Türkiyeli işçi Kamber Kaplan, 11 kasım günü yakalandığı kanserden kurtarılamayarak Almanya'nın Köln kentinde öldü. Kitaplarını, Türkiyelilerin gittikleri Köln Halkevi'ne bırakmıştı. Başkaca bir şeyi yoktu. Yurtdışına çıkmadan önce Kamber Kaplan'ın son isteğinin yerine getirilmesi için uğraşmıştım. Kamber Kaplan'ın son isteği, yurdunu son bir kez görmek, öyle ölmekti! Bu gerçekleşmedi. Yetkililere söylüyordum:
- Kanser tüm gövdesini sarmış; bu adam uçakla Yeşilköy'e geldiği zaman emniyete değil, evine götürülmeli. Son soluğunu orada vermeli!
- Tahdit var diyorlardı. O olduğuna göre kesinlikle emniyete götürülür!
- Hiçbir şey yapılamaz mı?
- Belki şu olabilir; gelirken yanında doktor raporu olursa… Sağınlardan rapor alınması, neden olmasın? Kamber Kaplan'ın arkadaşlarına bunu söylüyordum. Almanyalardan telefonlar ediyorlardı:
- Kamber Kaplan konuşacak durumda değil. Belleği de çalışmıyor artık. Size teşekkür ederiz, bakalım burada ne yapacağız?
Kamber Kaplan, Erzincan'ın Kemah ilçesinin bir köyündendi. 1960'lı yıllarda gitmişti Almanya'ya. Yirmi beş yılı aşkın süredir TC yurttaşı olarak orada çalışmıştı. Hakkında düzenlenmiş konsolosluk raporlarından habersiz, yaşayıp gidiyordu! Kamber Kaplan, Almanya'da Türklerin giriştikleri her demokrat eylemde vardı. 1973’teki Ford grevinde en önde yer alanlardandı. Başı çekenlerden biri denebilirdi. Köln İşçi Birliği'nin kuruluşunda çalışmıştı. Avrupa Türk Toplumcular Federasyonu’nda çalışmış, görevler almıştı. Federasyonun kısa adı ATTF’ydi. FIDEF adlı kuruluşun kurucu üyeleri arasındaydı. Bilinçli bir işçi önderiydi. 11 kasımda 56 yaşında ölen Kamber Kaplan’ın ölüm haberi geldiğinde Hollanda'daydım. Hodanda Radyosu’yla birlikte Köln Radyosu, Kamber Kaplan’ın ölüm haberini vermiş, acı haberi tüm Türklere duyurmuştu. 19 kasımda Kamber Kaplan için büyük bir anma toplantısı düzenlenmişti Köln'de. Gazetelerde ilanlar çıkıyordu; Fakir Baykurt. Aziz Nesin, Server Tanilli adlarını görüyordum ilanlarda. Bir dolu sanatçılar, sendikacılar, Alman sosyal demokratlarıyla Alman Yeşiller'i anma toplantısına katılmışlardı. “En Alttakiler'’ kitabının yazan Günter WalIraff, Alman Sendikalar Birliği (DGB) Köln Şubesi Başkanı, Sosyal Demokrat Milletvekili Konrad Gilges katılanlar arasındaydılar. Günter Wallraff da konuşma yaptı; Kamber Kaplan'ın çalışmalarını övdü. Toplantının yapıldığı yer, Kaplan'ın son iki yılını geçirdiği “Küttür Merkezi” salonuydu. Tören gerçekten görkemliydi. Salonu dolduranların çoğu Türklerdi. Bu toplantıda bir mahkeme karan da okundu. Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin Kamber Kaplan'la ilgili 25.3.1987 günlü kararında şöyle deniyordu:
"Yurtdışında bulunan sanık Kamber Kaplan'ın yukarıda yazılı belgeler bölümünde anlatıldığı gibi Dışişleri Bakanlığı yazısında ayrıntılı olarak açıklanan bazı eylemleri gerçekleştirdiği, yurtdışında bulunan ülke aleyhindeki bazı dernek ve kuruluşlara üye veya başkan seçildiği, bildiri dağıtma, yasal olmayan toplantılara katılma gibi ülkemiz aleyhine çalışmalarda bulunduğu ve hakkında TCY'nin 140’ıncı maddesi uyarınca cezalandırılması için mahkememize kamu davası açılmış, ancak iddia makamı kanıt bulunmadığından sanığın bu suçtan beraatini istemiştir
Gerçekten dosyanın incelenmesi adı geçen sanığın bu eylemleri gerçekleştirdiğine, ülkemiz aleyhine çalıştığına ilişkin inandırıcı ve kesin kanıtlar elde edilememiş, bu konularda tanık bulunamadığı gibi sanığın dahi ifadeleri saptanamadığından mahkûmiyetine ilişkin hiçbir kanıt elde edilememiştir. Sadece dosyada fotokopileri bulunan Dışişleri Bakanlığı yazısındaki bilgilere dayanılarak, hükümlülük kararı verilemeyeceği için, ayrıca aleyhine yorumlanacak hiçbir husus da olmadığından sanığın suçsuzluğu kabul edilmiştir...”
Erzincan DGM'nin karan, savcı da Yargıtay'a başvuramadığından kesinleşmiştir. Ancak Kamber Kaplan'ın daha birçok davası vardır; Kaplan, çağrılara uyup Türkiye'ye dönmediği gerekçesiyle yurttaşlığı yitirir. Yurttaşlığı yitirdiği 10 ağustos günlü Cumhuriyet’te çıkar. Kamber, Türkiye'ye gidemediği için son günlerinde birkaç günlüğüne oğlu İsmail (30) gelir Almanya'ya; Kamber eşinden bir süre önce ayrılmıştır...
Kamber Kaplan'ın ölümünden sonraki olayı herkes biliyor; cenazesi uçakla Türkiye'ye getirildi; köyüne götürülerek, orada toprağa verildi. Kamber Kaplan, bir kişi değil binlerceydi...
30 Kasım 1989, Cumhuriyet