Orhan Apaydın’ın ölüm yıl dönümü toplantılarından birinde İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Mehmet Başaran oturuyorduk. İlhan Selçuk, bir ara sordu:
Ekmekçi, sen köy enstitülü müsün? Nereden geliyor senin enstitülülüğün?
Ben daha yanıt vermeden Başaran atıldı:
Ekmekçi elbette köy enstitülü, İhan Selçuk sen de köy enstitülüsün! Oktay Akbal da köy enstitülü. Nâzım Hikmet de köy enstitülü!
Biri söze karıştı:
Amma da yaptın? Nâzım nereden köy enstitülü oluyor?
Başaran karşılık verdi:
— En güç koşulları, insan eğitimi ortamına dönüştüren, orada insan yetiştiren eylem köy enstitüsüdür. Nâzım Hikmet, hapishaneyi eğitim ortamına dönüştürmüştür. Orada mahkumları eğitmiş, dokumacılık öğretmiş, bir ressam Balaban'ı yetiştirmiştir. Cezaevinde en güzel şiirlerini yazmış, öykücüleri, yazarları, ozanları cezaevinden eğitmiştir. Bu nedenle Nâzım, köy enstitülüdür!
17 nisan, İzmir'de olağanüstü denebilecek bir biçimde kutlanmış. Ben Ankara'daydım, gitmedim. İzmir'de İnsan Hakları Derneği’nin "işkence” konusunda düzenlediği toplantıya izin verilmemişti. Burada Akın Birdal, Muzaffer İlhan Erdost, Erbil Tuşalp, Alparslan Berktay da konuşacaklardı. Bu toplantıya izin verilmeyince, toplantıyı izlemeye gelenler de topluca Eğit-Der'in düzenlediği "köy enstitüleri" toplantısına gitmişler. Salon hıncahınç dolmuş. Toplantıya katılıp Ankara'ya dönen Binalı Seferoğlu:
Hiç böyle toplantı görmedim! dedi. Görülecek şeydi...
Akşam "Petek" salonunda 300 kişilik yemekte, konuşmalar sürer. Başaran orada yazının başında anlattığım konuşmayı aktarır. Salona seslenir:
Köy enstitülü Mustafa Ekmekçi! Seni buraya çağırıyorum...
Herkes bakar, yok.
Köy enstitülü Sami Karaören!
Sami Karaören, çıkar konuşur. Oktay Akbal çağrılır, o da çıkar konuşur. Akın Birdal, Muzaffer İlhan Erdost çıkıp konuşurlar, "işkence" toplantısında konuşamayınca, Eğit-Der’in yemeğinde bir güzel içlerini dökerler.
Foça'da, Ferit Oğuz Bayır'ın "Düşün ve Sanat Ödülü" toplantısı da 17 nisanda çok görkemli geçer. Geçmiş yıllardan birinde, Ferit Oğuz Bayır törenine katılmıştım. Ferit Oğuz Bayır’ın evinin çatısında oturup söyleşmiştik. Kalabalıkta 20-30 kişi var yoktu. Bu kez öyle olmamış SHP'liler, 17 nisan olayına sahip çıkmışlar. SHP'li Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim, belediye salonunu ayırmış. Çevre belediyelerin başkanları Aliağa'nın başkanı Hakkı Ülkü, Dikili'nin başkanı Osman Özgüven, Memenen’in başkanı Kadir Yıldırım oradalar. İzmir Baro Başkanı Savunman Sabri Kurt, Savunman Erol Temel Kural oradalar. "Rıfat Ilgaz" konulu araştırmasıyla bu yıl Ferit Oğuz Bayır ödülünü Asım Bezirci almıştı. Ödül ona verilecekti. Asım Bezirci’den başka Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Sami Karaören, Vedat Günyol, Oktay Akbal da oradaymışlar. Sami Karaören, Asım Bezirci'yi tanıtmış. Mehmet Başaran şöyle diyor:
Ben dört yıldır ödül törenleri nedeniyle Foça’ya giderim. Böyle kalabalık görmedim. Baktım, bu yıl halk da varmış, belediye de varmış!
Başaran, Menemen Belediye Başkanı Kadir Yıldırım'ı konuşmak üzere mikrofona çağırırken şöyle demiş:
Ben yıllarca öğretmenlik yapmış biri olarak, Menemen adını duydukça titrerim! Laikliğin çilesini çekmiş biriyim. Orada şehit olan bir öğretmendi. Ve Atatürk'ün "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" kuşaklar yetiştirmesi uğruna, orada canını vermiş bir insandı o. Menemenlilerin Kubilay'a sahip çıktıklarını, çıkacaklarını kıvançla duymak isteyerek, kendilerini buraya çağırıyorum...
Oktay Akbal’ı çağırınca, Akbal:
Ben enstitülü değilim, konuşmak istemiyorum diye diretir. Başaran bu kez onun da kolundan çekerek:
Sen Ebubekir Hazım Tepeyran'ın torunusun, mecbursun konuşmaya der, Oktay'ı da konuşturur. Oktay Akbal da çözülür, özetle şöyle der:
Ben köylü falan değilim. Benim bildiğim köy; Erenköy, Kadıköy! Sonra, illa köyde doğmak şart değil. Dürüst insan, yurtsever insan, insanları seven insan köyden de çıkar, kentten de kasabadan da. Köylü olmak şart değil, önemli olan insan olmaktır, halkını sevmektir. Köy enstitülerini yıllardan beri en çok savunanlardan biriyim. Bunların yararına da inanmışımdır...
Oktay Akbal, Foça'dan önce Manisa'da, İzmir'de de konuşturulmuş, Foça’da gelecek yıl Ferit Oğuz Bayır Ödülü'nün konusu, “köy enstitüleri" olacakmış. Çünkü gelecek yıl köy enstitülerinin kuruluşunun 50. yılı...
27 Nisan 1989, Cumhuriyet