İşin Püf Noktaları...

YAZDIKLARIMIZIN tümünün onaylanıp, beğenilmesini bekleyemeyiz. Yazılardan, alınıp goçunanlar da olur. Kimi doğrudan, kimi yargıç eliyle açıklamalar gönderir. Açıklama yapma özgürlüğü kanunca, basın özgürlüğünün bir parçasıdır. Bir haktır. Açıklama yapanın mı, yazarın mı haklı olduğuna ilk elde karar verecek olan da, okurdur, kamuoyudur.
30 Ağustos günü çıkan “Külden Eşek...” başlıklı “Ankara Notları”na kağıdın üzerinde okuduğum başlıklara göre, bir adıyla OSTİM (Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi) bir adıyla da “Sınırlı Sorumlu Ankara Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi” olan bir kuruluştan uzun bir açıklama geldi. Basın Yasası’nın 19'ncu maddesi, “Cevap ve düzeltme” taalluk ettiği yazının cevap verenle ilgili miktarından usun olamaz” der. Açıklama ise, “Ankara Notları”ndaki bölümün beş katı. Bunu açıklamacılara anımsattıktan sonra, 2 Eylül 1982 günlü açıklamaya sütunun elverdiği ölçüde yer vermek istiyorum: “Cumhuriyet Gazetesi Yazı işleri Müdürlüğüne — Ankara,
Gazetenizin 30 Ağustos 1981 günü ve 20860 sayılı nüshasının 8'nci sahifesinde “Ankara Notları” başlığını taşıyan ve Mustafa Ekmekçi tarafından yazılan “Külden Eşek...” başlıklı yazının 2, 3, 4 ve 5’nci paragraflarında yer alan yazı konusu kooperatifimizle ilgili olup, gerçekleri yansıtmadığı gibi, kasıtlı, bölücü ve kamu hizmetlerinin götürülmesini engelleyici nitelikte görüldüğünden aşağıdaki açıklamanın sapılmasına ihtiyaç ve zaruret duyulmuştur.
Ankara'nın Macun-Ergazi ve Yuva Köyleri arasında kalan 3200 dönümlük bir alan üzerinde 2000 imalathane 318 ticarethane, 6900 konut ve kültürel tesisleri bulunan, halen dünyanın en büyük, küçük sanayi sitesi niteliğini taşıyan “Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi” (OSTİM) in yapımını gerçekleştirmekte olan bir sanayi sitesi yapı kooperatifidir.
Kooperatifimiz çalışmalarıyla ve ortaya koyduğu eserle, başta Sn. Devlet Başkanımız olmak üzere, Milli Güvenlik Konseyi’nin ve Sn. Başbakanımızın ilgi ve takdirlerine mazhar olmuş ve kamu kuruluşlarının, kooperatif çalışmalarında ve problemlerimizin çözümünde yardımcı olmaları ve sitenin en kısa zamanda hizmete sunulması istenmiştir.
Kooperatif çalışmaları, devletimizce yakından takip edilmekte ve diğer sanayi kooperatiflerine örnek bir kuruluş olarak gösterilmektedir. Sitemizi diğer sanayi sistemlerinden ayıran özelliklerden biri de, sitenin planlanmasında işyerlerinin yapımı yanında, her çeşit sosyal ve kültürel hizmetlere cevap verecek tesislerin Önceden düşünülmüş olmasıdır. Bu arada sanayi sitesinde çalışan çırak, kalfa ve ustaların mesleki eğitimlerini sağlamak ve okul endüstri işbirliğine dayalı örgün mesleki ve teknik eğitimi gerçekleştirecek bir mesleki eğitim merkeziyle, endüstri meslek lisesinin yapımı da site imar planında yer almıştır.
Büyük kurtarıcımız Atatürk'ün doğumunun 100’ncü yıldönümü dolayısıyla “Kutlama Koordinasyon Kurulu Başkanlığınca hazırlanan “Kutlama Programı”nın kalıcı çalışmaları bölümünün 99’ncu sahifesinin 18’ci sırasında, Milli Eğitim Bakanlığı’nca 1981 yılı içinde “OSTİM” mevzi imar planında 100’ncü yıl endüstri meslek lisesi için ayrılan alan, Milli Eğitim Bakanlığı’nca da uygun bulunarak kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Kamulaştırılan okul arsası, şahıslara alt olup kooperatifimizle hiçbir ilgisi yoktur. Nitekim kamulaştırma bedeli olarak Bakanlıkça ayrılan meblağ, kooperatif adına olmayıp arazinin maliki olan şahıslar adınadır.
