Köprülerin Altından Geçen Sular...

Mülkiyeliler Birliği bahçesinde önceki akşam, Mete Tunçay:
Sen de SODEP'li inisin? dedi
Neden sordun?
Bütün SODEP il başkanları burada kardeşim!
Gerçekten çok kalabalıktı Mülkiyeliler Birliği bahçesi; iğne atsanız yere düşmüyordu. Demek, onlarmış. Bir iki arkadaş oturuyorduk. Sonra bazı SODEP il başkanlarıyla tanıştım. Kırklareli delegeleri, Adem Solak’a bir masadaydılar. Daha önce de değinmiştim, çoğu eski CHP'liydi. Ancak, köprülerin altından sular geçtiğini biliyorlardı. Demokrasiyi, daha bir deneyimle yaşayarak öğreniyorlardı. Öğrene öğrene ustalasıyorlardı..
İI başkanları toplantısında, içlerinden Erdal Bey’i tartışıyorlardı. Karşılaşmaları bayağı ilginçti. Hem Erdal Bey’le, hem birbirleriyle yıllardır görüşmemişlerdi. Herkesin bir şeylere susamışlığı vardı...
Kimileri Erdal Bey’de, "tek adam”lığa yönelik izler sezdi. SODEP kurucularından kimini, yönetime almak isterdi Erdal Bey. Ancak, tabandan gelenler, "Olmaz öyle şey" mi demeye getiriyorlardı? Erdal Bey, bir ara "Ben de giderim!" anlamına gelecek bir şeyler söyledi..
İstediklerim olmazsa giderim mi demek istiyordu?
Önceki günkü toplantıda, neredeyse kurultayın provası yapıldı. Kurultay da ne olacaksa, komisyonlar mı seçilecek, kurultay başkanı mı belirlenecek, orada olsun bitsin gibisine. Bu tutum da içten, azıcık eleştirildi. O zaman, kurultayın ne anlamı kalacaktı ki?
Türkiye'de tüm gözler, partiler içinde ilk kurultayını yapacak SODEP'e çevrilmiş gibi. Olayın haber değeri var. İki gündür, "TRT ne yapacak acaba?" diye düşüyordum. Şimdiye dek yaptığı gibi, SODEP'i görmezden mi gelecek, yoksa radyodan, TV’den haberini verecek, görüntüleyecek mi? TRT Genel Müdürü Tunca Toskay'ı aradım, yokmuş, yurt dışındaymış. Adını yazmayacağım, bir yetkiliyle konuştum. Şöyle dedi:
Bu kurultayın, haber değeri olduğu için verilmesinden yanayız. İzleyip görüntüleyeceğiz. Ancak, TRT Yasası'nın 20'nci maddesi elimizi kolumuzu bağlıyor. Siz asıl, bu maddenin değiştirilmesi konusunda durun...
2954 sayılı TRT Yasası, 11.11.1983’te çıktı. Bu yasanın "Hükümet ve siyasi parti açıklamalarının ve faaliyetlerinin yayınlanması" başlığını taşıyan 20’nci maddesi şöyle:
"Bu kanunda belirtilen yayın esaslarına uymak ve diğer siyasi partilere cevap hakkı doğuracak bir unsur taşımamak kaydı ile hükümetin ve TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin açıklama ve faaliyetlerinin yayınlanması, bunların haber değeri ve niteliği taşımasına bağlıdır...
TRT kurumu, hükümet veya bir siyasi parti açıklama ve faaliyetlerini yayınladıktan sonra, bunu dengelemek maksadıyla hemen ardından veya aynı bülten içinde karşı görüşten almak için çaba harcamak ve yayınlamak zorunda değildir..."
Madde bu. Yasa çıktığı zaman. Türkiye'de bir 25 Mart olayı gerçekleşmiş değildir. Yasanın kanımca, Anayasaya, Anayasa'nın eşitlik ilkesine, ayrıca gazetecilik ilkelerine taban tabana zıt yönleri var. "İcraatın İçinden" başlıklı, hükümet çalışmalarının propagandasını yapan açıklamalar, bu maddeye göre yapılıyor. Devlet malı, bir iktidarın, bir siyasal partinin borazanı gibi kullanılabiliyor. Bunu yayımlayan TRT, "Acaba bunun içinde yanlışlıklar var mı?" diye araştırma durumunda bile değil. Gazetelerde çıkan paralı ilanlar gibi. Buna kimsenin hakkı olmaması gerekir. İlansa, ilan olarak parasını öder, verir Turgut Bey’in iktidarı!
Maddenin bir yanlış yorum ve uygulamasıyla, bugüne gelindi. Şimdi, Meclisteki partilere, yasanın bu maddesinin değiştirilmesi düşüyor. Yaparlar mı bu değişikliği, yoksa "Aman canım, onlar konuşmasın, biz konuşalım" mı derler. Onu da gözleyeceğim...
Refik Erduran'ın Güneş'te 4 temmuz çarşamba günü çıkan "Renkli Bir Ayıp" başlıklı yazısını, konuştuğum TRT yöneticisi okumamıştı. Okumasını önerdim. Ulvi Uraz ödülünü alan Işık Yenersu olayından TV'nin neden söz etmediğim sordum. İstanbul bürosuna bunu soracağını söyledi. O yazısında, Refik Erduran şöyle diyordu:
"... Haber nedir, ne değildir? Haberin ne olduğu tartışılabilir, ama ne olmadığı bellidir.
Törenler haber değildir. (Törende biri bayılır, çıldırır, ya da çarpıcı bir biçimde programdan ayrılırsa, o başka!)
Yıldönümleri haber değildir.
Nezaket mesajları ve ziyaretleri haber değildir.
Toplantılar —olay ya da yeni bilgi içeren bir şey söylenmesine neden olmadıkça— haber değildir.
Cenaze kaldırışları haber değildir. (Ölüm —ölenin kişiliğine göre— haber olabilir. Ama rahmetlinin götürülüp gömüleceği bellidir ve haber yanı yoktur.)
Listeyi uzatmak gereksiz. Anlamak isteyen herkes anlar söz konusu tanımı...
Yıllar önce, TRT kurulur, oluşturulurken "kötü gazeteci" diyebileceğim bazı kişiler de girdiler buraya. Kötü örnekler verdiler Hizipler, kulisler aldı yürüdü orada iyi habercilik gelenekleri de, yerleştirilemedi bir türlü. Yasalar gibi, anlayışların değişmesi de önemli."
SODEP Kurultayı dün oldukça canlı başladı. Kurultay izlenimlerimi, gelecek “Ankara Notları”nda yazacağım.