İzmir Opera-Balesi'nde...

İzmir Devlet Tiyatrosu’nda Orhan Asena'nın“Yıldız " oyununu izledikten sonra ertesi akşam da İzmir Devlet Opera-Balesi sanatçılarının oY argılanmasıynadıkları G. Verdi’nin “Kamelyalı Kadın" balesini izledim. Operanın sanat yönetmeni Selmin Günöz bize yerler ayırmıştı. Biz baleyi izlerken, o içeride bir odada, bana vereceği bilgileri -el yazısıyla- kâğıda dökmeye uğraştı,
İzmir Opera-Balesi, oyunlarını bilmem kaç yıllık Elhamra Sineması'nda oynuyordu. İzmir’in tiyatro, opera-bale çevresi, İzmir’de doğru dürüst bir yer anyordu. Bunu daha sonra anlatacağım. Önce Selmin Günöz’ün opera bale ile ilgili olarak verdiği bilgileri yazmalıyım:
İzmir Devlet Opera-Balesi, 1982 yılında sadece sekiz sanatçıyla kurulmuş (3 orkestra sanatçısı, 3 bale sanatçısı, 1 solist sanatçı, 1 rejisör). İlk yıl, Ankara'dan İstanbul'dan gelen sanatçılarla beslenerek oyunlar sergilemeye çalışan İzmir Devlet-Opera Balesi (İDOB) kısa sürede, kendi kadrosunu oluşturarak, inanılması güç bir gelişme göstermiş. Bugün 278 olan çalışanının 200'ü sanatçıymış. İDOB, gelişmesini yalnızca sayısal olarak göstermekle kalmamış. Bu 13 yıl  içinde opera-bale sunumluluğunun (repertuarının) dev yapıtları da içinde olmak üzere, 75 ayrı yapıtı, tüm kısıtlı yer olanaklarına karşın, İzmirli sanatseverlere başarıyla sergilemiş. Yalnızca, Elhamra Sineması’nda kalmayıp çevre ilçelere, illere geziler düzenleyerek opera-bale sanatını tanıtmayı görev bilmiş. 1993 yılında, ilk yurtdışı geziyi Bulgaristan’a gerçekleştirip G. Verdi’nin dev yapıtı “Machbet"i orkestrası, korosu, solistleriyle orada sergilemişler. Bulgar basını, İDOB'u göklere çıkarmış. Opera-bale sanat yönetmeni Selmin Günöz, şöyle diyor:
Tüm yersel olanaksızlıklara karşın yapıldı bunlar. Yersel olanaksızlıklar diyorum, çünkü 1982 yılında sekiz sanatçıyla tarihsel Elhamra Sineması'nda etkinliklerine başlayan İDOB hâlâ altyapıdan tümüyle yoksun olan bu sevimli binada, bir mevsim içinde, 12 ayrı ürünü, İzmirli sanatseverlere sunmak için olağanüstü bir özveriyle çalışıyor, öyle ki balenin bir çalışma işliği (stüdyosu) yoktur. Bale çalışmalannı çay kahve içilen aralıklarda yapmakta, aynı fuayede dekorlar boyanmaktadır. Çevreye sinen tiner kokuları arasında çalışmak zorunda kalan opera-bale sanatçıları yakınmakta son derece haklıdırlar. Orkestranın prova salonu yok. Temsiller sırasında çaldıktan çukurda sürdürmekteler provalarını. Koronun, solistlerin çalışacakları oda sayısı sadece dört. 15 metre karelik odalarda, en az 30-35 sanatçı soyunup giyinmek zorundalar. Sadece bir makyaj odası var, o makyaj odasında, o oyundaki tüm sanatçılar -bu sayı 50-90 arasında değişi- rmakyajlarını yapmak zorunda kalıyorlar. Dekor boyama çalışmaları güzel havalarda. Elhamra'nın kapısının önünde, sokakta yapılabiliyor. Kemeraltı'na girip çıkan yurttaşlar, dekor boyama çalışmalarını şaşkınlıkla izliyorlar. (Herhalde Kel Hasan’ın tiyatrosu da böyleydi!)
