Kani Vrana’yı tanır mıydınız?

Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıllarıydı; bir gün üyelerden Osman Yeten ölüverdi. O zamanki Anayasa Mahkemesi Başkanı Sunuhi Arsan’ı da bir tasadır aldı. Arkadaşlarını Türk bayrağına sararak, tören yapacaklardı. Ancak, kimlerin tabutunun Türk bayrağına sarılacağı yasada bir bir sayılmıştı. Başkan Arsan, valiliğe başvurdu, “Böyle böyle, arkadaşımızı bayrağa sararak tören yapabilir miyiz?'' dedi. Valilik karşılık verdi:
Biz izin vermeyiz, kimlerin bayrağa sarılabilecekleri yasada belirlenmiştir... Tartışmalar uzadı. Anayasacılar:
Canım yasa yapılırken Anayasa Mahkemesi yoktu ki. Hem Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri çok büyük. Bu nedenle üyelerinin öldüklerinde bayrağa sarılmaları gerekir...
Üyelerden Salim Başol, o zaman Ankara Sıkıyönetim Komutanı Cemal Tural’la konuştu. Tural:
Bayrağa nasıl sarılmaz, hangi akıllı söyledi bunu? Sarın kimse karışamaz, dedi. Tural, sonra konuyu İnönü'ye açtığında İnönü:
Top arabasına da koyun karşılığını verdi. Cenazesi ortada kalır diye korkanlar Osman Yeten’in bayrağa sarılı tabutunu top arabasında görünce çok duygulandılar.
Önceki gün Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Kani Vrana yapılan törenlerden sonra toprağa verildi. Tabutu Türk bayrağına sarılmıştı.
Kani Bey'in yaşamı fırtınalarla doluydu. Son derece duygulu, ince, uysal yapısına karşın yeri geldiğinde son derece ağır tepkiler gösterecek bir yapısı vardı. Arkadaşlarıyla konuşuyordum biri:
İmran Öktem olayında, tüm Yargıtay Genel Kurulu'nu arkasından sürüklemiştir... dedi.
Yargıtay eski başkanlarından İmran Öktem, Saidi Nursi'nin müritlerinin ayinlerinin suç olduğunu, Ceza Genel Kurulu’ndan karar olarak çıkartmış, yaptığı konuşmalarla da, gericilerin yıldırımlarını üstüne çekmişti. İmran Öktem, 1969 yılında ölünce, cenazesi Hacıbayram'dan kaldırılmak istenmişti. Bunu haber alan Hacıbayram camiinde bir hoca, mikrofonun başına geçerek.
Şimdi bir zındık öldü. Yarın cenazesini buraya getirecekler, yarın hiçbiriniz buraya gelmeyeceksiniz. Onun cenaze namazı kılınmayacak! der. Bu olay, Ankara'yı karıştırır. Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğü ne yapacağını şaşırır. Hükümette toplantılar yapılır, İmran Öktem'in eşine:
İzin verirseniz, cenazeyi Hacıbayram'dan kaldırmayacağız, Maltepe Camii'nden kaldıracağız, derler. Eşi:
Bu hükümetin bileceği iştir, ben karışmıyorum... karşılığını verir.
İmran Öktem'in cenaze töreni olaylı geçmişti, izlemiştim. Yargıtay Başkanı'na yapılan bu saldırılar yanıtsız kalmaz, bunu protesto için toplantılar düzenlenir. Yargıtay Genel Kurulu toplanır. Burada Kani Vrana konuşmaktadır. O
Adalete zincir vuruluyor. Adaleti temsil eden Yargıtay Başkanı İmran Öktem hakarete uğramıştır. Biz haysiyetimizi kurtarmak, adalete yapılan bu saldırıyı protesto etmek zorundayız... der.
Öyle heyecanlı konuşur ki, o sırada ağzından protezi fırlar.
Anayasa Mahkemesi Başkanıyken de, Atatürk devrimlerine saldırılar karşısında son derece heyecanlanır, duygulanır. Başkanlığı sırasında, 1974 af yasasıyla ilgili olarak açılan davada, en etkin rolü oynadı. Hiçbir zaman çizgisini bozmadı, değiştirmedi.
Danışma Meclisi oluşacağı sırada, kendisine. “Danışma Meclisi üyeliğini kabul edin" önerileri geldi. Bu öneriye “peki" dedi Kani Bey. Ancak, fısıltılar başlamış, adı listeden silinmişti.
Maltepe Camii avlusunda. Niyazi Aras’la konuşuyorduk. Kani Beyi otuz yıldır tanıyordu. Vrana, 1960 öncesinde, partizan yönetimin baskılarına karşı durmuş, Samsun C. Savcısıyken, CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek’in tutuklanmasını önlemişti. Niyazi Aras’la Giresun'dan tanışırlar. Aras, bir gün Samsun'da onu ziyarete gider. Kani Vrana ona şöyle der:
Dün (günlerden pazardır), dosyaları incelemek için daireye gelecektim. Baktım yağmur yağıyor. Pardesümü aldım. Daireye geldiğim zaman, ayaklarımın su içinde kaldığını gördüm. Pabucumun altı delikti, su aldı pabuç. Çok üzüldüm. Çünkü başka pabucum yoktu. Ben, bu devlete hizmet edeceğine, şuradaki tüccarlardan birinin yanında hukuk danışmanı olsam daha iyi yaşardım. Bana İzmir Savcılığını önerdiler, kabul etmedim. İki takım elbisem var, ikisi de eski. Başka elbisem yok. İzmir savcılığında iyi giyinmek gerekir.
Cenaze töreninde bir ara Erdal İnönü'yü görüverdim. Selâmlaştık.
Yaşamı boyunca sade yaşamış Kani Vrana. Bütün emeğini üç çocuğunu okutmaya harcamış.
Anayasa Mahkemesi önünde yapılan törende konuşan Başkan Ahmet Boyacıoğlu, sözlerinin sonunda şunları söyledi:
Aziz arkadaşım ve dostum Kani Vrana gibi büyük yargıçtan kendilerine rehber ve örnek alan genç kuşakların adalet meselesini nesilden nesile aktararak bu kutsal görevi sonsuza dek sürdürecekleri inancı, onu kaybetmekten duyduğumuz acıyı hafifletmekte ve Türk milleti için sarfedilen çabalarla, yapılan hizmetlerin boşa gitmediğini görmek tesellimiz olmaktadır... Boyacıoğlu'yla Vrana’yı konuşuyorduk. Arkadaşını şöyle anlattı:
Kani Vrana, son derece duygulu, memleket sevgisiyle dolu birisiydi. Sakin tabiatına rağmen yeri geldiğinde, son derece şiddetli tepki gösteren ve kesinlikle o düşüncesinden vazgeçirilemeyen biriydi. Memleket gerçekleri konusunda, sertleşen, ve de katı bir karakter yapısı gösteren bir mizacı vardı. Ama onun dışında Kani Vrana'nın ben sinirlendiğini hiç görmedim. Fakat inandığı düşünceler uğrunda ciddi bir savaşçıydı.
Kani Vrana, Cebeci mezarlığında toprağa verildi. Mezarı, Cahit Eren’in mezarı ile yanyana.