Rahmi Saltuk’u Dinlerken...

Seçim yasa tasarısı Konsey'den çıktı. Yasanın en önemli yanlarından biri, milletvekili adaylarına «veto» gelmesi. Yüksek Seçim Kurulu'nun aday listelerini geçici olarak açıklamasından sonra, on iki gün içinde MGK adayların durumlarını inceleyecek, «veto» edebilecek...
Bazen, yazdıklarımın doğru çıkmasından öyle seviniyorum ki! Yeni bir “Ankara Notları”nı hevesle çatmaya başlıyorum. Bazen de yazarken kendi kendime güldüğüm olur. Yaşar Çallı da, çalışırken şarkı söyleyip, gülüyor:
- Ha ha ha, ho ho ho!
Anlaşılıyor ki, Çallı resmi yerine oturtmuş...
İsmail Gülgeç de, çizerken gülermiş…
İsmail Gülgeç dün çizdi, birlikte Başbakan Ulusu'a gitmiştik; Özel Kalem Müdürü Tevfik Bey’in odasına girerken baktım, Gülgeç yanımda yok! geri döndüm, bir görevli Gülgeç'in kravatını düzeltmekle uğraşıyor!.

     ★★★

Cuma akşamı Rahmi Saltuk’u , sazını dinledik. Gece, basına, çağrılılaraydı çokluk. «Ses» sinemasındaydı; «Arı» sinemasındaki gibi değildi kalabalık. Arka sıralar boştu. Demek, iyi duyurulup düzenlenememiş.
Rahmi Saltuk’u yıllar öncesinden tanırım. Bir arkadaş evinde dinlemiştim ilk. Sanırım, Ruhi Su tuttu Rahmi Saltuk’u, yüreklendirdi. Dinletisinde, Ruhi Su'dan «Büyük ustamız» diye söz etti…
Nazım’dan, Ahmet Arif’ten, Hasan Hüseyin'den türküler söylerken de “Büyük usta” diyordu.
Yunus Emre'ye başladı; Pir Sultan'a geçti. Yemen türküleri, Berange'den «Tanrı Baba», müziği Zülfü’nün olan, Nâzım'ın «Karlı Kayın Ormanında» türküsü, ikinci bölümde: Karacaoğlan, Aşık Veysel..
Güzeldi izlencesi Rahmi Saltuk’un. Biraz tutuk gibi geldi. Sordum:
- Evet, dedi, sahnenin arkasından korkunç bir soğuk geliyordu; üşüdüm. Belki ondandır…
O gece, çağrılılar arasında, Ahmet Yıldız, Hikmet Çetin, Cemil Eren, Ertuğrul Günay, Atilla Sav, Yunanlı gazeteci Katerina’da vardı...
Basına ayrılan yerlerin çoğu boş kalmıştı. Neden gelmiyorlardı? Gelemeyenler, hiç değilse gelemeyeceklerini bildirmeliydiler. Sanatçılarımıza yeterince önem vermiyoruz gibi geliyor bana…
Rahmi Saltuk, Aşık Veysel'le ilgili büyük bir çalışmaya giriyor bir «Ankara Notları”nda değinmiş miydim? Atatürk’ün Veysel'i, radyoda ilk sesini,sazını dinlediği zaman arattığını, ancak Veysel’in bir türlü görüşemediğini yazmış mıydım?
1930’lu yıllar, bundan elli yıl önce diyelim; Veysel İstanbul radyosunda ilk kez kamuoyu önüne çıkacak. Mikrofon hazır; Veysel, sesini olabildiğince yükseltip söylüyor.
- Ben, diyor, herkes duysun diye alabildiğine bağırıyorum!
Radyo Müdürü uyarıyor:
- O kadar bağırmana gerek yok! Sen, doğal biçimde söyle, o duyulur.
Veysel’in dinletisi daha bitmeden. Radyo evine çiçekler geliyor. «Ay bu ne güzel söylüyor» diyenden geçilmiyor. O sırada Veysel, çiçekleri Radyo Müdürü’ne verip, hemşehrisi bir kapıcının evine yatmaya gidiyor. Orada da çalıp söylüyorlar. Sabah radyoevine geliyor ki, Müdür:
- Neredesin Veysel, Mustafa Kemal seni arıyor. Gece geç saatlere dek seni arattık, bulamadık!
Mustafa Kemal, Dolmabahçe’de kalmakta. Müdür:
- Dur, ben sana bir mektup vereyim, yavere götür seni görüştürür belki.
Dolmabahçe'ye varıyorlar; mektubu veriyorlar yavere. Yaver:
- O bir andı, seni istemişti. Ama, şimdi çalışıyor. Siz adresinizi bırakın. Biz sizi buluruz... diyor.
Veysel bu olayı içi yanarak anlatmıştı.
Sivas dolayları, bol ozan yetiştirmiştir. Aşık Serdari de Şarkışla’lıdır. 1835-1922 yılları arasında yaşadı; “Kısa çöp , uzundan hakkın alacak” diyen ozan. Köyünde «Çolak Hacı» olarak bilinir. Serdari’nin kızı Ayşe de ozan. Şarkışla'ya trenin gelişi Ayşe'yi çok etkilemiş. 1930’larda Mustafa Kemal’e şu dizeleri yazmış:
«Ben bir kolsuz Serdarinin kızıyım / Ak kağıt üstünde kara yazıyım / Yokluğun elinden nasıl edeyim / Böylece malûmun olsun Atatürk.
Trenin aleti hep bütün demir / İçinde yanıyor bir kara kömür / Mevlam sana versin çok uzun ömür / Böylece malûmun olsun Atatürk.
Mevlam nasibetse binsem trene / Şu kahpe dünyada bir dem sürene / Müjde olsun bu günleri görene / Böylece malûmun olsun Atatürk
Hele has ki bu dünyaya gelmişsin / Ortalığın hallerini bilmişsin / Duydum, çok sevindim reis olmuşsun / Böylece malumun olsun Atatürk.
İk'oğul yanımda boşta geziyor / Namuslu erkinli yazı yazıyor I Her taraftan umudunu kesiyor / Arka yok ki yardım ede Atatürk
Mevlam nasibetse buraya gelsen / Lisanımca desem halimi bilsen / İki torunum var mektebe alsan / Böylece malûmun olsun Atatürk