Muğla 3. Kültür ve Sanat Şenliği, önceki gün sona erdi. Şenliğe katılım doğrusu, yeterli değildi. Açıkoturumlara, söyleşilere gelenler, sinema salonunun yarısını doldurmuyordu. Şenliği Muğla Belediyesi düzenlemiş, ilk gün, kamu görevlileri, balkonlara, pencerelere koşuşup yürüyenleri görmüşler, sonra içeri çekilmişlerdi. Şenlik dolayısiyle Muğla'ya ünlüler gelmişlerdi. Aziz Nesin, ,İlhan Selçuk, Turhan Selçuk, Güngör Dilmen, Melih Cevdet Anday Rahmi Saltuk, Prof. Ekrem Akurgal, Cengiz Bektaş, son gün de Ali Sirmen...
Daha var, bir dolu sanatçı, gösterişsiz, alçakgönüllü bir hava içinde, şenliği renklendirdiler. Fahir Aksoy ile, onun yönettiği "Köken"ciler. canla başla şenliğe hazırlanmışlardı.
Şenliğin sönük geçmesinin başlıca nedeni, SHP’li Belediye Başkanı Erman Şahin ile Muğla SHP İl Başkanı Tufan Doğu’nun aralarının iki yıldır açık oluşu, küs olmaları. SHP'lilerin bir çeşit boykot ettikleri bir şenlik başarılı olabilir miydi? Muğla'nın gençlik kesimi şenliğe katılmadı gibi bir şey öğretmenler uzak durdular Muğla Vâlisi Yücel Bölgen de geçen iki şenlikte olduğu gibi bu şenlikte de nedense Muğla'da değildi.
Pazar günü. Özalp Oteli'nde bir ara Ali Yüceyi görüverdim. Ali Yüce, Sedan Gökovalı. "Salihli İkindileri" konulu şiir toplantısından, Salihli den geliyorlardı...
Kalabalıklar olmasa da, şenlik izlenceleri oldukça dolu geçti doğrusu. Melih Cevdet Anday’ı, insanı hiç sıkmayan söyleşileri, Aziz Nesin’in esprileri kaçırılacak şeylerden değildi.
Cumartesi günü, Muğla şenliği izlencesi içinde yer alan Yılmazspor-Gençlikspor maçına gidemedim. Bizim gruptan kimse gitmedi. O gün, Muğla’nın otuz kilometre uzağındaki Eskihisar'a, Stratonicea yıkıntılarına gittik. İsa'dan önce 281 yıllarının kalıntıları. Buradaki kazı 1977 yılında başlamış, kazıyı Prof. Boysan yapmış, kent yapıtları büyük ölçüde ortaya çıkarılmış. Otobüste Aziz Nesin, "Hak-Ekmek Dilekçesi"ni yolculara gösteriyor:
Sayın yolcular, bu dilekçeyi okumak isteyen varsa okusun. Kimseyi imzalamaya zorlamıyoruz. Başağrısına, diş ağrısına, kalp ağrısına birebirdir. Bel gevşekliğine de iyi geliri
Dilekçeyi, daha önce okumamış olanlar, okuyup imzalıyorlar. Eskihisar köyüne giderken, Yatağan Termik Santralı'nın önünden geçiyoruz. Santral bacalarından dumanlar fışkırıyor. İnsana korkunç geliyor. Gökova’da kurulması düşünülen santrala karşı çıkarken, Yatağan'ın çevreye yaydığı kirliliği ileri sürmüşlerdi uzmanlar, nasıl da haklı oldukları, yakından görünce daha iyi anlaşılıyor...
Eskihisar'ın eski adı Stratonicea, bu bir prensesin adı Belde’nin kralı, kendisi yaşlı olduğu halde, genç Stratonicea ile evlenil. Ancak kralın genç oğlu, Stratonicea'ya âşık olur. Kral, bunu duyunca deliye döner, bunları cezalandırmak içir), buraya sürer. Buranın adı da Stratonicea olur. Bir çeşit "aşk kenti." Orada oturan köylülerin, bu olaydan belki bilgileri bile yok. Onların derdi başka. Bir yandan kazılar nedeniyle Kültür Bakanlığı, bir yandan Yatağan’a sağlanacak kömür nedeniyle, Enerji Bakanlığı, başlarına ekşimiş. Bir bölümünün toprağını kamulaştırıp, başka yere taşımışlar; kalanların ise ne toprakları kamulaştırılıyor, ne evleri yıkılıyor, ancak ne yol ne su, hiçbir altyapı da getirilmiyor. Kömür için atılan dinamitlerden evler sallanıyor, kadınların yemek yaparken yürekleri hopluyor. Stratonicea yıkıntılarına, daha açık deyişle, buluntularına giderken köylü Hamdi Gürsel’le konuşuyoruz:
Ne olur, diyor bizim evlerimizi, topraklarımızı da kamulaştırsınlar, nereye gideceğimizi, nerede oturacağımızı bilelim!
