İstiridye...

Kedi bir gün farelere haber göndermiş:

— Bu yıl hacca gitmeye karar verdim. Gelsinler helallaşalım. Kendilerine çok kötülüğüm dokundu. Özür dileyip, bağışlamalarını isteyeceğim..

Fareler toplanmışlar. Gidip gitmeme konusunu tartışıyorlarmış. Çoğunluk, gitmekten yanaymış «Gidelim, madem özür dileyecekmiş, bizi bundan sonra yemeyecekmiş..» diyenler varmış. Bir topal fare:

— Ben gitmem, demiş. Siz de gitmeyin. Çünkü onda hacı kılığı yok.

— Ne bozguncusun! demiş arkadaşları, topal fareye. Ne olur sanki oyunbozanlık etmesen?

Topluca gitmişler. Topal fare de katılmış aralarına, onlar gelmeden kedi önlemleri almış, odadaki bütün delikleri tıkamış. Tek deliği de kuyruğunu kıvırarak yerleştirip kapatmış. Bekleşen farelere sormuş:

— Şimdi söyleyin bakalım, çuvalın ağzı dururken, çuvalın altını delen kimdi?

Topal fare arkadaşlarına dönmüş, şöyle demiş:

— Ben size demedim mi, bunda hacı kılığı yok diye..

★★★

Ankara'da Fransız Kültür Merkezi'nde 5-7 Mayıs arasında, «Atatürk Döneminde Türk — Fransız ilişkileri» konulu bir bilimsel toplantı yapıldı. Toplantıyı Ord. Prof. Enver Ziya Karal açtı. Fransa'dan da altı Fransız bilim adamı gelmişti. Konuşmalar yapıldı. Fransızlar, Türk Kurtuluş Savaşında Fransız basınında çıkmış yazı ve fotoğraflardan oluşan güzel bir de sergi açtılar. Sergide, Fransa basınının Türk Kurtuluş Savaşını destekleyen gazete örnekleri vardı.

Arada verilen kokteylin söyleşi konusu, Fransız Cumhurbaşkanı seçimleriydi. Türkler, Fransızlara sordular: «Kim kazanacak?» diye. Fransızlar, hiçbir görüş ileri sürmediler. Biri, Prof. Bahri Savcı'ya sordu:

— Size göre seçimleri kim kazanacak?

Prof. Bahri Savcı karşılık verdi:

— On bin oy farkla Mitterrand kazanacak..

Bahri Savcı'nın yanıtına Fransızlar çok şaşırdılar. Şaka ya da ciddi bir duyarlılık göstermediler. Prof. Bahri Savcı, bunu nasıl kestirdiğini şöyle açıkladı:

— Tahminimin gerekçesi, Giscard'ın yanlış seçim stratejisi ve programıdır. Kitleleri ürküterek politikada başarı sağlanamaz artık.

Giscard d'Estaing, elinde filesi, geçim derdinde olan Fransız seçmenine, «Komünistler gelecek, elinizden dairenizi alacak» gibisinden seçim konuşmaları yapmıştı. Bununla kadın seçmenleri ürkütecek, oylarını alacaktı. Tutmadı..

★★★

Ankara’da Fransız seçimleriyle ilgili Bektaşi fıkrası anlatılıyor. Bektaşi’ye iki kadeh şarap vermişler:

— Erenler, tad bakalım!.. Şu şaraplardan hangisi daha iyi?

Bektaşi, kadehin birinden bir yudum aldıktan sonra:

— Öteki... Karşılığını vermiş.

— Canım erenler, daha o kadehi tatmadın ki..

— Bundan daha kötü olamaz, demiş Bektaşi..

Bir de İstiridye fıkrası var: Eski Yunanda Ostragizm diye bir ceza vardı. Bu cezanın adı da oyster yani istiridyeden gelirdi. Yunanlılar oylarını istiridye kabuğunun içine yazıp verdikleri için ostragizm denmiş cezaya. Atina'nın yöneticisi Klistenis bir referandum yapılmasını, bununla kentteki tehlikeli politikacıların kent dışına çıkarılmasını önermiş, bu yasa da Agora’da kabul edilmişti. Klistenis, İsadan önce 500 - 550 yıllar, arasında yaşadı. Atina’da demokrasinin kurucusuydu. Hak sever Aristidis adındaki düşünür de Ostragizm Yasasının çıkması için Klistenis'e yardımcı olmuştu. Aksiliğe bakın ki, yasa Aristidis’e de uygulandı. O da Atina dışına çıkarıldı. Çeşitli biçimlerde söylenen fıkra şöyle:

Haksever Aristidis sokakta giderken, okuma - yazma bilmeyen adamın biri, Aristidis'e bir istiridye kabuğu uzattı:

— Şuraya bir «Aristidis çıksın» diye yaz, dedi.

Aristidis sordu:

— Sen Aristidis'i tanır mısın?

— Tanımam!

— Bir kötülüğünü falan gördün mü?

— Görmedim!

— Öyleyse, onu neden istemiyorsun?

— Adından bıktım...

Giscard d’Estaing, uluslararası ilişkilerde, Türkiye’nin karşısında hep Yunanistan’ı tuttuğu izlenimini verdi. Düşüncesi şöyleydi:

— Yunan dostu olduğum doğrudur. Çünkü, demokrasinin beşiği Yunanistan’dır. Şimdi, şu anda (o zaman için düşünüyor) Yunanistan'da «Fragile» (çok hassas) bir demokrasi kurulmuştur. Bunu da Karamanlis kurmuştur. Hepimizin çocuk bakar gibi. Yunanistan demokrasisine itina ile bakmamız ve demokrasinin zedelenmemesi için Yunanistan’a yardımcı olmamız gerekir.

Türklere karşı bir tutumu olmadığını da söylüyordu zaman zaman, fakat, yedi yıllık başkanlık döneminde, çağrılara karşın Türkiye’ye gelmedi. Bilindiği gibi, De Gaulle, son yurtdışı gezisini Türkiye’ye yapmıştı.

Mitterrand'ın seçimi kazanmasının, Ankara'da konuştuklarım arasında çok olumlu karşılandığını gözledim. Fransa'da barış içinde yaşamayı sağlayabilirse Mitterrand, bundan Fransızlar kazanır. Dünya barışına da katkısı olur...