Taşlama ustası Hasan Çelebi'nin sesi çıkmıyordu çoktandır; “Ankara Notları”nı izleyenler, onun taşlamalarından yoksun kalmışlardı. Hasan Çelebi'nin bir “Karakuş öyküsü” var, bugün onu vermek istiyorum. Sözcükler Karadeniz deyişiyle, kimi de Lazca yazılmıştır söylendiği gibi... Taşlamanın sonunda kimi sözcüklerin açıklamalarını, anlamlarını vereceğim. Taşlama şöyle:
“Kar gene kitsa kitsa başladı savurmağa/ Alamet bi kara kuş kondu bizim hurmaya.
Kuş ki kondi, dal bi kaç arşun aşağa endi, / Kuşun kondugi dalun altinde kar da dindi.
Haman kaptum tofeği ve girdum metereze, / Bi gözümi uydurup arpacık ile geze,
Nişan aldum, aldum da bi koyverdum ki sorma / Zerzele oldi sanki sallandı koca hurma.
Karakuş szivili da szivili duşti kara / Bi saat can vermedi, değil imiş mudara.
Mahalleli birleşup kuşi eve taşiduk; / Kan ter içinde kalduk sanki deve taşiduk.
Kuşun tuyi yolindi ve yuzuldi derisi... / Üç lengeri doldurdi tam ötesi berisi.
Millet şaşurdi kuşten çikince iki yürek, / Dort tane karaciğer sekiz tane bumburek.
Bi taşşağı varidi ki sanilurdi buğa; / Göninden çıkardı beş çift kalaman, beş szuğa.
Ola uşaklar, bu Et-Baluk mağazasi mi? / Yeğise bi yönetim kuruli egzasi mi?
Kuşi gören çocuklar korkti, boyukler güldi / Düzköy, Başköy, Mamanat, Hamduzi'ne tokukdi.
Szusze Refik: — Ülkeyi baturan bu kuş idi, / Tormani: — Başumuze saran oni Bush idi.
Enver Şişman dedi ki — Bu gümrük kolcisidur, / Toşi Osman dedi: — Yok, sosyete solcisidur.
Kasımı Mevlut: — Bunun dişisi de var imiş, / Tibuki muho: — O da erkeği kadar imiş.
Lumani Saffet kuşi benzetince keşişe, / İskenderoğlu Rifet, çok uzuldi bu işe.
Kabeyli Hakki: — Şimdi söner Körfez krizi, / Mehmet Emin: —Az daha savaşa sokti bizi.
Simsar Dursun kemençe elde durdi horona, / Coşti İdris Güneş da ayak uydurdi ona.
— Halka halka oldi halk boyuk şenlik patladi, / Köy, o kanatlı filden kurtuluşu kutladı...
Ne ise, lafi daha fazla şişurmeyelum, / Yüzde yüz hakikate kölge duşurmeyelum.
Hayvanın yarisini koni konkşi boluşti, / Kellesi da Kurhuse Tevfik Ağaye duşti.
Yarum gövdesi kaldı bize de kala kala.. / Dort parmak ya ği çikti ekole mündi kala.
Kaldurup dörtkoşenun darabesine astuk, / Tuyinden yaptı bizum kari beş alti yastuk.
Pilavi sağan sağan çorbasi kazan kazan... / Yedi nüfus idare ettuk bitum remezan.”
Gelelim açıklamalara: Kitsa kitsa: kar yağarken çıkan ses, kar sesi; Keterez: Mevzi; Szivili da szivili: Ciyak ciyak; Mudara: Madara, güçsüz, Kalaman: Çarık; Szuğa Çapula, postal; Etole mundi kala: Poposunun kıyısından; Bumburek: Böbrek; Daraba: Duvar; dörttoşe: Mutfak.
Taşlamada geçen kimi adlara gelince; bunlar Artvin'in Demirciler köyünden kişiler; Toşi Osman bunlardan. Hasan Çelebi'nin kardeşi. Toşi Lazca “kırağı" demek. Szusze Refik: (Szusse süse okunur, Süse Refik) Artvinli tecimerlerden, Toraman Halit'in dayısı. Toramanlar Ankara'da da tanınmış kişiler. Toramani: Toraman Halil'in babası. Kabeyli Hakkı: (Kaboğiu. Hasan Çelebi'nin dünürü); Kurhuse lâvfik: Çok komik bir kişi, köyün Nasrettin Hocası, Tibuki Muho "Kafası büyük Muhammet" demek, Toşi Osman'ın kayınçosu.
Karakuş: Kapkara bir kuş. Eti çok güzelmiş. Hasan Çelebi, “Hayvanların en lezzetlisidir'’ diyor. Tavuğun dörtte biri, piliç kadar. Kısacık boyu, yirmi santim var yok; tıknazca, uzunca kuyruğu var.
Karakuş, ayakları havada; yere basmaz. Havalarda, dallarda gezer. İşi hep ağaçlarda, tepelerde. Çulluk gibi toprağa basıp, oturmaz. Tırmandığı yerden inmez...
Hasan Çelebi’nin taşlamasındaki karakuş, ansiklopedilerde geçmiyor. “Ana Britanya'da, "Sakallıbalıkbaba" denilen karakuş var da bu yok. Bizim karakuş et yemez. “Hurma" yer, ayrıca kata sarmaşığa bayılır. Karakuşi “yasa dinlemez" dernek.
Hurma Arabistan kökenli hurmaya benzemez. Anladığım, bunun yalnızca adı hurma! Kızılcığa benzer bir yemiş, dağ yemişi. Dışı önce kahverengi, kuruyunca koyu bir renk alıyor. Dağlarda, Artvin dağlarında bol yetişir; hevenkler biçiminde asılırmış. Köylüler, bu hurmayı cevizle karıştırıp yerlermiş. Kalorisi çok yüksek; yiyenleri, felaket yellendirirmiş!
Anadolu'dan gelen haberler, ANAP'ın giderek bitip tükenmekte olduğunu gösteriyor. ANAP’lılar, DYP'ye kaymanın yollarını mı arıyorlar ne? DYP'nin tırmanışı buradan mı geliyor? Ne yanından baksanız Hacı TÖ’nün işi bitik. Ne zaman yapılırsa yapılsın, ilk seçimde!
18 Aralık 1990, Cumhuriyet