Savunman Zübeyir Aydar, Siirt'te oturur; insan Haklan Derneği Yürütme Kurulu üyesidir. Eşi Gülseven Aydar da, Siirt’te, İHD Şube Başkanlığı'nı yürütür. Gülseven'e aile içinde “Evin’’ denir. Evin, Kürtçede “insancıl” anlamına gelir, iki çocukları var; beş yaşında Hozan Zilan, bir de beş aylık Dersim Şiyar.
Amerika’da 23 insan hakları kuruluşunun yöneticileri, 1990 yılında, Zübeyir Aydar'la eşine bir hafta sürecek bir toplantının çağrı mektubunu gönderirler. Mektup, Başkan Robert L.Benstein imzalıdır, iki sayfadır. Çeşitli ülkelerden 15 kişi çağrılmıştır. Sonradan Gülseven Aydar'ın da eklenmesiyle çağrılı sayısı 16 olur.
Savunman Zübeyir Aydar, Siirt Emniyet Müdürlüğü’ne bir mektup yazarak çağrı mektubunu da ekleyip kendisine pasaport verilmesini ister. Zübeyir Aydar, mektubunda şöyle der:
“Emniyet Müdürlüğüne,
Siirt,
Pasaport almak için 11.6.1990 tarihinde müdürlüğünüze müracaat ettim. Benimle beraber müracaat edenler üç gün sonra pasaportlarını aldılar. Bana şifahi olarak burada şimdilik pasaport verilmeyeceği, bana pasaport verilip verilmeme hususunun İçişleri Bakanlığı’nın yetkisinde olduğu ve bu konuda durumun bakanlığa intikal ettiği, oradan gelecek cevaba göre hareket edileceği söylendi.
Müracaatın üzerinden iki ayı aşkın süre geçmektedir. Halen tür sonuç çıkmış değildir. Bu süre içinde ekte örneğini sunduğum bir davetiye aldım. Davetiye Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Komitesi) tarafından çıkarılmıştır. Davetiyede belirtildiği gibi 4-11 aralık tarihleri arasında Amerika'da düzenlenecek insan hakları ile ilgili bazı etkinliklere katılmam isteniyor. Bu konuda dünyanın çeşitti yerlerinden yalnız 15 kişi davet edilmiştir.
Sözü edilen davete katılmak istiyorum. Bu nedenle pasaport işleminin bir an evvel sonuçlanması gerekir. Sizlerden istirhamım pasaport işlemlerinin bir an evvel sonuçlandırılmasını ve bu müracaatımın da daha önceki müracaat evraklarına eklenmesini saygıyla arz ederim. 7.8.1990-Avukat, Zübeyir Aydar.”
Zübeyir Aydar'a, pasaportu verilmez; o da, eşi de Amerika’daki toplantıya katılamazlar. Amerika’daki “İnsan Hakları” yöneticileri boş durmazlar, insan haklarından Kinsley, Siirt’e, Aydarlar’a gelirken, Nusaybin'de gözaltına alınır. Tarih, 1990'ın aralık ayıdır Kinsley Diyarbakır, Nusaybin, Cizre, Şırnak, Siirt yolculuğu yapmıştır. Nusaybin'de yanındaki fotoğrafçı da gözaltına alınır. Gece saat 02.00'de sorgusu yapılır. MİT elemanları arkalarındadır. İki ucu süslü değnektir olay; bir yandan gözaltına alınmışlar, bir yandan da bir an önce bırakılıp, bela savuşturmak istenmiştir.
1990 yılında gidemedikleri Amerika'dan 1000 dolar ödül geldi. İnsan Hakları izleme Komitesi, Aydarlar’a "Sizin yeriniz boş kaldı; bu yıl insan hakları ödülünün size verilmesini kararlaştırdık, size bin dolarla, bir resmi yazı gönderiyoruz” dediler. 1000 dolar, Aydarlar'a geldi ama, yazı bir türlü ellerine geçmedi, ulaşmadı. Ancak, savunman Üzeyir Aydar, Siirt Emniyet Müdürlüğü’nden 26.4.1991 günlü şu yazıyı aldı:
“Avukat Zübeyir Aydar,
Bankalar Cd. No: 2/B - Siirt.
Siirt Valilik Makamına vermiş olduğunuz 26.04.1991 gün ve 20315 sayılı dilekçenize istinaden yapılan incelemede; 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun 3463 Sayılı Kanunla değişik 22. maddesine göre yurtdışına çıkmanız, İçişleri Bakanlığınca uygun görülmediğinden, pasaport işleminiz yerine getirilememiştir.
Bilgi ve gereğini rica ederim. (Mühür-İmza)
İlginç olanı, yıllardır pasaport da, yanıt da alamayan Aydar'lara, bir gün içinde nasıl yanıt verildiğiydi. Türkiye'den dışarı çıkacaklar çıkamaz; yurtdışından yurda gelmek isteyenlere de pasaportları verilmez. (İkincisine de örnek yazar Dursun Akçam). O zaman kişinin usuna geliyor; bu pasaport dedikleri şey ne işe yarar? Turşusu da kurulur mu?
* * *
DÜZELTME — Salı günü çıkan “Yaylalar Serin Değil..." başlıklı "Ankara Notları"nın sonundaki, Şanlıurfalı Ozan Ömer Yeşilay'ın Kürtçe yazdığı “Yayla” şiirinin çevirisi, ben Kürtçe bilmediğim için yanlış çıkmış, birinci dörttük yerine ikinci dörtlüğün Kürtçesi yayımlanmıştır. Bunu Ömer Yeşilay’ın anımsatması üzerine öğrendim. Her zaman işin doğrusunu yansıtmak İsterim. Bu yönden, iki dörtlüğü de çevirisiyle veriyorum. Şöyle:
"Zozanım ez blindim (Yaylayım ben, yüceyim) / Rı gelra wâri rindim (Halka güzel barınağım ben) / Bargina geç û zorta (Genç kızların erkeklerin çağrısıyla) / Ez Walad dı xemlinim (Vatan için süslenirim ben)
Zozanım kesk u soru zerim (Yaylayım, sarı, kırmızı, yeşil) / Berdu gula dikşinim (dertleri, yaraları sineme çekerim) / Weg hesire cavaes (Gözyaşları gibi) / Cem u gani u bara dıdılda cıvınim (dereleri, yağmurları, pınar gibi yükleri yüreğimde ta- şırım.)”
23 Mayıs 1991, Cumhuriyet