Oktay Kurtböke…

Oktay Kurtböke’yi yirmi yıl önce şöyle bir görmüştüm. Sakallıydı. «Öncü» gazetesindeydik. Gözetenin calışanları arasında kimler yoktu? Metin Toker, o zaman çıkardığı «Akis» dergisinde, gazetenin kadrosunu övüyor, «ama ne kadro» diyordu. Birkaçını sayayım: Altan Öymen, Örsan Öymen, Nilüfer Yalçın, Mete Akyol, Selçuk Altan, Erdoğan Tokatlı, Oktay Ekşi., Oktay Kurtböke, Ahmet Arif, Yaşar Aysev, Güngör Gönül taş. Güngör Göktan, Doğan Özgüden, Erol Ülgen...

Oktay Kurtböke spor muhabirliğinden gelmişti. Cezayir'de bir spor karşılaşmasına gönderilmişti. Giderken sakallı değildi ama, sakallı döndü. Dönüşünde, gazetede yayınlanan dizi «Cezayiruna» başlığını taşıyordu. Gazetenin dış yayınlar yönetmeni Sermet Çağan, Oktay’ı spordan bir başka dala, dış politika dalına oturtmuştu. «Cezayiruna» dizisi uzun zaman unutulmadı, belleklerde kaldı...

Çok kalmadım gazetede. Prof. Aydın Yalçın’ın başyazarlığını yaptığı gazete, 1961’de kurulan YTP'nin organı durumuna sokulmak istenince, ayrılıp Milliyet’e geçtim. Mete Akyol, daha önce ayrılıp Milliyet’e geçmişti. İlhamı Soysal Milliyet’in Ankara temsilcisiydi. Abdi İpekçi de Genel Yayın Yönetmeni. Milliyet’e girişimi Mete Akyol kolaylaştırdı. İlhamı Soysal, Abdi İpekçi’ye önermiş. Abdi de. «Ben pek tanımıyorum ama, madem siz istiyorsunuz gelsin» demiş…

Kendimi değil, Oktay’ı anlatacaktım, nerelere gittim?

Oktay da 1959 yılında başlamış gazeteciliğe. 1959 yılında «Yeni Gün» gazetesinde. Öncü'den sonra «Kudret» gazetesine, sonra Doğan Kasaroğlu’ların çıkardığı «Ankara Ekspres»e gitmiş. 1963 - 1965 yılları askerlikte geçmiş. Sonra, İstanbul'da çıkan «Haber» gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğü. 1967‘de de «Cumhuriyet»...

12 Mart döneminde, 1971’de İlhan Selçuk’la birlikte dört ay tutuklu kaldı. Sıkıyönetim Mahkemesinin verdiği 1 yıl hapis cezası Askeri Yargıtay’da bozularak dosya sivil mahkemeye gönderildi. Ağır Ceza Mahkemesi de beraat kararı verdi. O dönemde, Nadir Nadi,İlhan Selçuk, Oktay Kurtböke Cumhuriyetten ayrıldılar. 1973 te Nadir Nadi ile birlikte yeniden gazeteye döndüler. Oktay Kurtböke artık Cumhuriyet’in Yazı İşleri Müdürüydü…

Cezaevinden çıktıktan sonra, İstanbul Gazeteciler Sendikası yöneticileri arasında yer aldı. O zaman, sendikada İsmail Cem de var. Sendika, düşün İşçilerinin sendikasıyken, kol işçileriyle birleşildi. Daha da güçlendi. Kurtböke,

TGS'nın önce Genel Sekreteri, sonra da Genel Başkanı oldu. Yine o görevi yürütüyor..

Oktay Kurtböke’yle, şöyle uzun uzun bir oturmuş bile değilim. Uzaktan izledim daha çok. 1975’in 1 Mayıs’ında, Cumhuriyete girişimde onun da, İlhan Selçuk’un da payları olduğunu biliyorum...

Ankara’da çok önemli bir olay olduğunda. Genel Yayın Müdürünü aradığım olmuştur. Kısa konuşur:

— Tamam tonton, anlaştık... der, kapatırız telefonu…

Gazetecilik tekniğini en iyi bilenlerden biri o sanıyorum. Bu konuda bir kitapçığı da olduğunu söylemişti. Özel merakları arasında, savaş tarihi olduğunu duyunca şaşırmıştım doğrusu. Diyelim, İkinci Dünya Savaşının gizli kalmış, birçok perde arkası olayı, yabana yayınlardan onun kitaplığına yerleşmişti. Spor muhabirliği, Cezayir savaş muhabirliği ve gazete Genel Yayın Yönetmenliği... İlginç…

Oktay Kurtböke, emekliye ayrılıp Cumhuriyet’ten ayrılınca, İstanbul'daki arkadaşlarımız «Baro Lokalinde, onun onuruna bir yemek verdiler. Oktay'a verdikleri mermere oturtulmuş alpagadan bir gazetenin altına şunları yazdılar:

«Gerçek emek, özveri ve İnsan sevgisi, ürünleriyle vardır. Unutulamaz.. — İstanbul Haber Servisi çalışanları.»

Emeğin varolsun Oktay!.