İnsan Hakları Derneği, Ankara’da ilk genel kurul toplantısını yaptı, geçen haftalar içinde. Bu çok önemli bir olaydı. Gazeteler, kısaca haberler verip geçtiler. "Ankara Notları"nda, olayın gazetelere yansımayan yanlarını vermek istedim. İnsan Hakları Kurultay Başkanlığı'na oybirliğiyle seçilen savunman Halit Çelenk, delegeleri, dinleyicileri bir buçuk dakikalık bir saygı duruşunda bulunmaya çağırdı. Saygı duruşuna çağrırken, şöyle dedi:
"Emperyalizme karşı dünyada ilk kurtuluş savaşını veren ve yurdumuzu bağımsızlığına kavuşturan Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimiz için ve ayrıca bugüne kadar insan hakları ve hakça bir düzen uğruna mücadele veren, acılar çeken ve yaşamlarını yitiren tüm insanlarımız için..."
"Neden bir buçuk dakika?" diye sorduğumda Halil Çelenk, şöyle dedi:
— Genellikle, bir dakikalık saygı duruşu yapılıyor, bana bir dakika çok kısa gibi geldi, onun için 'bir buçuk dakika’ dedim...
Toplantıya parti liderlerinden yalnız Erdal İnönü gelmişti. Tüm parti liderleri çağrıldıktan halde, hiçbirinin lideri gelmemişti başka, örneğin, kurultayı düzenleyenler, DYP'yi beklediler, l-ııh, yoktu. Hinthorozu Erdal Bey, güzel konuştu, uzun uzun alkışlandı.
Mesai gönderenler arasında, Strasbourg Üniversitesi profesörlerinden Server Tanilli'nin mesajı çok alkış topladı. Tanilli, şöyle diyordu mesajında:
"Sevgili arkadaşlarım,
İnsan Hakları Derneği'nin ne denli zorluklarla kurulduğunu yakından bildiğim için, bugün, onun genel kurul toplantısını gerçekleştirmiş olması benim için -inanınız- büyük bir sevinç vesilesidir.
Başta, bunu belirtmiş olmak isterim.
Ülkemizin nasıl bir hukuksuzluk diyarı haline getirilmiş bulunduğunu. özellikle insan haklarının ne denli ayaklar altına alındığını sizlere hatırlatmayı gereksiz görürüm. Böyle bir gerçekliğin tanığı olmak, yaşamınızın, hele aydın kişiler olarak bizlerin tarifsiz acılarımız arasındadır. Hukuka ve insan haklarına saygı, çağdaşlığın ölçütlerinden biri olduğuna göre, bu saygıyı, kuramda ve uygulamada sağlamak baş görevimiz olacak.
Öyle sanıyorum ki, adına layık bir genel affın gerçekleştirilmesi için çalışmaya, işkencelerin önlenmesi için daha ciddi ve etkin önlemlerin alınmasında önayak olmaya özel bir önem vereceksiniz. Kitapların yakıldığı bir ülke olduk; bu skandalı, her vesileyle sergileyiniz; kişilerin uğradığı maddi zararların giderilmesinde de yardımcı olunuz.
Bu ve bunların yanına katacağınız yığınla acı uygulamanın yanı sıra unutmayalım ki, anayasa ve onun yol açtığı kanun ve öteki düzenlemelerle, baştan aşağı insan haklarına düşman bir sistem kurulmuştur. Halkımıza ve uygar dünyaya bu sistemi teşhir etmek de görevleriniz arasındadır. Bunu ne kadar yetkinlikle yerine getirirseniz, bu sistemin sahiplerine karşı aydınlık güçlerin mücadelesine de o denli kolaylık getirmiş olursunuz. Şerrin kaynağının kurutulmasının ne kadar önemli olduğunu sizlere hatırlatmak abes.
Bu eylemde de yerlerinizi almalısınız.
Uygulamadaki ve kuramdaki gerçeklerin ortaya konmasında hızlı ve göz doldurucu bir etkinliği başaracak bir örgüt yapısı, insan haklarının kavgasını yapan içeride ve dışarıdaki başka kuruluşlarla sıkı bir işbirliği, inanıyorum ki, pek önem vereceğiniz konular arasında olacak. Başında bulunduğum ‘Türkiye Aydınlarıyla Dayanışma Girişimi’, size yardımcı olmayı doğal görevleri arasında bilecektir
Çalışmalarınızda içten başarılar diliyorum; selam ve sevgilerimi yolluyorum. Aziz arkadaşlarım.
Server Tanilli"
Londra'dan, PEN Yönetim Kurulu üyesi Harold Pintar da, bir telgraf göndererek başarı dilemişti.
