TÜYAP'ın Ankara 1. Kitap Fuarı'nda gözlerim ilginç şeyler arıyordu. Açılışta Aziz Nesin'in konuşmasını, sıkmabaş bayanların da izlediklerini yazmış mıydım? İncillerin satıldığı "Kitab-ı Mukaddes" sekisinde (standında) küçük çapta bir olay geçti. Birkaç sıkmabaş, sekinin önüne gelerek oradaki gence;
"Bu kitapları niçin satıyorsun? Burası Müslüman memleketi..." dediler.
"Burası kitap fuarı, yasak olmayan her kitap burada sergilenebilir, isteyen de satın alır!" diye karşılık verdi genç..
Kitap fuarında "PayeI Yayınevi"nin sekisinde biri, kitaplan karıştırıyordu. Fransız yazar Simone De Beauvoir'ın üç ciltlik "İkinci Cins: Kadın 'adlı yapıtını almak istediğini söyledi. Sekinin başında duran çevirmen Şemsa Yeğin, bundan çok hoşlanmıştı. O gence "kitaplarda indirim yapabileceğini" de söyledi. Yaptı da. Sordu:
"Simone De Beauvoir'ın kadın kitapları ile ilgilenmeniz çok hoşuma gitti. Nerede çalıştığınızı sorabilir miyim?"
"İlahiyatçıyım" diye karşılık verdi adam; "kadın konusunda inceleme yapıyorum!''
Şemsa Yeğin kalakaldı!
Kitap fuarının kapanışından bir gün önce, büyük salonda, "Uğur Mumcuyu Anma Toplantısı" vardı, İlhan Selçuk, Muzaffer İlhan Erdost, üçümüz konuştuk. Salon hıncahınç dolu, kaç bin kişilik salonda iğne atsanız yere düşmezdi Çoğunluk gençlerdeydi. Orada anlattım. Hacı Necmettin Erbakan. Ankara’nın Refahlı Belediye Başkanı Melih Gökçek’in törenine giderken büyük kızı Zeynep’i de götürmüş. Kolejde, üniversitede okurken başını bağlamayan Zeynep Erbakan'ı fotoğraflarda sıkmabaş gören kız arkadaşları, telefon edip sormuşlar:
"Sen başını örtmezdin kız, ne oldu?"
"Yine örtmeyecektim, ama babam çok ısrar etti, ben de kıramadım!"
Hacı Necmettin Erbakan’da böyle örnekler çok. Küçük oğlu Mehmet Ali Fatih Erbakan'ı. imam-hatip okulundan alıp Yukarı Ayrancı Lisesi'nin 4-M sınıfına kaydettirmedi mi? Bunu "Ankara Notları'nda kaç kez yazmadım mı? Bir açıklama geldi mı? Bu örnek, imam-hatip okullarının, artık kapatılmaları zamanının geldiğini göstermiyor mu? Yoksa Erbakan, niye alsın oğlu Fatih'i oradan? İmam-hatip sömürüsü bitmiş mi oluyor?
Almanya'da, Bielefeld kentinde, Uğur Mumcu'nun "Sakıncalı Piyade" oyunu oynanacaktı. Kimi dükkanlara, oyunun afişleri asılmıştı. Kimi mollalar, dükkana gelip şöyle diyorlardı:
"Bu afiş burada durduğu sürece, buradan alışveriş etmeyiz!"
Gericiler, Uğur’un ölüsüne de ekonomik ambargo uyguluyorlardı.
Mamak'ta Muhabere Okulunun bazı birimlerinde, Cumhuriyet gazetesinin okunmasını yasaklamak isteyenler mi vardı? Şimdilik buncağızı yazıyorum, bunu sürdürürlerse yasakçıların adlarını yazacağım!
