Seçim 75 - Niğde

Niğde’liler 12 Ekim’de iki senatör bir milletvekili seçecekler.
AP ve CHP’nin birer senatör çıkarması bekleniyor.
CHP’nin Niğde İl Başkanı işçi. Bu nedenle işçi oyları CHP’nin hemen hemen. CGP oylarının büyük kısmının da CHP’ye gideceği kanısı var.

Yoksul, bakımsızlar ama uyanıktırlar. CHP Senato ikinci adayı Yılmaz Cemal Bor, Ulukışla’da köylülerle konuşurken şöyle demiş.
— Ne kadar uyanıksınız?
— Uyutmadılar ki hiç!
Yaşamak için uyanık kalmak zorundaydılar.

Ayçiçeği bahane...
Ulukışla'da yolda ayçiçeği yiyen Mehmet Karakaya ayçiçeği kabuğunu tükürürken savcı yakasından yapışır: Sen bana tükürdün hakaret ettin!
Mehmet Karakaya'yı içeri atarlar. Arama yapıp kitaplarını toplarlar. Anası gelir köyden, sorar:
— Neymiş suçu Mehmedimin?
— Nazım Hikmet'in şiirlerini okumuş oğlun.
— Nazım Hikmet'in şiiri okunmayacak da, ne okunacak bu memlekette?
Niğde'nin Kemerhisar'ında Belediye Başkanının ihbarı ile 23 kişi gözaltına alınıp bırakıldı. Gençler. «Kahrolsun Türkeş» diye bağırmışlardı, belediye başkanı savcılığa koşarak
«Efendim, kahrolsun Türkiye diye bağırıyorlar» dedi, kimse inanmadı bunlara ama, 22 kişi birkaç gün gözaltında kaldılar ya...
Çöküp gitmekte olan cephede, yandaşları da son baskılarını sürdürüyor Niğde'de de.
Niğde deyince akla eskiden Kodamanoğlu gelirdi. Hüseyin Avni Göktürk gelirdi. Nerde bunlar şimdi? Ulukışla’lı Kodamanoğlu semtine uğrayamıyormuş kentinin...
Niğde içinde CHP'lilerin tam güvenecekleri bir aday yoktu. Hele seçtiklerinin parti değiştirip kaçmasından bıkmışlardı. Abdullah Emre'yi belki de bu nedenle desteklediler.
Senato ikinci adayı Yılmaz Cemal Bor, gerçekten devrimci, tutarlı bir aydın 12 Mart döneminde soruşturmalara uğramış bir emniyetçi.
12 Mart dönemi dedim de, Niğde Cezaevinde yatan, nerdeyse unutulan hükümlüleri ansıdım. Ölesiye cezaevinde kalma cezasına çarptırıldıkları için aftan yararlanamadılar. Niğde'den çıkarken yol üstünde, Çimento Fabrikasının hemen hemen bitişiğinde cezaevi. Bir uğrayıp «geçmiş olsun» diyemedim. Yeni bir affa kadar, genizlerine çimento tozları dola dola çilelerini dolduracaklar. Onları içeri tıkan gerçek sorumlular ise şimdi ya AP adayı ya da çıkarının dümen suyunda..
Niğde'de ben nabız yoklarken, AP'li Haydar Özalp da köyleri dolaşmaktaydı. Çukurköy'de köylüler soracak olmuşlar;
— Haydar Bey, bu Yahya Demirel işi nedir?
Başka soracak soru bulamadınız mı?
Haydar Bey tersleyip savuşturmuş böylecene ya, herkesin dilinde o.
Adaylar, yer yer işi özel yaşantılara dek götürüyorlar. Bir adayın vaktiyle karısı mı kaçmış mış? Uzaktan uzaktan laf dokundurmalar;
— Karısına sahip olamamış bizim hakkımızı mı koruyacak?
Kemerhisar'da AP tabanından CHP’ye oy akımı bekleniyormuş. Taa 1950'lerden bu yana CHP'ye oy vermeyeceği sanılanlar CHP'ye oy verme eğilimi gösteriyorlarmış. Babalara, çocuklar, gençler etki yapıyorlar. Bir öğretmen şöyle dedi:
— Anamı ikna ettim, babamı kandıramıyorum bir türlü «Ben AP'ye vereceğim diyor da başka şey demiyor»
Anası, evde yükleniyormuş oğlana arka çıkıp:
— Kırma herif şu çocuğu gel sen de Ecevit'e ver oyunu...
