Milletvekillerine kıyak aylıklarla kıyak emekliliklere ilişkin yasa önerisi, 26 eylül çarşamba günü Meclis'te görüşülüp şıpınişi geçirilirken tek ses çıkaran SHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç oldu. Yasa önerisi, bağımsız Siirt Milletvekili Zeki Çeliker'indi, önerinin adı, “Yasama organı üyeliğinden emekli olanların özlük haklarına dair kanun tekifi’’ idi. Meclis Başkanı Kaya Erdem, İstanbul'da, Ankara'da gazetecilerle özel toplantılar yapmış, yanlış anlayıp çıngar çıkarmayalım diye bizlere bilgiler de vermişti. Milletvekili aylıklarına yapılacak arttırımlar da Kaya Erdem'in açıklamalarına göre hemen yürürlüğe girmeyecek, gelecek dönem milletvekilleri bundan yararlanabileceklerdi. Söyleşi sırasında Kaya Erdem'e takılarak sormuştum:
Efendim, bu zamlardan gelecek dönem milletvekilleri yararlanacağına göre şimdi milletvekilleri, bundan yararlanmak için erken seçime gidebilirler. Yoksa ufukta erken seçim mi var?
Uğur'la yan yana oturan Cüneyt, başkandan önce söze karışmış, şöyle demişti:
Yukarıdan işaret gelmezse, erken seçim olmaz. Erken seçime, ancak TÖ karar verir!
26 eylülde yasa önerisi, Meclis’te görüşülürken ben “Dil Bayramı"ndaydım. Bir yandan da SHP kurultayında neler olacağını kestirmeye çalışıyordum. Meclis Başkanı'nın açıkladığı öneri görüşülmemişti. Veto edilip dönen, Yarkurulda bekleyen Zeki Çeliker'in önerisi, aşağı indirilerek değişikliklerle benimsendi. Milletvekilleri kıyak aylıktan hemen almak istiyorlardı. Anlaşmaya da varılmıştı, kimse söz alıp konuşmayacaktı. Değiştirge önergelerini, şu üyeler veriyorlardı; Zeki Çeliker (Siirt-Bağımsız), Nafiz Kurt (Samsun-DYP, Meclis İdare Amirlerinden), Kazım Özev (Tokat-SHP, Meclis İdare Amirlerinden), Mehmet Deliceoğlu (Adıyaman-ANAP), Muzaffer Arıcı (Denizli- ANAP), İsmail Üğdül (Edirne-ANAP Divan üyesi), Şakir Şeker (Sivas-ANAP, Divan üyesi). Zeki Çeliker, DYP'den seçildi, bağımsız kaldı. Çeliker, 29.3.1989 günü Meclis’te, İdris Arıkan’ın hemşerisi Abdürrezzak Ceylan’ı vurup öldürmesi sırasında orada mıydı? İdris Arıkan, “asıl, Zeki Çeliker'i vuracağını" söylemiş miydi? Arıkan'ın yargılanması dönem sonuna bırakıldı.
Olaylar, Zeki Çelker'in, SHP'li Kamer Genç'in yanına giderek konuşmamasını istemesiyle başlar. Yasa, sessiz sedasız geçmelidir. Tutanaklarda, kavgalar şöyle geçmektedir; Başkanlık kürsüsünde, başkanvekillerinden SHP'li Aytekin Kotil vardır: (Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve Siirt Milletvekili Zeki Çeliker arasında ayakta tartışmalar)
Sayın İdare Amirleri lütfen... Sayın Kamer Genç... Sayın Çeliker...
Zeki Çeliker (Siirt)— Aşağılık herif, pezevenk.
Başkan- Sayın İdare Amirleri, lütfen müdahale edin...
Kamer Genç (Tunceli)- Paraların hepsini sana iade edeceğim. Parayı görünce köpekleşiyorsun değil mi...
Başkan- Sayın Genç lütfen... Sayın Çeliker... Sayın Genç... Lütfen Meclis adabına aykırı hareket etmeyelim.. Lütfen...
Önergeler okunmaktadır. Kamer Genç, Zeki Çeliker karşılıklı sataşmaktadırlar biribirlerine. Başkan SHP'li Aytekin Kötü; iki üyenin de bu oturum için Medis'ten çıkarılmalarını önermek ister. Kamer Genç savunma hakkı ister, özetle şöyle der:
Kamer Genç (Tunceli)- Sayın Milletvekilleri, ben imtiyazlı her kanuna karşıyım. Burada TBMM’nin bir üyesi olarak yasama görevimi yaparken vicdanıma göre hareket etmek zorundayım. Burada birtakım insanlar bizi baskı altında tutarak “İlle bu kanunda konuşmayacak” demeye hakları yoktur. (ANAP sıralarından “Kim demiş onu?" sesi.) Zeki Çeliker geliyor, yanıma oturuyor, “Bu kanunda konuşmayacaksın” diyor. Ondan sonra da “Çıkar konuşursan ben çıkacağım, senin hakkında şöyle laflar söyleyeceğim" diyor. Ben kendimi savunmayacak mıyım? Şimdi, TBMM olarak biz evvela yasalara, anayasaya, hukuka mı riayet edeceğiz; yoksa cebimizin -menfaatine mi riayet edeceğiz.
... Ne karar verirseniz verin ben bu kanuna karşıyım, ben her türlü imtiyaz kanunlarına karşıyım. İnsanlar 25 sene çalışıyor, memuriyet yapıyor, zamanında emekli keseneğini ödüyor ve çalışarak bileğinin hakkıyla emekli oluyor; ama bir defa milletvekili seçildin diye 5 senede siz o insana, 26 senede kazandığı hakkı, kendi reylerinizle kendinize verirseniz, bunda ne hak var, bunda ne adalet var, bunda ne vicdan var ne de başka bir adalet ölçüsü var.
Bu kanunları müzakere ederken, menfaat birliği var diye hepimiz birleşirsek, insanları zorla susturursanız, o zaman burada, TBMM içinde anarşi doğar, orada sükûnet olmaz.
O halde, ben TBMM üyesi olarak burada özgürce fikrimi söylemeliyim; ama zaman zaman bu tertipler içinde olursanız, "Efendim, biz bunu konuşturmamak için Meclis'ten geçici ihraç cezası verelim" derseniz, bu en ilkel toplumlarda bile yoktur. TBMM'nin seviyesini bu duruma getirmeye hakkınız yok.
Mehmet Onur (Kahramanmaraş)- Bu Meclis'te en çok konuşan sensin.
Kamer Genç (Devamla)- O itibarla bu Meclis'te ben istediğimi konuşurum. Kürsü masuniyeti vardır. Çık sen de konuş.
Yani menfaat birliği olduğu yerde hepimiz birleşeceğiz. Memlekette bu kadar sıkıntı var; asgari ücretle çalışan insanlar sürünüyorlar; insanlar açlıktan, işsizlikten çoluk çocuğunu satmaya çıkarıyorlar, mahkûm oluyorlar; onların dertlerine çare bulamıyoruz, kendi cebimize çare buluyoruz, buna karşı çıkan insanları da Meclis'in dışına çıkarıyoruz. Size yakışan buysa, buyurun bana geçici ihraç cezasını verin. Saygılar sunarım.
7 Ekim 1990, Cumhuriyet