Perde arkası..

Basın Yasa Tasarısı, Danışma Meclisi’nden çıktı. Gazetelerde, görüşmelerle ilgili haberleri okuyanlar, oylama sonucunu görünce şaşırıp kalmışlardır. Adalet Bakanı Kâzım Akdoğan'la komisyon sözcüsü dışında, konuşmacıların çoğu, yasa tasarısının getirdiği hükümlerin ağır olduğunu söylüyorlar. Basın özgürlüğünü savunup, basım göklere çıkarıyorlardı. Bu konuşmalar da, ertesi günü gazetelerde yer almaktaydı.
Bir sayın üye, tutanaklara geçen şu sözleri söyledi.
—... Anayasamız basının hür olduğunu ve her türlü sansürün yapılamayacağını kabul etmiştir. Buna mukabil yeni basın tasarısında habercilik ile basın ve yayın konularında kısıtlamalar olduğu gibi, cezai müeyyideler de basının çalışmalarını köstekleyecek mahiyettedir...
Bugün ülkemiz basını, tutumu ile ciddi, milli bir basın karakterindedir. Atatürk ilkelerini ve anayasaya uygun çalışmalarını hepimiz görmekteyiz. Yapılan bazı hataları genelleştirerek basını karalamak kanaatimizce yerinde bir olay değildir...
Bugün Türk basını mesuliyetini müdrik, ülke menfaatlerini herşeyin üzerinde gören ve dünya basın âleminde özel bir yeri bulunan, demokrasiye sadık kültürel bir basın olma yolundadır...
Milliyet'te Teoman Erel, bu konuşmalardan olacak, çok duygulanmıştı. Konuşmayı yapan sayın üyeyi öven bir yazı da yazdı.
Gelgelelim, 28 eylül çarşamba günü yapılan açık oylamada, aynı sayın üye, yasa tasarısına kabul oyu kullandı.
Bir başka sayın üye, konuşmasında şunları söylüyordu:
27 Mayıs hareketinin lideri rahmetli Gürsel'in basınla ilgili bir benzetişini ifade etmeden geçemeyeceğim. Devletimizin dördüncü cumhurbaşkanı bir münasebetle basın için şöyle demiştir: "Basın millet tavanında asılı kristal bir avizedir.” Bu benzetişte toplumu aydınlatma hizmetinin ifadesi saklıdır. Kristal deyiminin içinde bir incelik, bir zarafet vardır. Öyle sanıyorum ki, özdeyiş sahibi bu benzetişi yaparken, basının toplumu aydınlatma hizmetini yürütmesi sırasında ince bir espriye ve zarif bir üsluba sahip olması gerektiğini vurgulamak istemiştir...
Sayın üye, tasarının olumlu olumsuz yanlarını da belirtti. Sözlerine şöyle son verdi:
—….Değerli arkadaşlarım, tasarının yüksek dikkat ve ihtimamınızla en iyi şekli alacağı inancıyla sözlerime son verir, hepinize saygılar sunarım (alkışlar)
Bu sayın üye de, tasarıya kabul oyu verenler arasında yer alacaktı.
Daha örnekler verilebilirdi. Ziya Paşa’nın:
Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/şahım görünür rütbe-ı aklı eserinde dizeleri gelmişti belki bazılarının usuna...
Ziya Paşa, sözle eylem arasında tutarlılık olması gerektiğini söylemek istemiş.
28 eylül çarşamba günü ilk açık oylama yapılmıştı ya, açık oylama için on üyenin yazılı istekte bulunması gerekiyordu. On imza toplandı, yasa tasarısının, işaret yoluyla oylanarak geçmesini engellemek, bir de, kimin basın özgürlüğünden yana olduğunun açık seçik anlaşılması için toplanıyordu on imza. Toplandı. Oylama ad okunarak yapıldı. Tasarıya red oyu verenler şunlardı:
Mahmut Akkılıç, Alaeddin Aksoy, Ertuğrul Alatlı, Remzi Banaz, Erdoğan Bayık, M. Nedim Bilgiç, Abdulbaki Cebeci, Ahmet Sanver Doğu, Muzaffer Ender, İbrahim Göktepe, Selçuk Kantarcıoğlu, Nermin Öztuş, Fahri Öztürk, A. Avni Şahin, İsa Vardal, Şerafettin Yarkın, Osman Yavuz...
Tasarıya kabul oyu verenlerin de adlan şöyleydi:
Hamdi Açan, Halil Akaydın, Eşref Akıncı, Ali Nejat Alpat, Fuat Azgür, Recai Baturalp, Muhsin Zekai Bayer, Mahir Canova, Zeki Çakmakçı, Bekir Sami Dace, İstanbul Hakkı Demirel, Fikri Devrimsel, Ali Dikmen, Sadi Erdem, Hamza Eroğlu, Abdullah Pulat Gözübüyük, S. Feridun Güray, Ali Mahzar Haznedar, Salih İnal, Mehmet Kanat, Serda Kurtoğlu, A. Fehmi Kuzuoğlu, Enis Muratoğlu, Adnan Orel, Kâzım Öztürk, M. Talat Saraçoğlu, Hayri Seçkin, İsmail Şengün, Ragıp Tartan, Cavidan Tercan, Aydın Tuğ, M. Fevzi Uyguner, Muammer Yazar, Namık Kemal Yolga.
Bu oylamada, Necip Bilge, Halil Evliya, Feyyaz Gölcüklü, Halil Erdoğan Gürel, Mehmet Hazer, Rahmi Karahasanoğlu, Hilmi Sabuncu, Bahtiyar Uzunoğlu ile Fuat Yılmaz çekimser oy kullandılar.
Açık oylamanın sonunda, çoğunluk olmadığı anlaşıldı. Oylama ertesi güne bırakıldı.
Ertesi sabah, erkenden Danışma Meclisi’ne gelen üyelerden biri, o açık oylama için imza verenlerdendi. Bir arkadaşına şöyle dedi:
Yeniden açık oylama yapılması için imza toplayalım...
İmza toplamaya gerek yok, dün verdik ya açık oylama önergesini. O yine geçerlidir... Yine ad okunarak oylama yapılacak
Ad okunarak oylama yapılmayabilir. Toplayalım biz imzayı yeniden...
Gerek yok efendim. Zaten maksat hasıl oldu. Adlarımız çıktı gazetelerde.
Siz adınız gazetelerde çıksın diye mi imza vermiştiniz? Dün akşam imza verenle bugünkü siz değilsiniz demek?
Oylamanın ikinci günü, on imza toplanamadı. Başkan Vekili Vefik Kitapçıgil oylamayı işaret oyuyla yaptı. Basın Yasa Tasarısı da Danışma Meclisi’nden böylece geçti.