“Savunma”dan Kalan...

AST'ta Müşfik Kenter'in oynadığı “Savunma"yı gördükten sonra, birkaç bölümü aktarmak istedim oyunu görmeyenlere. Basında “Savunma" için övücü yazılar çıktı. “Savunma”yı Amerikalı yazar David W.Rinsels'ten dilimize Muazzez Menemencioğlu çevirmiş. Konu, 102 davada sanıkları savunan bir savunmanın (avukatın) serüveni.
Savunman, oyunun sonlarına doğru şöyle der:
—... baroya kayıt olduğumdan bu yana geçen elli yıl içinde hukuk biliminde herhangi bir gelişme olsaydı, yaptığım işten çok daha mutlu olurdum. Bilimde ve matematikte dünya neredeyse baştan yaratıldı. Daha ötesi din konusu bile baştan ele alınıp daha bir derinlik getirildi. Bütün somut dünya baştanbaşa değişti. Ama hukuk ve onun kuralları bütün bu geçen zamana meydan okuyarak kaskatı donmuş bir biçimde kaldı.
Bütün bu işlerin sonunda elime ne geçti diye merak ediyorsunuz, değil mi? Elime ne geçtiğini söyleyim size: Bu da benim yaşantımın en büyük ödülüdür. Ölüm cezasıyla yüz yüze olan tam 102 kişiyi savundum. Hiçbiri de asılmadı. Bundan böyle de asılmayacak. Çünkü artık bu tür davalar almaya cesaretim yok. Ama başka bir çözüm yolu bulununcaya kadar...
Savunman (avukat), duruşma sırasında da yargıca dönerek şunları söyler:
Sayın yargıcım, ortalıkta toplumu ilgilendiren bir suç varsa, toplum bunun cezalandırılmasını istiyorsa, suç ne olursa olsun, toplum yalnız bir ceza düşünür ölüm. Hiçbirimiz toplumu gözardı edemeyiz sayın yargıcım. Üç aydır burada karşınızda durup okyanusun gelgitlerini tek başıma durdurmaya çalışan bir insan gibi uğraş verdim. Umarım, artık kabaran dalgalar dinmiş, esen yeller dinginlenmiştir. Öyle olduğuna inanıyorum...
... Sayın yargıcım, geçmişle gelecek arasında duruyorsunuz. Gelecek benden yana biliyorum. Nefretin kıyımcılığın insanların yüreklerini denetlemeyeceği bir zamanın geleceğini iddia ediyorum. Bir gün gelecek mantıkla ve akılla her türlü yaşamın korunmaya değer olduğunu anlayacağız. Ve göreceğiz ki bağışlamak insanoğlunun gösterebileceği en yüce duygudur.
Bu kadar uzun zamanınızı aldığım için sizden özür dilemeliyim. Bu dava benim sandığım kadar önemli olmayabilir. Ama bu çocukların yaşamını kurtarıp hukukun gelişmesine yardımcı olmazsam gerçekten üzüleceğim. Eğer başarırsam, en büyük ödülüm öfkeyi bağışlamayla dengelemek ve kini böyle ezmek, yok etmek yolunda bir adım daha atıldığını bilmek olacaktır...
Bir davayı savunurken de şöyle der:
—... Baylar; eğer bir çocuk 10 sent çalsa, ufak bir para cezasına çarptırılır. Bu yüzden genellikle hapse mahkûm olmaz. Ama iki çocuk 10 sent çalmayı tasarlayıp da, çalmasalar bile, komplo kurmaktan hapse mahkûm olabilirler. Olabilirler değil benzer durumlar için insanlar sürekli olarak hapse mahkûm oluyorlar.
Bu dava özgürlükten yana, ya da özgürlüğe karşı olanların tarihsel bir davasıdır. Komplo hazırlamak; İngiliz tiranlarından günümüzdeki demiryolu yöneticilerine dek, bütün zorbaların en sevdikleri silahtır. Bu, düşünce suçunu mahkûm etme çabasıdır. Eğer insan özgürlüğünü hâlâ korumak isteyen bir vatandaş varsa, Amerika Birleşik Devletleri’nin komployla ilgili yasalarının gelişimini okusun. Günümüze kadar uzanan zaman diliminde, hiç kimsenin özgürlüğü güvence altına alınmış değildir...
Müşfik Kenter, savunmanı bir başına oynayan bu usta sanatçı, gerçekten etkiliydi. Bir yerde, savunmalarla ilgili olarak şunları söylüyordu:
Burada kendi kendime bir dakika ara vereyim. Her zaman düşünmüşümdür. Biz avukatlar -beni de bunların arasına katabilirsiniz- kesinlikle gerekli insanlarız. Bir meslektaş tanırım, birisinin kulağını ısırarak koparmaktan sanık olan birini savunuyordu. Olayın tek görgü tanığı vardı. Sanığı sorguya çeken meslektaşım sordu:
—Şimdi sen, gerçekten sanığın, bu adamın kulağını ısırdığını gördün mü?
—Hayır efendim, dedi tanık.
Tabii meslektaşım bu anda sorguyu kesip oturabilirdi. Ama basireti bağlanıp bir soru daha sordu:
Peki, müvekkilimin bu adamın kulağını ısırdığını görmediğin halde, ısırdığını nasıl bu kadar kesinlikle söyleyebilirsin?
Sanığı, adamın kulağını ağzından tükürürken gördüm.
“Savunma" Ankara’da da ilgi gördü. “Kent Oyuncuları" onu, Ankara Barosu'na, ünlü avukatlara, bazı eski politikacılara da izlettiler.
Oyunu izlerken ön sırada, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Boyacıoğlu ile Anayasa Mahkemesi üyesi Yekta Güngör Özden'i de gördüm...