Eskihisar’daki açık hava tiyatrosunda, Prof. Ekrem Akurgal, Cengiz Bektaş konuştular. Ekrem Akurgal, bu yöre ile ilgili bilgiler verdi. Özetle şunları söyledi:
Hexamyes, Thales'in babası, Karyalı, buralı. (İ.Ö. 28 Mayıs 585.) Herodofun anlattığına göre. Thales, güneş tutulmasını önceden hesaplıyor. Bu. dünyada bir doğa olayının ilk kez önceden hesaplanmasıdır. Bunun da nedeni, ilk özgür düşünce burada. Batıl inançlardan, dinsel baskılardan sıyrılmış, rasyonel bir düşünce, doğa olaylarının izlenmesi ve araştırılması. Bu durumda, geometri, matematik. felsefe, coğrafya, gibi bilimler böylece kuruluyor. Thales'in babasının Karyalı olmasından anlıyoruz ki, bunu yapanlar yalnız Helenler değil, Anadolu’nun Lidya, Karya, Frigya gibi yerli halklarıyla birlikte oluşturulmuş hareketler ve dünyada İyonya ve ona bitişik olan Karya...
İ.Ö. 600-545 arası, dünyanın kültür liderliği Doğudan Batıya geçiyor ve ilk rönesans olan Abbasi dönemindeki 11-12. yüzyıllardaki bilim hareketine kadar kültür liderliği Batıda kalıyor, kısa bir süre için Doğu liderliği yeniden alıyor. Kısa süre sonra yeniden Doğuya, 15-16 yüzyıllarda rönesansla Batıya geçiyor.
Eskihisar'da bugün ortaya çıkarılan kalıntıların çoğu İ.Ö. 1. yüzyıl Roma çağına aittir. İskender döneminden sonra, Anadolu'da büyük bir nüfus patlaması oldu yeni kentler oluştu. Çok güzel buluntular var: Bergama, Priene, Milet gibi. Stratonicea, bunların hemen arkasından gelen zengin ve güzel bir antik kenttir. Bugün ortaya çıkarılmış olan Gymnasyum ile tiyatro ve tapınak, (hangi tanrıya ait olduğu henüz bilinmeyen bir tapınak), Agoranın bir bölümü hemen hemen yüzde 70-80 arasında korunmuş olup, parçalan yerde yatmaktadır. Bunlar ufak çabalarla onarıldığı zaman, Türkiye, yeni ve çok alımlı turistik bir merkeze daha kavuşacaktır...
Stratonicea kentinden, doğruca Saburhane yöresinde, tipik Muğla evlerinden birine geldik. Burası "Hafize Teyze'nin evi. Çok temiz bakıldığı, korunduğu için Hafize Teyze-Kaşıkara’ya ödül verilecek. Muğla Mimarlar Odası temsilcileri, Hafize Teyze'ye ödülü verebilmek için bir ay uğraştılar. Hafize Teyze:
Bana niye ödül veriyorsunuz? Ben harp malulü değilim ki! dedi.
Bunun onunla ilgisi olmadığı, yüz yirmi yıllık eve iyi baktığı, temiz tuttuğu için bu ödülün verileceği bildirildi. Sonunda usu yatırıldı. Tören sırasında Hafize Teyze, avlunun üstündeki kerevete kimi komşularını da çağırmıştı. Onlar başlarını örtmüşler, oturuyorlardı. Belediye Başkanı Erman Şahin, kısa bir konuşma yaptı. Mimar Sinan Üniversitesi Heykel Bölümü öğretim üyesi Ferit Özşen, evin bahçesine konmak üzere bir heykelcik armağan etti. Hafize Teyze'ye belgeyi, Mimarlar Odası Muğla temsilciliğinin isteği üzerine Nail Çakırhan verdi Hafize Teyze, yoksul bir kadın, evinin bir bölümünde kendi çalıştırdığı tezgâhı var
Hafize Teyze’yi kutlayıp çıktık. Bir başka evin önünde duran kadına, evinin kaç yıllık olduğunu sordum:
70-80 yıl var, bunlar gavur evleri! dedi. Şimdi biz oturuyoruz."
Muğla evleri çok ilginç. Tertemiz. SİT alanı olarak ayrılan 130 kadar ev var. İçinde insanlar oturuyor, kireçle boyuyor, bakıyorlar. Her Muğlalının evinde bir kireç tenekesi bulunurmuş. İlkbaharda, bir de güzün evler kesinlikle kireçle badana edilirmiş...
7 Ekim 1986, Cumhuriyet