İnsan Hakları Kurultayı'nın ilk gün akşamı, Mülkiyeliler Birliği'nde verilen kokteylde, Prof. Bahri Savcı'ya takılmak istedim.
Hocam, dedim, bu dünya size da kalmaz!
Kaldı bile! yanıtını verdi; bak sana anlatayım, diye ekledi; İnsan Hakları Kurultayı için eşi Sudiş'le birlikte Ankara'ya gelmişti, ilginç bir olayla karşılaşmıştı Kurultay'a konuk olarak katılan Hollanda Elçiliği Çalışma ve Sosyal İşler Ataşesi Herman C. Van Renselaar, kurultay saatine dek vakit geçirmek için, eski kitapçılara, sahaflara uğramıştı. Orada, 1953 yılında basılmış "İnsan Hakları" üzerine Türkçe bir kitap gördü. Satın aldı. Herman, Türkçe biliyordu. Arkadaşı Alpaslan Işıklı'ya:
Çok ilginç, dedi, 1953 yılında "İnsan Hakları" üzerine kitap yayımlanmış, yazan da Bahri Savcı...
Bahri Savcı hocamdır! dedi Alpaslan Işıklı, o da kurultayda olacak!
— Aman, şu kitabı imzalattırayım! dedi Herman; Tam o sırada Bahri Savcı karşıdan geliyordu. Alpaslan Işıklı:
İşte geliyor! dedi. Herman’la Bahri Bey’i tanıştırdı. Bahri Bey “İnsan Hakları-Kanuniyat Yoluyla Korunması" adlı yapıtını Hollandalı ataşeye imzaladı. Kendisinde de kalmayan bu yapıtını görünce çok sevinmişti. Bu, insan hakları üzerine ilk incelemeydi. Bahri Bey’in doçentlik deneme dersi de "İnsan hakları" üzerineydi. Sefaletten, baskıdan, korkudan kurtulma özgürlükleri konularını içeriyordu. Bahri Savcı, bu konuyu seçtiğinde arkadaşları:
Yahu, bulamadın mı başka konu? diye takılırlardı. İnsan hakları da neydi?
Herman, kitabı görünce bir bayram çocuğu gibi sevinmiş, Alpaslan Işıklı da, çok duygulanmıştı İnsan hakları üzerine ilk kitabı yazan Bahri Savcı 1402’likti! Alpaslan Işıklı da öyle. Bunlar, 12 Eylül'ün üniversitelerdeki kıyımı olarak, tarihe geçeceklerdi. Ankara’da, üniversitede unutulmaz adların arasında, Seha Meray gibi, Sadun Aren gibi, Bahri Savcı da birkaç addan biriydi. Onun için, "Bu dünya size da kalmaz!" sözüme, “Kaldı bile!" yanıtını vermişti .Cevat Geray'ın dekanlığı döneminde, insan hakları ile ilgili son yapıt da yine Bahri Savcı'nındı. Adı: “Yaşam Hakkı"...
İnsan Hakları Kurultayı'nın ilk günü, konukların konuşmaları, açılışlarla geçti SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’yle Genel Sekreteri Fikri Sağlar'ın, SHP'li milletvekillerinin bulunmaları, kurultaya ayrı bir renk kattı. Kurultayın bir ilginç yanı da, yabancıların çokluğuydu. Hollandalılar, üç kişiyle gelmişlerdi. Hollanda Büyükelçilik Müsteşarı Monique Frank, Eğitim İşleri Ataşesi Bert Evenhuis, Sosyal İşler Ataşesi Herman Van Renselaar…
Danimarka Büyükelçilik Müsteşarı Bant Wigotski, Norveç Büyükelçiliği Birinci Sekreteri Sigrid Romundset, İtalya Büyükelçiliği Sekreteri Gabriele Checchia, Bulgaristan Büyükelçiliği Başkatibi Simeon Radoykov, Grek Basın Müsteşarı Aristidis Calogerapoulos Strati, Atina Haber Ajansı’ndan Gerassimos Zarkadis, Alman Sosyal Demokrat Milletvekillerinden Prof. Monica Genseforth...