Öğretmenler, bu seçimlerde de bundan sonraki seçimlerde de büyük rol oynayacaklar bilesiniz.  Niğde ilinde seçimleri, Aksaray ilçesi belirler. Niğde'den büyük olduğu gibi, 210 bin seçmenin yaklaşık 90 bini Aksaray'dadır. Niğde'nin Çukurköy’ü Bor'u Ulukışla'sı CHP'nin kaleleridir. Çukurkey'e gelen MHP'li komandolar, buradan kovalanınca Çukurköy yollarına «Küçük Moskova» diye yazdılar.
AP adayı Avni Kavurmacıoğlu, Ekecik bölgesinde Börnekler Köyünde Ecevit'ten «Komünist» diye söz edince kovalandı... CHP'liler Niğde de de CGP oylarının kendilerine geleceği umudundalar. Niğde'den iki senatör bir milletvekili seçilecek. İki senatörlükten biri AP'nin öbürü CHP'nin demek kolay...
Otelde birlikte oturup tartıştığımız DP'liler ise, «Biri CHP'nin biri bizim» dediler. Eklediler:
— Unutma, seçim bizim ölen milletvekilimizin yerine yapılıyor! Aksaray da bizi tutar. Hak bizim...
— Benim elimde bir şey yok ki, benimki doğruya yakın bir tahminde bulunmak Sizi severim de, elimde olsa esirgemem bilesiniz.
Öfkeli, öfkeli baktılar Demokratikçiler...
Köylüler, Niğde köylerinde politikacıları sıkıştırıyorlar sorularla. AP'lilerin başlıca silahları «Gübreyi ucuzlattık» sözleri. Biri sordu: İçmeli Köyünde;
— Gübreyi ucuzlattık diyorsunuz, gübre nerede kullanılır?
— Hayır, gübre yalnız tarımda kullanılmaz, daha çok boya sanayiinde kullanılır. Siz gübreyi ucuzlatarak boyacıları kolladınız...
Niğde ilçelerinden Bor'da Deniz Baykal bir yandan taşlanır bir yandan konuşurken sözü zamlara getirdi. Bir ara, «Ne ucuzlattılar?» diye sordu. Arka sıralardan biri «gübre» diye bağırdı. «Kahrolsun Komünistler», «Komünistler Moskova'ya» diye bağırmalar sürüp giderken Deniz Baykal kalabalık üstünde etkisini koruyordu. Uzun uzun alkışlanan şu karşılığı verdi.
— Evet, gübreyi ucuzlattılar. Ama hemen karaborsa oldu, ortada yok...
Bayramla Ramazan tartışıyor
Hacı beyli Köyünden Bayram Korkunç'un okuması yazması yoktur. Ama. ne yapar eder gazeteleri bulur. Gençlerden birini yakalayarak parmağıyla bir sütunu da gösterir:
— Yeğenim, bana şurayı bir okuyuver bakayım bugün ne yazmış..
Can kulağıyla dinler.
Hacıbeyli Köyünün gençlerinden Ramazan köye gelmişti bir gün. Bayram, Ramazan’ın sağcılığına bir türlü akıl erdiremez, şaşardı. Karşılaştıklarında onu kenara çekti, sordu:
— Ramazan yeğenim sizin kaç eşeğiniz var?
— İki Bayram emmi, neden sordun?
— Sosyalizm gelirse, sizin bu iki eşeğinizden birini alır mı?
Ramazan başını önüne eğdi:
— Almaz Bayram emmi, nersin sosyalizm bizim eşeğin birini.
— Amma  ……….'nın fabrikalarını, topraklarını devletleştirir değil mi?
— Evet Bayram emmi..
— Eee, yeğenim hadi o sağcı olsa hakkı, sana ne oluyor?
