Ne İlgisi Var?.

Fikret Ünlü anlatmıştı fıkrayı, şöyle:
Adamın biri, girdiği bütün seçimlerde başarısız olur, adaysa altlara düşermiş. Beş, on bütün seçimlerde öyle. Böyle başarısız sonuçlanan bir önseçimden sonra, evine dönmüş, karısıyla sevişmek istemiş, kadın olmazlanmış; yüzünü öte yana çevirmiş:
Niye, diye sormuş adam, benimle sevişmek istemiyorsunuz?
Çünkü, demiş kadın, sen bütün seçimleri yitiriyorsun!.
Adam, durmuş öfkeyle:
Ne ilgisi var! diye mırıldanmış...
Burhan Felek de, girdiği bütün milletvekili seçimlerini yitirirdi. 1950 seçimleri öncesinde, Kadıköy Halkevi'nde konuşuyordu. Arka sıralardan birine oturmuş, dinliyordum. Burhan Felek seçmenlerine fıkralar anlatıyor, güldürüyordu. Alkışlara bakarak:
Bu alkışlayanların yarısı bana oy verse, seçilirim, diyordu…
Siyasal konulara değinmiyor görünüyor:
Ben fırka (parti) yapmıyorum, fıkra yapıyorum! diyordu...
Felek, o seçimlerde de meclise girememişti. Ama, sanıyorum, Belediye Meclislerinden eksik olmadı...
*
Otuz kurucu üyeyi onaylatamamış siyasal partilerin, yaşamlarını sürdürmeyi düşündüklerini; azından gelecek yerel seçimlere girmeyi umduklarını yazmıştım bir “Ankara Notları”nda. O partilerin bu umutları da kursaklarında kalıyor. Hazırlanan bir yasa önerisi, 6 kasım seçimlerine katılamayan siyasal partilerin, bir yıl içinde yapılacak yerel seçimlere de katılamamalarını öngörmekte… Bu dönem yasaları, Anayasa Mahkemesi'ne de götürülemeyeceğinden, bir dört yıl, bu partiler seçim umutlarını yitirecekler demektir. Neden dört yıl? Milletvekili seçimleri beş yılda bir yapıldığına göre, onun da beş yılda bir yapılması gerektiği usuma geliyor. Belki o da değiştirilir...
Konuştuğum, bu işlerden anlayan çeşitli yorumcular, 6 kasım seçimlerine katılmayan siyasal partilerin yerel seçimlere de katılamamalarının olağan olduğunu söylediler. “6 kasım seçimlerine katılmamış siyasal partilerin, yerel seçimlerde alacakları oylar, karşılaştırmalara, tartışmalara yol açabilir..!” deniyor.
*
Önümüzdeki 26 eylül pazartesi, “Dil Bayramı”nın elli birinci yılı. 26 eylül, Atatürk'ün Türk dilinin özleşmesi yolunda attığı adımın, ilk dil kurultayının yıldönümü. Bu yıl, “Dil Bayramı" kutlanacak mı?
Yeni yasa çıkmış, yürürlüğe kondu. Benim de yirmi yıllık TDK üyeliğim sona erdi...
Yeni yasaya göre bazı yeni atamalara yapılmasına dek, Türk Dil Kurumu günlük işleri yürütmekle görevli sayılmıştır. TDK’da şimdi, devir-teslim işlemleri için, yoğun bir hazırlık var. Kurumun tüm işlemlerinin aksaksız yürütüldüğü, 12 Eylül’den sonra yapılan denetimlerle de ortaya çıkmıştı.
Günlük işler başka, dil bayramı gibi, ulusal nitelikte bir bayramın kutlanması yine başka. Bu, harf devrimi gibi, şapka devrimi gibi, devrimlerin bir halkası. Bir de, dil konusu, devletin konusu durumuna geldiğine göre, dil bayramının da, devletçe kutlanması gerektiği usuma geliyor doğrusu.
Yeni yasaya göre, TDK'nun tüzüğü de ortadan kalkmış bulunduğundan, Dil Kurumu seçici kurulları toplanmayacak, bu yıl Dil Kurumu ödülleri verilmeyecek...

27 Ağustos günlü  “Çeşitlemeler...” başlıklı "Ankara Notları"nın bir yerinde, şöyle yazmıştım:
"... sağlığımıza değinmişken, hastanelerden birinde neler olacağına da dokunayım: Gülhane Hastanesi'nde Psikiyatri Servisi Başkanı Prof. Dr. Kemal Aydınalp'la, Prof. Dr. İsmail Çiftler'in emekli edilecekleri söyleniyor. Fizik Tedavi rehabilitasyon Servisi Başkanı Prof. Dr. Orhan Ertem'in emekli olacaklar arasında adı geçmekte. Duyduklarım doğru değilse sevineceğim, yine “Ankara Notları"nda belirteceğim!”
Önce, yanlışımı düzelteyim: Emekli olanlar arasına Prof. Dr. Orhan Ertem yok. Emekli olanları ise, eksik yazdığımı gördüm. Klinik direktörü İsmail beyin soyadı da Çifter olacakken, Çiftler yazmışım. Emekli olanlar ise dokuzu profesör, ikisi doçent, bir de başhekim. Adları şöyle:
Psikiyatri Kliniği Direktörü Prof. Dr. İsmail Çifter, Psikiyatri Kliniğinden Prof. Dr. Kemal Aydınalp, Göz Kliniği Direktörü Prof. Dr. Fikret Mutlu, Patoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Aydın Akkaya, Bevliye Kliniği Direktörü Prof. Çetin Ülgen, Intniye Kliniği Direktörü Prof. Kemal Birol, Mikrobiyoloji Kliniği Direktörü Prof. Mehmet Sağlam, Mikrobiyoloji Kliniğinden Prof. Edip Gümrükçü, Radyoizotop Enstitüsü Direktörü Prof. Erdoğan Köker, Dahiliye Kliniğinden Prof. Cemal Tansı, Gastroentroloji Kliniğinden Prof. Ali Göksu, Hava Tababeti Enstitüsü Direktörü Doç. Dr. Cabbar Dengiz, Farmakoloji Enstitüsü Direktörü Eczacı Doçent Necati Dikmen ve Baştabip İbrahim Ünlü...
Emekliliklerin nedenine gelince, bunu da öğrendim; Harp Okulu mezunları, okulu bitiriş yılına göre emekli olurlar Bu güne dek, bu kural doktorlara uygulanmıyordu. Bu yıl, Hap Okulunu bitirenlere uygulanan yöntem, doktorlara da uygulandı. Bu nedenle, aralarında 52 yaşında emekli olanlar var.
Uygulamada bir aksaklık doğup doğmayacağı ise, gelecekte belli olacak.