SHP'li milletvekillerinden Ahmet Türk, Adnan Ekmen (Mardin), İbrahim Aksoy (Malatya), Fuat Atalay, Mehmet Kahraman, Salih Sümer (Diyarbakır), Ömer Çiftçi (Ankara), Kemal Anadol, Veli Aksoy (İzmir), Erdal Kalkan (Edime).
Çeşitli derneklerin başkanlan arasında Türk Diş Hekimleri Birliği Genel Başkanı Yılmaz Bilgin’le, Barolar Birliği Genel Başkanı Teoman Evren de vardı...
Konukların konuşmalarından sonra, yurtdışından, yurtiçinden gelen mesajlar okundu. Prof. Server Tanilli’nin "Türk Aydınlarıyla Dayanışma Girişimi" adına yolladığı mesaj uzun uzun alkışlandı.
Yurtdışından yollanan mesajlar arasında, Barış Derneği üyelerinden Yaşar Arıkan, Turgan Arınır, Turan Ata, Ural Ataşer, Garip Altındağ, Oya Baydar Engin, Bahtiyar Erkul, Gültekin Gazioğlu, Doğan Görsev ,Yüksel Selek, Mustafa Şahin ile Dilruba Yenen’in mesajları da vardı
Bildiriler, tartışmalar ilginçti. Muzaffer Sencer, Rona Aybay, Mümtaz Soysal, Fazıl Sağlam, Gencay Şaylan, Muzaffer Erdost, Mehmet Tandoğan, Nevzat Helvacı, Nusret Fişek, Mahir Can Ilıcak, Eralp Özgen, Nevzat Toroslu, Mahmut Dikerdem, Haluk Gerger, Bahri Savcı, Halit Çelenk, Cem Eroğul, Mesut Gülmez, Sadun Aren, Alpaslan Işıklı, "İnsan hakları"yla ilgili çeşitli tartışmalar yaptılar. Toplantının yapıldığı Türk-İş salonu öyle tıklım tıklım değildi, ama, izleyiciler sürekli değişti. Bir bilimsel toplantı İki gün boyunca, ilgiyle izlendi. Başlarda asık yüzle toplantıyı izleyen görevli polisler, zaman zaman gülümsemek zorunda kaldılar, anlatılanlar karşısında…
Prof. Nevzat Toroslu, "Toplumsal gelenekler, politik baskı, bu ölüm cezaları konusunda önemlidir" dedi. "Toplumda uygarlık ve kültür düzeyi çok önemlidir. Ölüm cezalarının meşruluk sorunu, insan değerinin ve kavramının yeterince kavranmasıyla çok ilgilidir" diye ekledi. Toroslu şöyle konuştu:
Ortalama insan için bizim memleketimizde çözüm, 'Asarsın üç beş kişiyi' bir de, ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!' bu insanlar ölüm cezasına karşı çıkamazlar. Bir zamanlar sıkıyönetimde bir mahkemede bilirkişilik görevi verilmişti, danışılıyordu. Birinin TCK’nın 146. maddesiyle yargılanması isteniyordu. Görüşümü soruyorlardı, ben '168’le yargılanabilir' dedim. Hemen, '168'de ölüm cezası yok ki!' dediler..
Toplantıyı izlerken, Emil Galip Sandalcı:
Yargıçlar, savcılar göreve başlamadan önce, en az iki ay cezaevlerinde hükümlüler gibi yatmalıdırlar! diyordu. Yatmalıdırlar ki tutukluluğunu istedikleri, mahkûm ettikleri insanların hangi koşullarda yaşadıklarını bilerek karar versinler!...
İnsan Hakları Kurultayı bitti, şimdi gözler Meclise çevrildi, işkenceler konusu da ölüm cezaları da af da Mecliste tartışılacak. İşkence görmüş kaç kişi girdi bu kez Meclise, izleyeceğiz bakalım...
19 Aralık 1987, Cumhuriyet