Selmin Günöz tam bir dert küpü. Sürdürüyor konuşmasını:
Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, balesinin, orkestrasının, prova salonları, solistlerin temsil öncesi hazırlanma, soyunma odaları olmayan, dekor boyama çalışmalarıyla, bale çatışmalarının aynı yerde yapıldığı tek opera, dünyada tek opera İzmir Devlet Opera ve Balesi'dir.
Selmin Günöz'e göre İDOB artık büyümüştür. Gerçek anlamda, sanatsal anlamda büyümüştür. Tarihsel Elhamra Sineması'na artık sığmamaktadır. Seyirci, sürekli olarak bilet bulamamaktan yakınmaktadır. Selmin Günöz konuşuyor:
Bir yönetici olarak en büyük dileğim, bu yakınmaların en az 1500 kişilik bir salonda da sürmesi. İDOB, şu anda yüzde 100 doluluk oranıyla çalışan sanat kuruluşlarından. Her temsilde biletlerimiz ilk günlerde tükeniyor. 20-30 tane de ‘ayakta’ bileti satılıyor…
Selmin Günöz, Cumhuriyetten bu yana ilk kadın opera-bale yöneticisi. İzmir Devlet Opera-Balesi’nin ilk solist sanatçısı.
İzmir’in artık gerçek bir opera binasına gereksinimi var. Çalışma yerleriyle işlikleriyle, günümüz tekniğine uyum sağlayan sahnesiyle, gerçek bir opera binasına. İzmirli sanatçılar da, sanatseverler de bunu fazlasıyla hak ediyor..
Selmin Günöz, arada kulise götürerek sanatçılarla tanıştırdı. Sanatçıların çoğu okurumuz. İki yıl önce yine bir İzmir gezisinde, operanın sorunlarını yazmış olduğumdan, sanatçıların yabancısı sayılmam. “Kamelyalı Kadın"ın Arman Duval’ını Serhat Nufusçu oynuyor. Marguerita rolünde Çınla Kamalıoğlu, Baba rolünde Suat Yeşiltepe, Baş Çingene Özgen Oktar, Dük rolünde Zeki Tören. Çingeneler: Fubda Erboy, Şenay Tekuz, Koza Aksu, Necla Baskın çıplak ayakla dans ediyorlar. Sahne ise buna uygun değil, Çingenelerin tabanları kapkara oluyor.
Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Gülşen Karakadıoğlu’yla birlikteydik “Yıldız Yargılanması" oyununda. Ertesi sabah İzmir Devlet Opera-Balesi’ne yeni bir bina arama amacıyla İzmir Sigara Fabrikası’na gittik. İzmir Sigara Fabrikası Alsancak’ta. 15.850 metrekarelik bir alana kurulmuş. 1876 yılında kurulan yapı, 1884'ten bu yana sigara fabrikası olarak çalışıyor. Fabrikada şimdi Birinci sigarasıyla Bafra, filtreli Batra, kısa uzun Maltepe ile nargile tütünü üretiliyor. Bir ortaklık kurulursa, İzmir Sigara Fabrikası’nın Akhisar'a taşınması söz konusu; o zaman İzmir Opera-Balesi, büyük olasılıkla sigara fabrikasında yapılacak onarımdan sonra bu geniş yerde çalışacak.
Sigara Fabrikası Müdürü Mehmet Oyguç, bizlere fabrikayı gezdirdi. Fabrikanın çok güzel bir de konukevi var. Burada şimdiye değin eski güzellik kraliçesi Keriman Halis, Muammer Karaca, Türkan Saylan, Muzaffer İzgü, Bedri Noyan, konaklamışlar. Çok temiz bir konukevi.
*
Okurlar, iki kez ameliyat olan Sami Karaören’i merak ediyorlar. Sami Karaören’in sağlık durumu iyi... Daha da iyileşmekte her geçen gün...