İnsan Hakları Kurultayı Başkanlığı'na aralarında Emil Galip Sandalcı, Muzaffer İlhan Erdost, Haldun Özen, Halit Çelenk, Yavuz Önen, Nevzat Helvacı, Aziz Nesin, Akın Birdal, İbrahim Açan’ın da bulunduğu kalabalık bir grup, bir önerge vererek şöyle dediler.
"İnsan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak ve uğraş vermek üzere kurulmuş Derneğimizin, bu uğurda etkin çalışmalar yapmış 'kişi ye kuruluşlara' her yıl genel kurulda alınacak kararlar doğrultusunda 'İnsan hak ve özgürlük onur belgesi ile plaketinin' verilmesini öneriyoruz.
Derneğimizin ilk 'İnsan Hak ve Özgürlük Onur Belgesi' ile 'Plaketinin' bu uğurda yarım asırdır mücadele vermiş, ilk sosyalist senatörlerden, Devrimci Avukatlar Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği genel başkanlarından, Halkevleri Y.K. Başkanı, Türkiye Barolar Birliği'nde uzun dönem hizmet vermiş, Türk Hukuk Kurumu üyesi. Derneğimizin kurucu üyelerinde avukat Niyazi Ağırnaslı'ya verilmesini öneriyoruz."
Önerge oybirliğiyle benimsendi; Niyazi Ağırnaslı, Yüksek İhtisas Hastanesinde yatıyordu. Bir grup üye, Niyazi Ağırnaslı'ya giderek plaketini verdi. İbrahim Açan başkanlığında bir grup da Anıtkabir'e giderek saygı duruşunda bulundu; özel defteri yazıp imzaladı.
Kurultaya, Metris, Bartın, Mamak, Çanakkale, Gaziantep, Kastamonu, Eskişehir cezailerinden mesajlar yollanmıştı. Bunlar okunurken, büyük alkış topladı.
Kurultay, yeni yönetim kuruluna “genel af » ve "ölüm cezalarına karşı" girişimlerde bulunması görevini verdi, İnsan Hakları Derneği’nin seçilen yeni yöneticileri şöyle: Nevzat Helvacı (Genel Başkan), Leman Fırtına (Genel Başkan yardımcısı), Akın Birdal (Genel Sekreter), İbrahim Tozan (Genel Sekreter Yardımcısı), İhsan Atar (Genel Sayman). Üyeler de şöyle: Mahmut Tali Öngören, Yavuz Önen, Nuri Karacan, Bekir Doğanay, Ülkü Tolunay, Erol Özcan.
Onur Kurulu da şu kişilerden oluştu: Halit Çelenk, Suphi Gürsoytrak ,Gülten Akın, Veli Lök, İbrahim Açan. Denetleme Kurulu'na ise Haciriz Timuroğlu, Latif Küey, Murat Çelikkan getirildiler.
İnsan Hakları Derneği'nin, tüzüğünün İçişleri Bakanlığı’na benimsetilmesi çabaları dokuz ay sürdü. Derneğe türlü engeller çıkarıldı. "insan haklarını devlet korur, bu konuda derneğe gerek yok!" demeye getiriyorlardı.
Dil Derneği'nin başına gelenler de, İnsan Hakları Derneği'nin başına gelenlere benziyor. "Dilin özleşmesi, güzelleşmesi derneğin işi değil, devletin işi!" demeye getiriyorlar işte. Bu nedenle, Ankara Valiliği Dil Derneği çalışmalarını durdurdu, kapatılması için de Ankara Savcılığına yazı yazdı. Ankara Valiliği Dil Derneği'ni "kurulması yasak dernekler" arasına sokmuştu. Ankara Savcılığı, dernek kurucuları için soruşturma açtı. Savcılık, Dil Derneği kurucularının ifadelerine başvuracak.
* * *
Pasaportunu alan Haldun Özen, Londra'da The London Clinic'te ameliyat oldu. Tek böbreğindeki tümör de alındı. Haldun Özen'in bir böbreği daha önce alınmıştı, tek böbrekle yaşıyordu. Haldun özen, kendisini ameliyat edip yaşama kavuşturan Dr. J. E. A. Wickham'a bir Devrek bastonu armağan etti. 12 haziran cuma günü ameliyat olan Haldun Özen, 13 haziranda birkaç adım atmaya başladı. Haldun Özen’in Londra'daki, Avrupa’daki arkadaşları onu yalnız bırakmadılar. Özen'e büyük geçmiş olsun!
15 Haziran 1987, Cumhuriyet