Öğretmenler Örgütleniyor!

Yarın saat 14.00’te, Türk-İş salonunda. Abece Dergisinin düzenlediği, "Öğretmenlerin Örgütlenmesi" konusunda, bir açıkoturum var. Ali Bozkurt'un yöneteceği bu toplantıda, Türk-İş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, Doç. Dr. Mesut Gülmez, İstanbul SHP Milletvekili Hasan Fehmi Güneş, Türkçe öğretmeni, Balıkesir TÖS eski Şube Başkanı İsmail Hakkı Bayram konuşacaklar. Toplantıda gazeteci olarak ben de konuşacağım.
12 Eylül'den sonra, öbür pek çok dernekle birlikte öğretmenlerin dernekleri de kapatıldı. Öğretmenler örgütsüz, sahipsizler. Türkiye, öğretmenler derneği olmayan, dünyada tek ülke, öğretmen sorunlarına eğilen birkaç dergi var; "Öğretmen Dünyası" ile "Abece" dergileri, ikisi de öğretmenlerin örgütlenmelerine ilişkin yayınlar yapıyorlar. “Abece" dergisi, aralıkta çıkan 21. sayısını baştan sona örgütlenme konusuna ayırmıştı. Kapağında: "Tüm öğretmenler, örgütlenmek için görev başına!..." yazısı vardı.
Ali Bozkurt'la konuşuyorduk. O:
Anarşinin kaynağı örgütsüzlüktür! diyordu.
Öğretmenler, toplumun ezilen emekçileridir. Sekiz yıldır okullara “kışla disiplini" getirilmiştir. Öğretmenler, okullarından, eşlerinden ayrılarak sürgünlere gönderilmektedirler. Bunlar, Ankara’lara gelerek, savunman aramakta, çoğu haklarını arayamadıkları için Danıştay kararlarından bile yararlanamamaktadırlar. Yerleri değiştirilen öğretmenler, bir yolunu bulup bakanlığa ulaşabilseler bile kendilerinden "Danıştay'a başvurmayacağına" ilişkin dilekçe istenebilmekledir. Haksızlık nerede varsa, nerede olmuşsa düzeltilmelidir. Basının görevi de bunların üzerine gitmek olmalıdır.
Haksızlığa uğramış, örgütsüz, yalnız bırakılmış öğretmenler, soluğu Cumhuriyet gazetesinde almakta, uğradıkları haksızlıkların düzeltilmesi için basının görevini yapmasını istemektedirler.
Öğretmenlerin sorunlarıyla ilgilenmeye başlamam çok eskilere varır. 1960 öncesinde, Yeni İstanbul'da, Vatan’da muhabirken Ulus'ta "Yurt Köşelerinden" başlığı altında yazılar yazarken kovaladığım konuların başında "haksızlığa uğrayan öğretmenler" gelirdi. En çok haksızlığa uğrayan, oradan oraya sürüleri işlerinden edilen öğretmenlerin başında Köy Enstitülüler gelirdi. "Öğretmen Kıyımı" başlıklı haberleri ben başlattım diyebilirim. Sonra bu yayıldı, öbür gazeteler de ilgilenmeye başladılar, öbür gazetelerde çalışan arkadaşlarıma da bu haberlerden verirdim. Zaman zaman:
Öğretmen haberi yok mu bugün? diye sorarlardı...
Eğitim konusu, öğretmenler, gazetelerin birinci sayfa haberleri arasına girmiştir. Vatandayken. 1960 öncesinde yakalayıp yazdığım “Eğitim Milli Komisyonu Raporu" çok ilgi uyandırmış, ortalığı birbirine katmıştı. Hükümet sallanıyordu. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, “Böyle gizli bir rapor yok!" diyor; biz "gizli" rapordan parçalar yayımlamayı sürdürüyorduk. Raporu yayımlamakla kalmıyor, aynı rapor haberlerini dört-beş gazeteye de veriyorduk. Rapor. Prof. Fahir İz başkanlığında eğitimcilerden oluşan bir kurulca hazırlanmıştı. Raporu hazırlayanlar, kimi dünya ülkeleri dolaşmışlar, dünyadaki eğitim sistemiyle Türkiye’dekini karşılaştırmışlardı. Türkiye’nin durumu kötüydü. Üniversitelerdeki eğitim, "Medrese eğitimi"ydi. Raporun sonunda, öneriler yer alıyordu...
Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, bu haberin nereden çıktığını öğrenmeye çalışıyordu. Rapor, bakanlıkta yüz tane basılmış, ilgililere verilmişi. Köy Enstitüsü Müdürlerinden Hürrem Arman da bir müfettiş arkadaşından raporu okumak için almış; Mahmut Makal’dan, raporun Hürrem Bey de olduğunu öğrenmiştim. Kendisine telefon edip, bana verebilip veremeyeceğini sordum.
Hay hay! dedi. Raporu alıp, kolları sıvadık. Vatan'ın o zamanki büro şefi Erol Ülgen’di. İlginç başlıklar çıkardı. Yayınlar başladı...
Bakan, “Ortada yüz tane rapor olduğuna göre, bunların raporu kimden aldıktan bellidir; şimdi yaktım çıralarını!" deyip, “Kimde Eğitim Milli Komisyonu Raporu varsa, yarın sabah getirsin, göreceğim!" diye buyurmuş. Hürrem Bey’in arkadaşı müfettiş, "Hürremciğim, bakan raporu istiyor!" diye istemiş. Gazetelerde çıkan manşetlerden Hürrem Bey’in haberi o zaman olmuş. Telefon etti:
Mustafacığım, bakan o sendeki raporu istiyormuş, acele verebilir misin? dedi. “Tabii..." dedim. Erol Ülgen'le kolları sıvayıp, iki günlük haber daha hazırladık. Hürrem Bey’in oğlu geldi, elini kolunu sallaya sallaya, bizim “gizli" raporu aldı gitti. Arkadaşım Erol, başlıklar çıkarırken, raporun bazı sayfalarını kalemle çizmiş. Hürrem Bey ile oğlu ne yapsınlar? Oturmuşlar, sabaha dek, raporun her satırını kalemle çizmişler. Yoksa bakan, altı çizilen satırlardan, haberlerin kimdeki rapordan alındığını çıkarabilirmiş!
Şimdi İstanbul'da bulunan Hürrem Arman’la, zaman zaman o günleri anımsarız. 1960 devrimi olunca, Milli Eğitim Bakanlığı’na Prof. Fehmi Yavuz gelmişti. Bakanlığın ilk işlerinden biri "Eğitim Milli Komisyonu Raporu"nu ele almak oldu. Hasan Ali Yücel’in, Emil Galip Sandalcı'nın da aralarında bulunduğunu anımsadığım bir kurul oluşturdu. Rapor, binlerce basıldı. Yıllar sonra da rafa kaldırıldı...
Şimdi öğretmenler, örgütlenebilmek için yeni çalışmalar yapıyorlar. 1982 Anayasası, kamu görevlilerinin bu arada öğretmenlerin örgütlenmelerini önleyen hükümlerle dolu. Dernekler Yasası öyle. Ancak, emekli olanlar dernek kurabiliyorlar. Olsun, “Eğit-Der" adıyla kurulması düşünülen dernek, öğretmenlere, eğitimcilere, bu karanlıkta bir soluk aldırabilir. Çalışanlar, derneğe üye olamasalar da derneğin organında yazı yazabilirler; dernek onların da haklarını arayabilir. Gün gelir, 1982 Anayasası'nın insan haklarına aykırı hükümleri değiştirilir. Dil Derneği’yle, Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Hekimler Derneği, bin bir güçlüğü aşarak kurulabildiler. Eğitimciler de güçlükleri aşabilirler…
* * *
Okurlar:
26 Ocak günü yayımlanan "Demokrasi için dayanışma çağrısı”… başlıklı yazıda geçen çağrı metni ile ilgili olarak okurlar telefon edip, imzaladıklarını, nereye göndereceklerini soruyorlar. Haklılar. Bunun için ivedi davranmaya gerek yok. Önemli otan, çok kişinin okuyup, tartışıp benimsiyorsa imzalaması. Bunlar yeterince yayılıp imzalanınca, yollanacak açık adres gösterilebilir. Tek tek imzalarla yollanacak zarflarla kimse başa çıkamaz. Bu konuda, ileride “Ankara Notları”nda bir açıklama yapılabilir...