MGK Açıklaması!

12 Ocak 1997 Pazar günkü “Ankara Notları"nda Aczmendi Şeyhi Müslüm Gündüz’le ilgili olarak, Elazığ 1. Asliye Ceza Mahkemesinin kararını yayımlamıştım. Yargıç, kararını verirken, Genelkurmay’ca yayımlanan “Atatürkçü Düşünce' kitabından da yararlanmış, üç ciltlik kitabın üçüncü cildinden de alıntılar yaparak kararını vermişti. Yargıcın karan. Yargıtay’ca onandı.

Ancak, yargıcın yararlandığı kitap bende yoktu. Genelkurmay Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’nı aradım. Okurların bu kitabı nereden sağlayabileceklerini sordum. Çünkü okurlar, sözünü ettiğim bir kitabı bulamazlarsa, üzülüyorlar:

Kitaptan alıntılar yapıyorsunuz ama, biz bu yapıtı nereden bulacağız? diye soruyorlardı.

Genelkurmaydan yanıt verildi:

Sız bizim telefonumuzu verin, soran olursa biz karşılık verelim.

Yazının sonuna da şu notu koydum:

“Okurlara: Genelkurmay’ın yayımladığı ‘Atatürkçülük’ yapıtını edinmek isteyenler, bilgi için Genelkurmay Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı'na başvurabilirler. (Telefonu: 0 312/402 10 36)"

Benim işim bitmişti. İki gün sonra Genelkurmayda Halkla ilişkilerde çalışan Bn. Hüsnüye Karaciya eve telefon etti:

Efendim Mustafa Ekmekçi Bey mi?

Evet, buyurun!

Siz yazalı ben Genelkurmayın telefonları kilitlendi! Türkiye’nin her yanından telefonlar yağıyor. Bir yazar da böyle okunur muymuş ?

Ne yalan söyleyeyim, biraz şişinmedim değil.

Peki, okurlara kitap ne yapıyorsunuz? Bunun ücreti filan ne kadar?

Albay Hüsnü Dağ, daha Önceden bunun yanıtını vermişti.

Başvurulara göre bakacağız, Mehmetçik Vakfı'na yardım edilerek olabilir belki! demişti.

Kitap daha bende yok, iyi mi?

★ ★★

16 şubat pazar gününden beri, Atatürk’ün Adalet Bakanlarından Mahmut Esat Bozkurt un yazılarından alıntılar yapıyor, haftada uç gün salı, perşembe, pazar günlerim Bozkurt’un yazılarına ayırıyordum. Yazarlıkta bir huyumu söyleyeyim: Köşeyi, kim iyi birşey yapmışsa ona bırakırım. “Bu köşe bana verilmiştir, ben orada istediğimi yazarım!" deme hakkını kendinde görenlerden değilim. Mahmut Esat Bey’in yazılan öylesine güncel, öylesine günümüzü yansıtıyordu ki, onları bırakıp da başka yazı yazamazdım.

Peki, bu yazılan nereden buldun? diyeceksiniz.

Bu bir gazetecilik, yazarlık sezgisidir. Arayan her şeyi bulabilir. Mahmut Esat Bey’in yayımladığım yazılarının sadece başlıklarını veriyorum. Şöyleydi:

“Hırsızlar Teslim Olun-1 ”, “Hırsızlar Teslim Olun-2", “Yobazlar Elinde Din-1", “Yobazlar Elinde Din-2", “Soyguncular Elinde Din”, “148in Şeriat Mahkemesi", en son olarak da “Türkçe Tapınma Üzerine"...

Mahmut Esat Bey, bir yazısının sonunu şöyle bağlıyordu:

Büyük Türk genci! Türk ihtilali, yobazların dinsizlik dediği laikliği, şu sana birer birer saydığım rezaletlerin ve bunlara benzer maskaralıkların önüne geçmek için ilen sürdü. Laiklik, dini din soyguncularının elinden alarak en temiz yere, Türklerin vicdanlarına koydu. Allah 'm dinim soyguncuların elinde millet ve memleket aleyhince kullanılır alet olmaktan kurtardı. Sen laikliği can pahasına müdafaa ederken, bileceksin ki, vicdanları koruyor, din soyguncularını yok ediyorsun...

★ ★★

Günlerce, Mahmut Esat Bozkurt’un yazılarıyla haşir neşir olan benim için. Milli Güvenlik Kurulunun açıklaması hiç şaşırtıcı değildi. Açıklamanın bazı bölümlerini buraya almak isterim, şöyle:

... Toplantıda bilhassa anayasa ve Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti 'ne karşı çağdışı bir kisve altında zemin oluşturmaya yönelik rejim aleyhtarı faaliyetler de gözden geçirilmiştir.

Türkiye Cumhuriyetinin varlığım, Atatürk ilke ve inkılaptan doğrultusunda, çağdaş medeniyet yolunda, demokratik sistem içerisinde ilerlemesinin teminat altına alınması ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmemesi gerekliği,

-Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların laik ve antilaik ayırımı, demokratik ve sosyal devletini güçsüzleştirmeye yeltendikleri,

-Türkiye’de laikliğin sadece rejimin değil, aynı zamanda toplum huzuru ve demokrasinin de teminatı ve bir yaşam tarzı olduğu,

-Devletin yapısal özünü oluşturan sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeler anlayışından vazgeçilemeyeceği yasalarla belirlenmiş kuralların gözardı edilerek yapılan çağdışı uygulamaların da hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacağı,

-Türkiye'nin 1997yılı içinde, AB'ye tam üye olacak ülkeler listesine girmeyi öncelikli bir hedef olarak sürdürdüğü böyle bir dönemde resmi ve sivil kurum ve kuruluşların bu sürece katkıda bulunmasının gerekli olduğu, bu sebeple demokrasimiz hakkında kuşkulara yol açacak, Türkiye'nin yurtdışındaki imajı ve itibarını zedeleyecek her türlü spekülasyona son vermek gerektiği... değerlendirilmiş ve bu tedbirlerin Bakanlar Kumluna bildirilmesine karar verilmiştir.

★★★

Mahmut Esat Bey, Lahey Adalet Divanı’nda Türkiye'yi savunup, davayı kazandıktan sonra dönerken, orada aldığı paltoyu, Selçuk’ta soğuktan üşüyen bir köylüye giydiriyor. “Bu zaten sizin paranızla alındı!” diyor. Günümüzde böyle devlet adamı kaldı mı? Yutan, deveyi havuduyla yutuyor!