Kitap fuarının açılışı nasıl Aziz Nesin günü olduysa kapanışı da İlhan Selçuk günü oldu Deniz Kavukçuoğlu'nun bana verdiği bilgiye göre, 9-17 nisan günleri arasında, fuarı 151 bin kişi gezdi. Fuara 153 yayınevi katıldı. 47 söyleşi, panel, etkinlik yapıldı Etkinliklere 102 yazar, bilim adamı, gazeteciyle politikacı katıldı. 227 yazar, imza günü yaptı. Fuarı gezen politikacılardan kimileri şöyle.
Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Köksal Toptan, Ercan Karakuş, Kamer Genç, İstemihan Talay, Algan Hacaloğlu, Bülent Akarcalı, Mehmet Dülger, Azimet Köylüoğlu, Yüksel Yalovalı, Celal Doğan, eski Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver, eski bakanlardan Faruk Sükan. Ünver, Torbalı’dan gelip izledi
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Önerisi üzerine kitap fuarını 64 okul, öğrencilerini otobüslerle getirerek gezdirdi.
Kitap fuarını en iyi Cumhuriyetten Emine Ersin izledi. Haberlerin büyük çoğunluğu Ankara kalıplarına verilebildi. TÛ- YAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal'ı fuar nedeniyle tanıdım. Laik, çağdaş, cumhuriyetçi bir aydın. Gerçekçi düşüncelerini. Fikri Sağlar’ın yazarlara verdiği bir kahvaltıda dinlemiştim…
"17 Nisan Köy Enstitüleri Günü" de görkemli geçti Edebiyatçılar Demeği'nin TÜYAP'ta düzenlediği "Yazınımızda Köy Enstitüleri" konulu toplantısına Talip Apaydın. İstanbul’da göz ameliyatı olduğu için katılamadı "Nereden Nereye?'' yapıtının yazarı Musa Uysal da (Emmi) kalp ameliyatı oldu.
Ali Yılmaz ile Mahmut Makal, 17 Nisan konuşmalar yapmak için Merzifon'a gitmişlerdi Oradan güzel izlenimlerle döndüler 17 Nisan'ı öğretmenler orada, Eğitim-İş ile Eğit-Sen birlikte kutlamışlar. Bana yolladıkları faks-mektupta, özetle şöyle diyorlar
Biz, Merzifon Eğit-Sen ve Eğitim-İş temsilcilikleri olarak ülkemizde kamu çalışanlarının sendikal mücadelesinin iki başlı olmasını üzüntüyle izliyoruz. Bu ikiye bölünmüşlüğün, son dönemde düzeysiz politikacıların elinde kalan ve bu nedenle gerici, faşizan yerel yöneticilerin arenası haline gelen ülkemizde, demokrat unsurların ivedilikle birleşmesinden yanayız...
Gözaltında tutulan iki kardeş, Halit ile Hüsniye, üniversite sınavlarına polis gözetiminde götürüldüler. İki kardeş, izinsiz gösteri yürüyüşüne katıldıkları gerekçesiyle gözaltında tutuluyorlardı. önceki gün baba, oğlu Halit’in sınava girdiği Etlik'teki okula gitti; babada, oğlu Halil'in "işkence gördüğü" kanısı vardı Hüsniye ise İncirli Endüstri Meslek Lisesi’nde sınava girdi. O da polis gözetiminde getirilmişti gözaltından. Hüsniye'yi görmek için de annesi ile ablası gelmişlerdi Bütün analar, babalar bekleşiyorlardı. Sınavdan sonra abla, Hüsniye'ye sarılmak istedi, anne de para vermek istiyordu, işte o zaman kızılca kıyamet koptu. Polis, anne ve ablayı tartaklamaya başladı.
"Bunlara siz yüz veriyorsunuz?" diyorlardı..
Çevrede toplanan veliler, anne ile ablayı tartaklayan polisi protesto ettiler Polisi yere yatırarak anne ile ablayı polisin elinden aldılar Onlar bir taksi tutarak hızla oradan uzaklaştılar Hüsniye. yeniden emniyete götürüldü1
Hüsniye, annesine sayrıevine götürülüp serum takıldığını söyledi. Hüsniye'ye emniyette basınçlı su verilmişti.
Bunlar olacak şey mi?