Katalavis?

Bu hafta, kokteylden kokteyle gittim. Kiminde beş-on dakika kalabildim. Vakko'nun «Kaf Dağının Ardı» defilesi öyle oldu. Güz defilesiydi. Defilede ne işim var? Giysi mi alacağım? Yooo, sürekli resim sergilerine çağırdıkları için ona da çağırmışlar. Ayıp olmasın, diye gittim. Şöyle gözledim uzaktan, güzeldi ama. Gözler bir noktaya dikilmiş gibi, öyle bakıyorlardı, seyirciler.

«Ucuzluk» yazan vitrinlerin önünden hızlı geçiyorum her sabah. Anadolu'da güzel bir söz söylerler:

— Tehlikeden hazer (korunmak için) minarenin altından çabuk geç! derler...

O hesap. Kimler alır, kimler giyer ne bileyim... Şöyle göz ucuyla bakıyorum, vitrinler giysi dolu çeşit çeşit. Çok kimse seyrediyor...

Halk Eğitimi Başkanları Ankara’daydı. Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam’ın sabah onlara yaptığı konuşmayı dinleyemedim ama, akşam İş Bankası Lokali'nde, onlar onuruna verilen kokteyle gittim. Geç de gittim. Ama, iyi oldu. Sağlam Paşa, hepsini ayrı ayrı dinliyor, bölgelerindeki okuma - yazma kursları ile ilgili bilgi alıyordu Hemen tümü, açık sözlüydüler. Biri:

— Paşam, bizde okuma - yazma oranı yüzde 50, daha yukarıya çıkamadık. Ama, çalışacağız...

— Biliyorum, diyordu Bakan. O sonuç da iyidir. Vali Bey ne yapıyor, selamlarımı söyleyin.

— Baş üstüne efendi!..

Hasan Sağlam, konuşurken o TV'deki söylev veren havasını bırakmış. Daha  konuşur gibi, söyleşir gibi, kendini sıkmıyor...

Bakan Sağlam, öğretmene sahip çıkmak gerektiğini biliyor. Ama. yıllarca sahip çıkılmadığını, tu - kaka edildiğini biliyor mu? Bazı tutucu gazetelerde, öğretmenlere, işçilere veryansın edilir, onların duruşmaları varmış, daha bitmemiş, umurlarında bile değildir. Ellerinde bir kara, nereye çalacaklarını bilemezler. Yanlış mı?

Bazı Halk Eğitim Başkanları ile ayaküstü tanışıp, konuştum. Çoğu, Cumhuriyet okuyucusuydu. Kokteyle de gazeteci olarak bir ben gelmişim... Bir süre söyleştik...

Demokrasiye yeniden geçişte, halkımızla birlikte, aydınlardan yararlanacağız. Aydınların başında, sayıları yarım milyonu aşan öğretmenler geliyor.

Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam söyledi:

— Biliyor musunuz Sayın Ekmekçi, öğretmen sayısı yarım milyonu aştı 550 bin dedi. Bu Türk demokrasisi için büyük bir şanstır, diye düşündüm...

Bulgaristan'ın kuruluşunun 1300'üncü yılı dolayısıyla, Bulgar elçisi Vladimir Grancarov ve eşi Margarita Grancarov’un verdikleri kokteyl çok kalabalıktı. Milli Güvenlik Konseyi üyesi Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer oradaydı. Bakanlardan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Serbülent Bingöl’ü gördüm. Kokteyle, Bulgaristan’daki bir resim yarışmasına Türkiye adına katılan sekiz yaşındaki kız çocuğu Evren Hakyemez de anası, babasıyla gelmişti. Nejat Tümer, minik Hakyemez'le konuştu. Onu kutladı, resim çektirdi.

Mümtaz Soysal, Mete Tuncay, Emre Kongar, Yalçın Küçük kokteyle gelenler arasındaydı. Yalçın Küçük ile yazar İffet Aslan Bulgaristan’daki bir toplantıdan yeni dönmüşlerdi. İzlenimlerini dinledim...

Daha kimler vardı, kokteyle gelenlerden? Eski Milli Savunma Bakanlarından CHP’li Hasan Esat Işık, AP'lilerden Nahit Menteşe. Ahmet İhsan Kırımlı, Turgut Toker... Ord Prof. Enver Ziya Karal, Yunan Kültür Ataşesi Sürmelis’le tanışınca, konu Türk - Yunan dostluğuna. Mustafa Kemal ile Venizelos'a taştı..

Prof. Afet İnan da vardı. Afet İnan, Venizelos'la dans etmiş.

Mustafa Kemal, Selanik’te geçen çocukluğu nedeniyle olmalı, çat-pat Rumca biliyormuş. Söyleşileri sırasında da, bir şeyi anlattıktan sonra «katalavis?» yani «anladın mı?» diye sorarmış. Uluğ İğdemir:

— Atatürk bana, toplantılarda birkaç kez katalavis? diye sordu. Sık sık kullanırdı bu sözcüğü..

Trikopis tutsak düştüğü zaman, Mustafa Kemal, onunla iki asker olarak konuşur. Eşini sorar. «Büyükada'da» yanıtını alınca, telgraf çektirir eşine, durumunun iyi olduğunu bildirir. Merdivenlere dek uğurlar Trikopis'i. Oradakilere buyurur: Trikopis ordunun şeref ve haysiyetine emanettir, ne isterse yapılacaktır... diye.

— Mustafa Kemal’in eziyete karşı olan niteliği anlatılmalı TV’de dedi, bir arkadaşım...

Mustafa Kemal’in doğumunun yüzüncü yılı olan bu yıl, o, bu nitelikleriyle tanıtılabilir en iyi.