Şampanyaaaa!

Dedem anlatmıştı fıkrayı, çocuktum: Gerçekte dedem değil, annemin dayısıydı, biz “dede" derdik. Ak sakalı vardı. Fıkra şöyle:
Genç evliler, köyden yaylaya gidiyorlarmış; tepede güneşin sıcağı. Adam, ağaçların arasından geçerken. "Sevişelim!" diye tutturmuş. Kadın:
Delirdin mi herif? diyormuş, bir çoban ne gelir, bir gören olur.
Canım kim görecek, burası dağın başı.
l-ıhh, olmaz!
Yürüye yürüye bir çeşme başına gelmişler Kadın, elini yüzünü yıkamış. Adama:
Şu çizmemi çeksene, demiş, ayaklarımı yıkayacağım...
O zamanlar, köylü kadınları çizme giyerlermiş. Kadınların tumanları da bir tenekeyle çizmeye tutturulurmuş. Adam çizmeyi çekince, tuman da çizmeyle birlikte gelivermiş. Adam başlamış şıkır şıkır oynamaya:
Haydaaaa! Senin dediğin de oldu, benim dediğim de!
Anadolu’da halk dilinde “demek" istemek anlamına da kullanılır. Dedemin bu fıkrasını yıllar önce bir kez daha anlatmıştım..
Dedem, Özden Öğrük’ün “Çılgın Bediş"indeki "dede"ye nasıl da benziyordu.
Çok kişiyi hoşnut görünce, dedemin fıkrası geliyor usuma...
Günün konusu, Turgut Bey’in hükümet listesini oluşturması. Bakan makan olacak değilim ya, gece düşlerime girecek neredeyse. Ne yapıyor Turgut Bey, nereye gidiyor? Kimlerle oturup konuşuyor? Derdim bu...
Sanatevi, Ankara'da ortaoyununa benzer yeni bir oyun sergilemeye hazırlanıyor; adı: “Orta Direk”. Pınarsüt'ün, ilkokullar arasında açtığı resim yarışmasında derece alanların resimlerini gördüm, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde. Aydın'ın Çine ilçesinden Bahçelerarası Köyü İlkokulu öğrencisi Aslı Pınar Turhan'ın bir düğün resmi var, resimde damat, Turgut Bey'e nasıl da benziyor! Semih Balcoğlu'nun “Çarşaf”taki karikatürünün tıpkısı. Seçici Kurul, Adı Pınar Turhan'a “üstün başarı ödülü" vermiş. Köylü kızı Aslı, demek, Turgut Bey'in iktidarını da simgelemiş köy düğünü tablosunda.
ANAP’ın başarısına Turgut Bey’in kendisi de şaşırmış görünüyor.
Turgut Bey'in başarısı, çarşamba akşamı Mesnevi Sokak'ta bir dost evinde, şampanya patlatılarak kutlandı!
Kutlama yemeğini Gülten Hanım veriyordu. Gülten Hanım, Semra Hanımı yıllar öncesinden tanıdı. Turgut Bey'e “Turgut Abi” derdi. Meclis onur salonuna Cumhurbaşkanı Evren'in kabülünden sonra başladı yemek. Yemekte kimler mi vardı?
Turgut Özal, eşi Semra Hanım, Kaya Erdem ile eşi; ANAP İstanbul milletvekili Dr. Ali Tanrıyar. Ali Bey, Turgut Bey’in bacanağıydı. Semra Hanım’ın ablasının eşi, İstanbul milletvekili İsmail Özdemir, yine İstanbul milletvekili Altan Kavak, Hatay milletvekili Kâmran Karaman. Kâmran Kanman, Turgut Bey’in İstanbul Teknik Üniversitesi'nden sınıf arkadaşıydı. Bir sınıf arkadaşı daha vardı, ANAP milletvekili, ancak o yemekte yoktu. Onun adı, H. Cahit Aral. Yemekte bulunanlardan başka kimler mi vardı? İstanbul milletvekili Leyla Yeniay Köseoğlu, ev sahibesi Gülten Hanım'ın kardeşi Altay Berk eşi Semra Berk, Gülten Hanım'ın babası emekli albay Neşet Berk, amcası Prof. Uluhan Berk, yeğeni, diş doktoru Tezer Berk, öbür yeğeni Özgen Berk. Özgen, ortaokul öğrencisi..
Yemekten önce “soğuk büfe”ye geçildi. Sofrada: Et. börek, çeşitli salatalar, her çeşit içki vardı...
Bol bol konuşuldu. Turgut Bey, Başbakan Yardımcılığı'ndan ayrıldıktan sonra, bir süre yalnız kalmıştı. Kapısını çalan yoktu. Parti kurmaya karar verdiğinde, otelde kalıyordu ama, Mesnevi'deki bu evde birçok gizli toplantılarını yapmıştı. İşte iktidara gelinmişti, “bankerzede” Ankara on dört-milletvekilliği vermişti. Bunun burada, bu evde kutlanması gerekirdi. Öyle de yapıldı...
Bu sırada, sofraya şampanya geldi. Biri;
Aaaaaa, şampanyaaaaa! diye bağırdı. Şampanya patladığı zaman, alkışlar, çığlıkları bastırıyordu...
Turgut Bey, şampanyayı yudumlayarak iktidarını kutluyordu.
Mesnevi sokaktaki yemeği düşünürken, Kaya Erdem'in Turgut Bey'in yardımcısı olabileceği usumdan geçiyordu...