İlhan Selçuk'un Yeni İnsan'ı Anlatısı (2)

Anadolu Müslümanıyla Arap Müslümanı Ayrı!

Cumhuriyet Yazarı İlhan Selçuk. 25 Nisan 1997'de, Strasbourg'da yapılan “Türkiye'de Aydınlanma Hareketi" konulu toplantıda sunduğu bildiride. “Anadolu'da Yeni İnsan"a sözü getirerek özetle şunları belirtti:

“Osmanlı aydınları 19. yüzyılda Avrupa ile yakından tanıştılar. Aydınlanmanın Rönesans He reformdan daha değişik bir niteliği vardı. Rönesans ile reform, Hıristiyanlık dünyasının iç hesaplaşması gibi görünüyordu; Rönesans ressamları kiliselerin tavanlarını süslüyor, reform ise Papa’ya başkaldırıyı simgeliyor, her iki büyük olgunun üstünde kilisenin kubbesi yükseliyordu.

Oysa 'Aydınlanma Devrimi' kiliseye karşıydı, Hıristiyanlığa ters düşüyordu. Bu içerik aydınlanmayı evrenselleştiren niteliklerden biriydi.

Osmanlı aydınları Avrupa ’ya gidip geldikçe Yeni İnsanla tanıştılar. Bu tanışıklık kendi benliklerinde yenileşmeyi güdüledi. Tehlikeli bir dönüşümdü bu. Çünkü Osmanlı topraklarında 'Yeni İnsan’ın oluşup beslenmesi için gerekli altyapı yoktu. Avrupa ile tanışıp ‘Jön Türk'leşen Osmanlı aydınları, aydınlanma felsefesinden paylarını aldıkça kendi yurtlarında dışlanacaklar, halkın gözünde ‘Con' diye anılacaklardı.

Batı’da ‘aydınlanma' sınıfsal bir temele dayanıyordu. Osmanlı mülkünde ise sanayi burjuvazisi yoktu. Tarım ideolojisinin egemenliğindeki bir toplumda ‘özgürlük, uluslaşma, laiklik' kavramlarını savunan aydınların acı çekmeleri doğaldı.

Türkiye'de toplumsal ve ekonomik altyapı değişimi gerçekleşmeden ‘fikir inkılabı’ gündeme girmişti."

İlhan Selçuk bildirisinde, daha sonra Osmanlı’da engelleri anlatıyor. “1923 Devrimi'ne gelinceye dek, çağdaşlaşmanın yeterli uygulaması görülemedi" diyor. ''Tanzimat yenilikler getirmişti. Ancak devlet düzeni, padişahlığın ve halifeliğin dinsel egemenliğinden kurtulamıyordu; hilafet laikliğe engeldi" diye ekliyor.

“Kurtuluş Savaşı dönemeci”ne geçen İlhan Selçuk,' “Bu savaş, Anadolu Aydınlanması‘nın önündeki engelleri kaldırmak için gerekli ortamı yaratmış: devrimin temellerini atmıştır" diyerek şöyle sürdürüyor:

"Aydınlanma felsefesinin 'laiklik, insan hakları, uluslaşma, demokrasi, sanayileşme’ kavramlarıyla bağıntısını, Anadolu, dış düşmana ve emperyalizme karşı verilen savaşın ulusal içeriğinde öğrenmeye başladı. Anadolu ihtilalinin başlangıcında kurulan Ankara’daki Büyük Millet Meclisi hükümeti ‘Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur' diyerek ümmet bilincinden uzaklaşan yeni çözümü dile getirdi.

Halifenin düşmanla işbirliği, laikliğe giden yolun taşlarını döşedi.

Padişahın bir İngiliz savaş gemisine binerek kaçması. Cumhuriyetin ilanını kolaylaştırdı.

Osmanlı aydınlarının Avrupa 'da benimsedikleri fikirlerin ülkede gerçekleşmesi için gerekli ortam oluştu; Türkiye’nin aydını, Kurtuluş Savaşı ile 'asker-sıvif işbirliğinde fikirlerini hayata geçirebilecek bir güç sağladı. Anadolu halkının, Müslümanlık dünyasındaki özel konumunu bunlara eklersek 1923 Devrimi'nin eşine rastlanmayan özelliği ortaya çıkar. ”

İlhan Selçuk, bildirisinin sonunda, “Anadolu Müslümanlığının yapısı"na değiniyor, bu konuda şöyle diyordu:    

“Arap dünyasının İslamıyla Anadolu Müslümanlığı arasındaki önemli farkın önemli bir boyutu Alevi-Bektaşi toplumunun özel niteliklerinde vurgulanır. Aleviler, Sünni şeriatına karşıdırlar. Sünni halifenin padişahlığı, Alevileri Osmanlı saltanatında dışlanan bir büyük mezhebin topluluğu olarak ezmişti.

Cumhuriyetin laiklik ilkesini benimsemeleri. Osmanlı’da dinci devletin ağır baskıları altında yaşayan Aleviler için Sunnilerle eşitlik düzeyine erişmeleri demek olacaktı.

Mustafa Kemal. Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, laikliğin devletin temel ilkesi olarak benimsenmesinde Alevi-Bektaşi toplumunun desteğini sağlamıştır..."

Bildirisinde, "Anadolu aydınlandı mı" sorusunu soran Selçuk, bu konuda da söyle diyordu:

"Yalnız Anadolu değil, aydınlanmanın anayurdu sayılan coğrafyada bile bu sürecin sona ermediğini ve devam ettiğini söylemiştik. Buna bir sıcak boyut daha ekleyebiliriz: Türkiye, aydınlanma olgusunu ‘devrim’ ile 'karşıdevrim' gelgitlerinde yaşıyor.

2. Dünya Savaş’ından sonra çok partili rejime açılan Anadolu 'da, Aydınlanma Devrimi 'ni demokrasi ortamında yeniden kazanma sınavını veren bir Türkiye var...

Türkiye bu konuda bir model!

Anadolu ’da yaşanan hesaplaşmada aydınlanmacılar değil de şeriatçılar kazanırsa model yıkılacak. Asya 'dan Afrika'ya değin tüm İslam dünyasında dengeler değişecek. Kökten dincilerin tarihi tersine çevirmek savları başarı kazanacak.

Son yıllarda İslam dünyasında din savaşları arttı ve yoğunlaştı; kökten dincilik tehlikesi çok ülkede yoğunlaştı.

Bu, 'yeni insan’ ile ‘eski insan'ın kavgasıdır."

★ ★★

Sevgili okurlar, 1 Mayıs “Emekçi Bayramı" kutlu olsun!