İlginç Mektuplar...

Elime, İngiliz İşçi Partisi lideri Mr. Neil Kinnock'un mektupları geçti. Bunlar, Turgut Bey'in "Londra seferi”yle ilgili mektuplar. (İngilizce metinleri bende) Mr. Neil Kinnock’un 13 Şubat 1986 günü, Turgut Özal’a yazdığı mektup şöyle:
"Sayın Başbakan,
Londra'yı ziyaretiniz vesilesiyle, önümüzdeki perşembe günü buluşacağımızı biliyorsunuz.
Görüşmemiz sırasında, bana büyük endişe veren Türkiye'deki insan hakları konusunu sizinle görüşmek istediğimi, nezaket kuralları gereği şimdiden size bildiriyorum.
Demokrasinin gereği olan konuşma özgürlüğüne basın özgürlüğüne konulan sınırlamaların, bağımsız sendikalara engel olunmasının, Türk cezaevlerinde işkencenin önlenmemesinin ve birçok kimselerin sırf siyasal ve dinsel inançlarından ötürü hapis yatmalarının İngiltere'de yarattığı derin endişeyi, kuşkusuz biliyorsunuzdur.
Benim görüşüm odur ki, İngiltere’nin Türkiye'ye karşı takınacağı tutum, geniş ölçüde, kişisel ve toplu söz ve kurumlaşma özgürlüklerinin Türkiye'de ne kadar çabuk ve hangi ölçüde kabul edileceğine bağlı olacaktır.
Ümit ederim ki, görüşmemiz sırasında değineceğim hususlarda bana olumlu biçimde yanıt verme olanağını bulursunuz. Saygılarımla.
Parlamento Üyesi Mr. Neil Kinnock (Sayın Neil Kinnock tarafından yazdırılmıştır)"
14 Şubat 1986 günkü The Guardian gazetesinde, "İstenmeyen Konuk" başlıklı, sekiz imzalı bir okur mektubu yayımlanır. Sekiz imzadan ikisi milletvekilinindir. Glenys Kinnock ile Norman Buchan, biri de Profesör J.M. Marks. Mektubun ilginç yanı, imzalayanlar arasında muhalefet lideri Mr. Kinnock'un eşi Bayan Kinnock'un da bulunması. "İstenmeyen Konuk" başlıklı okur mektubu The Guardian'ın başyazarına yazılmış.
Muhalefet lideri Neil Kinnock, o sıralarda Türkiye’ye gelmesi beklenen ancak, Ekin Danışmanlık-Bilar A. Ş.'nin toplantıları yasaklandığı için gelmeyen Tony Benn'e 17 Şubat 1986 günü bir mektup yazmakta, şöyle demektedir:
"Sayın T. Benn, Parlamento Üyesi-Avam Kamarası,
Sayın Tony,
Durumda değişiklik olmadığı takdirde, perşembe günü Türk Başbakanı Özal’la yarım saat kadar buluşacağım. Buluşmamın özel nedeni insan hakları konusunu kendisine açmak ve bu konu üzerinde ısrarla durmaktır. Bu sabahki gazetelerde sizin Türkiye'ye kabul edilmediğinizi okudum. Bu olayın ayrıntılarını bana bildirirseniz çok sevinirim. Çünkü Özal’la görüşmemde bu konuya da değinmek ve size yapılan işlemi onaylamadığımı bildirmek istiyorum. ‘Durumda değişiklik olmadığı takdirde' dememin nedeni, görüşlerimi daha önce Türklere çok açık bir biçimde belirttiğim için, belki benimle buluşmak istemezler düşüncesi. Fakat ne olursa olsun, ben Türkiye'deki durumla ilgili görüşlerimi açıklayacağım. Saygılarımla" (İmza)
Muhalefet lideri Neil Kinnock, 20 şubat perşembe sabahı, Turgut Bey’le görüşür. Aynı gün görüşme ile ilgili olarak, İşçi Partili Milletvekili Tony Benn'e şu mektubu yazar:
"Sayın Tony,
Size söylediğim gibi, bu sabah Özal ile yaptığım konuşmada sizin Türkiye'ye gitmenize engel olunması konusunu açtım. Ve partimin bir üyesine bu biçimde davranılmasından ötürü kişisel protestomu belirttim.
Bay Özal, 'Mr. Benn'e engel olunmamıştır. Kendisini çağıran kurum ticari bir kurumdur. Ticari kurumların siyasetle uğraşmalarına izin verilmemektedir. Eğer siz Türkiye'ye gelip siyasal bir kurumun toplantısında konuşma yapmak istiyorsanız, buyurun' dedi.
Bu açıklamanın ne derece geçerli olacağı konusunda siz elbette kişisel hükmünüzü vereceksiniz. Ama bu açıklama bana doyurucu gelmedi ve ben de bunu kendisine belirttim.
Bay Özal ile yaptığım toplantıdan sonra basına verdiğim açıklamanın bir örneğini ilişikte sunuyorum. Saygılarımla.” (İmza)
Mektuplar bunlar. Londra kulislerinde dolaşan söylentilere göre, İngiliz İşçi Partisi lideri Neil Kinnock ile Özal'ın görüşmeleri pek içaçıcı konuşmalarla geçmemiştir. Özal'ın çevresindekilerden kimilerinin İngilizlere dönüp, “Halkımız bilgisiz, jeopolitiğimiz elverişsiz. Batılı demokrasi bize göre değil" türünden konuşmaları gerçekten üzüntü verici.
* * *
12 mart çarşamba günü çıkan "İsveç'teki Enişte..." başlıklı "Ankara Notları"nda, İskandinav ülkeleri insanı anlatılırken "Kuzeyliler genellikle çok kaba saba insanlar..." gibi bir tümce de geçmişti. İzlenimlerini aktaran emekli elçi Sacit Somel, bunun böyle olmadığını söyledi. Sacit Somel her üç ülkenin de, uygarlık düzeyine erişmiş demokratik ülkeler olduklarını, kendisinin özellikle Danimarkalıları iyi tanıdığını, bu ülke insanlarının bütün yabancıları hayran bırakacak derecede kibar, nazik ve güler yüzlü insanlar olduklarını belirtti...