Nâzım’a Merhaba! (2)

Kendi Özgeçmişi...

Ankara’da Büyüksürmeli Oteli'ndeki “Nâzım’a Merhaba!" gecesini renklendirenler sanatçılar oldu. Devlet Tiyatrosu sanatçısı Rüştü Asyalı, Nâzım’ın, “Memleketimden İnsan Manzaraları "ndan, “Kurtuluş Savaşı Destanı ”ndan şiirler okudu. Opera sanatçısı Ufuk Karakoç sazıyla çalıp söylüyordu. Ufuk Karakoç'u dinlerken^ Ruhi Su çalıp söylüyormuş gibi geliyordu. Emin Özdemir. şöyle dedi.

- İnsan tükenmez! Ruhi Su öldü ama, sazıyla değilse de, sözüyle bir sanatçı yerim dolduruyor!

Emin Özdemir’le, Rüştü Asyalı cumartesi, pazar dışında her sabah saat 08.35‘te, yurtdışına yayın yapan TRT-INT'te, Türk dilinin inceliklerini, güzelliklerini sunan örnekler veriyorlar.

Rüştü Asyalı, Nâzım in. “Otobiyografi"sini (kendi özgeçmişini) okudu; “Otobiyografi" şöyle:

1902'de doğdum / doğduğum şehre dönmedim bir daha / geriye dönmeyi sevmem / üç yaşımda Halep 'te paşa torunluğu ettim / on dokuzumda Moskova komünist üniversite öğrenciliği / kırk dokuzumda yine Moskova ’da Tskea-Parti konukluğu / ve on dördümden beri şairlik ederim / kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir / ben ayrılıkların / kimi insan ezbere sayar yıldızların adını / ben hasretlerin / hapislerde de yattım büyük otellerde de / açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir / otuzumda asılmamı istediler / kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini / verdiler de / otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu / elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag 'dan Havana’ya /  Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924 'te / 1961'de ziyaret ettiğim anıtkabiri kitaplarıdır / partimden koparmaya yeltendiler beni / sökmedi / yıkılan putların altında da ezilmedim / 951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün / 52'de çatlak bir yürekle dört ay sırt üstü bekledim ölümü / sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım / şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile /aldattım kadınlarımı / konuşmadım arkasından dostlarımın / içtim ama akşamcı olmadım / hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana / başkasının hesabına utandım yalan söyledim / yalan söyledim başkasını üzmemek için / ama durup dururken de yalan söyledim / bindim trene uçağa otomobile / çoğunluk binemiyor / operaya gittim / çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın / çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21 'den beri / camiye kiliseye havraya büyücüye / ama kahve falına baktırdığım oldu / yazılarım otuz kırk dilde basılır / Türkiyemde Türkçemle yasak / kansere yakalanmadım daha / yakalanmam da şart değil / başbakan filan olacağım yok /meraklısı da değilim bu işin / bir de harbe gitmedim / sığınaklara da inmedim gece yarıları /yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında / ama sevdalandım altmışıma yakın /sözün kısası yoldaşlar / bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da / insanca yaşadım diyebilirim ve daha ne kadar yaşarım başımdan neler geçer daha / kim bilir. (11 Eylül 1961)

Savunman Veli Devecioğlu, bizim masadaydı, Ali Dündar da. Halit Çelenk, Şekibe Çelenk, Nuran Kepenek ile yazarımız Prof. Yakup Kepenek yakın masalarda. Cumhuriyet'ten Mehmet Açıktan karşıdaydı; Leziz-Mustafa Şerif bizim masada; A. Püsküllüoğlu da. İstanbul’dan gelen Prof. Aydın Aybay ile eşi Burçin Aybay. Başkan Yardımcısı Tarık Akan ile, eşi Acun Günay, Vakıf Genel Yazmanı Kıymet Çoşkun ile eşi Cumhuriyet yazan Atilla Coşkun. Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'in masasındaydılar. Aynı masada, Prof. Sadun Aren ile eşi Munise Aren vardılar.

Gecenin kapanış türkülerini, Azmi söyledi. Azmi'nin türküleri de değdi. Azmi, eskiden Ruhi Su korosunda çalışmış, şimdi devlet tiyatrosunda görevli.

(Nâzım Hikmet Vakfı’na parasal katkıda bulunmak isteyenler için, vakfın hesap numarasını yazıyorum; Nâzım Hikmet Vakfı, Emlak Bankası Tünel Şubesi, İstanbul hesap no: 37008).

★ ★★

Geçen hafta, aynı cuma akşamı, cumartesi arkadaşlarımızın -Körfez’de- eşli akşam yemeği vardı. Halit Çelenk’le birlikte ben de Nâzım Hikmet Vakfı'nın yönetim kurulu üyesiydim. Cumartesi arkadaşlarımıza katılamadığımıza eşim Aldoğan da, ben de çok üzüldük. Ama, yapacak bir şey yoktu. Arkadaşlarımızdan özür diledim. Çoktandır, sayrılığımı neden göstererek yemeklere de katılamıyordum. Prof. Şinasi Yavuzer’den öğrendim. Gece çok güzel geçmiş. Körfez’in garsonları bile duygulanmış. Yemeğe katılamayanlardan Belgi Paksoy ile Kâzım Paksoy çiçek göndermişler. İzmir'de bulunan Prof. Sadun Uzel, Datça'da bulunan Prof. Kaya Türker telefon etmişler, ölen arkadaşlarımızdan bir halaoğlu Erdoğan Erman'ın eşi Beyhan Erman ile Orhan Ural'ın eşi Günsel Ural kakabilmişler. Ali Fuat Cesur’un eşi Faika Cesur İstanbul’daymış. Cumartesi yemeklerinin 30. yılı olarak düzenlenen yemeğe şu arkadaşlarımız katılmış:

Prof. Sema-Şinasi Yavuzer, Yüksel-Yüksel Onaran, Güngör-Prof. Hüseyin Bilgin, Yüksel-Feridun Taşkın, Neriman-“Karagözlü” Mehmet Ali Paçacıoğlu, Perihan-Hasan Çeliker, Sıdıka-Necati En gez, Soygül-Hüseyin Şahin

Başta, “Beybaba" Ceyhun Atuf Kansu olmak üzere, ölen tüm cumartesi arkadaşlarımız Prof. Necdet Özdemir, Erdoğan Erman, Tahsin Saraç, Prof. Ali Fuat Cesur ile Orhan Ural için her beş dakikada bir kadeh kaldırılmış!