Milli Eğitim Bakanlığı, 28.7.1982 tarih ve 13059 sayılı yazı ile kooperatifimizden kamulaştırdığı bu arazinin çevresinde olup mülkiyeti kooperatife ait olan takriben 15 dönüm miktarındaki arazinin kendilerine hibe edilmesini istemiştir. Kooperatifimiz site içerisinde ticari alan olarak planlanan ve değeri takriben 50-60 milyon TL. bulunan hu araziyi, hiçbir kanuni zorunluluğu olmadığı halde, ülkeye kazandırılacak bir mesleki eğitim kurumunu zenginleştirmek ve gerçekleştirmek için, genel kurulumuzdan aldığı yetkiye dayanarak 20.7.1982 gün ve 5 sayılı kararıyla bakanlığa hibe edilmeye karar vermiştir...”
Açıklamada, “Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere...” denildikten sonra; dört maddede, yazının “yanlış, kasıtlı ve engelleyici” olduğu, belirtiliyor, müsteşarla ilgili olarak da “Gazetenizde bahsi geçen Bakanlık eski Müsteşarı 20.6.1982 günü yapılan Kooperatif Genel Kurulu'nda yönetim kurulu üyeliğine seçilmiştir. Gerek okul yerinin teshilinde ve gerekse mevzi imar planı ve kutlama programına alınmasında, zaman itibariyle herhangi bir katkısı sözkonusu olamaz” deniyor.
Açıklamada, hibe konusunda Mill Eğitim Bakanlığının 28 Temmuz, 1932 tarihli bir yazı ile başvurduğu, kooperatifin de bu yazı üzerine 20 Temmuz 1982 günü olumlu karar aldığı vurgulanıyor. İşi aydınlatacak olan bir gazeteci değil de komiser Columbo olsaydı, herhalde bunun üzerinde dururdu.
Açıklamayı yollayan Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı Turan Çiğdem, ikinci Başkan da Milli Eğitim Bakanlığı eski Müsteşarı Abdullah Nişancı.
Açıklamanın elimize geçtiği gün; Milli Eğitim Bakanlığı Basın Danışmanı Orhan Demirel, evden telefonla aradı. Şöyle dedi:
_ Sayın Bakan, “Külden Eşek” yazısını okuduğunu, orada geçen kamulaştırma bedelinin ödenmesi önerisini reddettiğini bilmenizi istedi.
— Bu Sayın Sağlam’ın bir açıklaması mı?
— Hayır, açıklama demedi, sadece bilmenizi istedi. Onun için telefon ediyorum!
— Teşekkür ederim!
Telefonu kapattık. Kooperatif Başkanının açıklamasını yayınladım ama, kafamı kurcalayan sorulardan da kurtulamadım doğrusu. Bakan, kamulaştırma bedelinin ödenmesini reddetmişti, işin içinde bir bit yeniği mi vardı? Açıklamada, kamulaştırılan arazi, kooperatifin değil, kişilerindir, denmekteydi. Bu kişiler, kooperatife üye miydi, değil miydi? Öğrendiğime göre, Bakan önce “evet” demiş, sonradan reddetmişti. Neden? Bakan, sonradan bazı şeyler mi öğrendi?
Cami yeri, kişilerin değil kooperatifin üzerindeydi Cami çoktaaan yapılmıştı bile.
Eski Müsteşar, Yönetim Kurulu’na 20 Haziran’da yapılan Genel Kurulda seçilmiş. Kooperatifin kuruluş yılı 1967. Eski Müsteşarın, kooperatifle ne ilgisi olmuş? Bunları, düşünüp yazmanın “bölücülük”le ne ilgisi olabilir? Cumhuriyet okurları, bunu da merak ederler. 1981 yılında kimlerin daha Atatürkçü kesilip, yerlerini korumaya çalıştıklarını da. Yeri gelirse yazarım!