Ramazan kös kös uzaklaşır Bayram Korkunç'un yanından. Gittiğim her yerde seçimlerde üç bölgenin çarpışacağını söylediler. Bor, Niğde, Aksaray. Niğdeli AP'liler senatörle milletvekili adayının Aksaray'dan gösterilmesini içlerine sindiremiyorlarmış. Bor AP'lileri de «Neden Bor'dan aday yok» diye içerliyorlarmış. Hadi bakalım, çıkın işin içinden çıkabilirseniz. CHP'lilere gelince, onların da Niğde içinden adayları yok. Ama şimdiye değin kimleri seçip Ankara'ya gönderdilerse ya bir bakanlık uğruna kaçtı gitti, bıraktı kendilerini yüzüstü. Aksaray'dan Abdullah Emre İleri'nin gelmesine bu nedenle fazla karşı çıkmadılar:
— Cırcır Osman’ın Emre İleri valla en iyisi. Hiç olmazsa bakanlık için partiyi tepmez..
Burada, bir sandalye için partisini bırakıp giden Nuri Kodamanoğlu'na çaktırmadan taş atıyorlardı.
CHP'nin birçok yerde olduğu gibi ön seçimle adayları saptaması CHP'nin lehine yorumlanıyor. Diyelim, öbürleri adayları merkezden gösterirken CHP ön seçim yaparak seçimlere bir çeşit antrenmanlı girmektedir. Fakat, ön seçimlerde dönen oyunların söylentileri de daha silinmemiş kulaklardan. Ön seçimi delegeler değil de örneğin o bölgede partiye kayıtlı üyeler yapsalar daha sağlıklı olacak.. Hem adaylar, o kadar parayı bulup dağıtamayacaklarından söylentiler de çıkmayacak.
 

Takoz adaylar
«Takoz Aday» deyimi, ön seçimlerin getirip yarattığı bir deyim. Gerçekte kazanamayacak aday adayları, bazı adayların önlerini kesmek ve kazanmasını istediklerine oy toplamak için aday adayı oluyorlar, bunlara «Takoz adaylar» deniyor. Ön seçimlere de böyle bir sürü takoz aday giriyor.
CHP’nin Niğde İl Başkanı çimento fabrikasında işçi Haydar Baykal. Kayseri'de olduğu gibi, burada da işçi oyları CHP'nin hemen hemen. Koşullandırılmış AP'liler ise, gözlerini kapayıp AP'ye verecekler oylarını. CGP oylarının büyük çoğunluğunun CHP'ye gideceği kanısı yaygın. 1973'ten beri Niğde'de DP oylarının bir kısmını AP, bir kısmını da DP almakta, buna karşılık MSP bir başka yönden oy yitirmekte. Partiler arasında bir anafor alttan alta bir akım, göze de görünmüyor.
Erbakan, Niğde'de konuşurken dinleyenler yavaş yavaş kapıya yönelmişler kaçmaya hazırlanıyorlar. Erbakan ne yapsın, bağırmış adamlarına:
— Kapatın kapıları, benim konuşmam daha bitmedi..
Kapıları kapamışlar da cemaati tutabilmişler içerde.
MHP, köylerde değil ama bazı ilçelerde özellikle Bor'da, Aksaray’da, Niğde'de faşizan girişimlerde bulunabiliyor. Ama çoğunluk oy hakkı olmayan öğrenciler. Ulukışla'da Deniz Baykal konuşmasını bitirip ayrılırken taşa tuttular arabayı. Arabanın camı delindi, taş Baykal'ın yanı başına düştü. CHP'liler ciddiye almıyorlar komandoları. Polisi, Jandarması destekliyor komandoları. Devlet kesesinden, zenginlerin yardımlarından besleniyor, zenginlerin, sermayenin bekçiliğini yapıyorlar işte böylece.
Bor da Deniz Baykal konuşurken bağrışıyorlardı komandocuklar:
—Komünistler Moskova'ya, başbuğ Türkeş.
Milletvekilleri, adaylar kaymakama, emniyete gittiler. Güvenlik Kuvvetleri bir türlü bağıranları uzaklaştıramıyor, neredeyse suç işleyenleri koruyordu. «Komando Kemal» diye tanınan emniyetçi, adaylardan Yılmaz Cemal Bor'a sordu:
— Size göre, MHP Ankara'dan bir tane çıkarabilir mi?
Bor’dan ayrılırken bizi güvenlik kuvvetleri değil, CHP'liler koruyordu.