdurulan “Türkçe Okuma Kitapları" da, yeniden basılıp Türk çocuklarının okumasına sunulur...