On Bir Yaşını Bitiren Dev-Yol’cu...

DİSK ile Maden-İş eski Genel Başkanı Kemal Türkler'in öldürülüşünün 9. yıldönümünde bugün İzmir'de, saat 19.00’da Fuar Açıkhava Tıyatrosu'nda, bir toplantı düzenleniyor; toplantıda, DİSK savunmanlarından Rasim Öz, Otomobil-İş Sendikası Genel Sekreteri Celal Özdoğan, TİP eski kurucularından Vedat Pekel konuşacaklar. Fuar Açıkhava Tiyatrosu’ndaki toplantıya, SHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol ve SHP Parti Meclisi üyesi Prof. Yakup Kepenek ile Kemal Türkler'in eşi Sabahat Türkler de katılacak. Toplantıyı İzmir'deki sendikalar düzenledi...
Devrimci Yol Davası duruşmasından sonra, sanıklardan Müslüm Sezgin'in ağabeyi Özcan Sezgin, savunman Veli Devecioğlu'nun yanına gelmişti; Kardeşi Müslim Sezgin, Dev-Yol üyesi olduğu gerekçesiyle altı yıla hüküm giymiş, yaşı küçük olduğundan cezası üç yıla indirilmişti. Özcan Sezgin, savunmana "Şimdi ne yapacağız?” diye sordu.
Kardeşinizin savunmanı var mıydı?
Bilmiyorum, yoktu sanıyorum...
Savunman Veli Devecioğlu, karar tutanağına baktı. 293. sırada, Müslim Sezgin’i buldu. 29.6.1980'de, Mustafa Yılmaz’ın yaralanması olayında gözcülük ettiği, "Silahlı Çete" Dev-Yol'a mensup olduğu, Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeyi amaçladığı gerekçesiyle TCY'nin 146/3 maddesinden "takdiren ve teşdiden” altı yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılan sanık, 11 yaşını bitirip, 15 yaşını bitirmediği anlaşıldığından "cezası yarı yarıya indirilip üç yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmıştı. Ağabeyi, savunmana sordu:
Şimdi ne yapacağız?
Karan temyiz edeceksiniz, dedi. Devecioğlu; getirin dilekçeyi yazalım..
Devecioğlu, çok şaşırmıştı; on bir yaşında bir çocuğun, silah zoruyla Anayasayı nasıl değiştireceğini usu bir türlü almıyordu. Kararı veren yargıçlar kurulundan yargıç Hüseyin Şahin karara karşı oy kullanmış, karşı oy yazısında Müslim Sezgin’in, gözcülük ettiğine, örgüt üyesi olduğuna ilişkin yeterli delil olmadığını yazmıştı...
Dev-Yol duruşmasına, Veli Devecioğlu, Haldun Özen’le birlikte gitmiştik. Veli Devecioğlu savunman, ben de gazeteci olduğumdan içeri biraz kolay girdik, Haldun dışarıda kaldı. İçeri giremeyenlerin dışarıdaki eylemlerini izledi o da.
Kararın açıklanmasından sonra savunman Veli Devecioğlu’na, bir hukuk adamı olarak ne düşündüğünü sordum; Veli Devecioğlu yıllarca savcı, Adalet Bakanlığı’nda, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü olarak çalışmıştı. Devecioğlu, üzgündü, özetle şunları söyledi:
— Ana Dev-Yol Davası kararının bence asıl çarpıcı özelliği, hüküm veren mahkemenin anayasadan almadığı bir yetkiyi kullanmış olması. Çünkü, sıkıyönetim kalktıktan sonra, sıkıyönetim askeri mahkemelerinin görevlerinin süreceği yolunda 82 Anayasası'nda bir hüküm yok. 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'nın 23. maddesinde böyle bir hüküm olmakla birlikte, yanı hüküm daha önce Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmişti.
Dev-Yol kararının ikinci özelliği, 12 Eylül döneminde polisin düzenleyip işkenceyle imzalattığı sözde “ikrar" ifadelerinin mahkeme kararı halinde ortaya çıkmış olmasıdır. Bu, tartışılmaya bile tahammülü olmayan kesin bir gerçektir.
Kararın çok önemli bir başka özelliği de olağanüstü ağır cezalar içermesidir. Bir dergide yazmaktan başka hiçbir suçu olmayan insanlara müebbet hapis cezaları verildiği gibi küçük yaştaki çocuklar bile -9 yıl sonra- aynı biçimdeki ifadelere dayanarak, "Anayasal düzeni cebren değiştirmeye kalkışmak"tan en ağır cezalara çarptırılmışlardır. Kısaca karar, son derece acımasızdır, adalete yabancıdır..."
Dev-Yol’cuların en çok ağırlarına giden, "Silahlı Çete" sözcüğüydü: "Biz silahlı çete değiliz" diyorlardı. Kararın açıklanmasından önce, yargıçtan söz alıp konuşan Oğuzhan Müftüoğlu, yargıca "12 Eylül işkencecilerinin aldıklar ifadeleri, mahkeme kararı haline getiriyorsunuz!" dedi.
Yargıçlar sırayla kararı okurlarken, salonun ağır havası, insanı bunaltıyordu. Dışarıda olağanüstü güvenlik önlemleri, ayrıca beş kurt köpeği göze çarpıyordu.
Mahkemenin kararı, ağır protestolarla karşılandı. Salon, "Kahrolsun faşizm" bağırışlarıyla inledi. Dakikalarca süren protestolar karşısında görevli polislerle, askerlerin sert davranmamaları, olumlu oldu, olayların doğmasını önledi.
İçeri giremeyenlerin, dış kapıda bekleşenlerin protestoları, oturma eylemine dönüşmüş. İçeri giremeyenler çok tedirgin olmuşlar, yurdun dört bir yanından gelmiş insanlar, içerideki yakınlarının durumunu öğrenemedikleri için tasalanıp durmuşlar...
* * *
Dikili Şenliği başlıyor yarın, barış yürüyüşüyle. Onu da izleyeceğim ..