6 Kasım 1983 seçimlerinden bir hafta önceydi; o gün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ydı. Sabah Anıtkabir’de. SODEP Genel Başkanı Cezmi Kartay, ANAP Genel Başkanı Turgut Özal’a:
Biz, seçim dışı kaldık; siz iktidara geliyorsunuz! dedi. Turgut Bey:
Çok teşekkür ederim bu tahmininize, bilemiyorum! yanıtını verdi.
Akşam da eski Ankara Palas’ta, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla bir kokteyl vardı. Seçimlere girmesi engellenen SODEP Genel Başkanı Cezmi Kartay, bir köşeye çekilmiş, bir başına ayakta duruyordu. 12 Eylülcüler, SODEP’e 30 kurucuyu tamamlatmamışlar, onaylanan kurucu sayısı 28’de kalmıştı. Veto edilenlerin başında, partinin genel başkanı Erdal İnönü vardı; Atatürk’le İnönü’nün yaverliğini yapmış, 80 yaşındaki Cevdet Tolgay bile veto edilenler arasındaydı. Cezmi Kartay’ın yalnızlığı biraz da küskünlüğünden mi kaynaklanmaktaydı? SODEP’in, DYP’nin seçimlere katılmalarının engellenmesi, haksız, çağdışı bir karardı. Demokrasiye inanmış kişilerin alabilecekleri bir karar değildi. Ama, ülkenin başında bir "cunta” vardı, dediği dedik, öttürdüğü düdüktü!
O gece toplantıda kimler vardı? Danışma Meclisi üyeleri, eski askerler Eşref Akıncı, Adnan Ersöz, İbrahim Şenocak, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanları. Konsey üyeleri, çok kalabalık bir topluluk. Parti başkanlarından Cezmi Kartay’dan başka MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp var. O, 6 Kasım seçimleri sonunda kuracağı kabineyi oluşmayı düşünüyor olmalı. Günün konusu, 6 Kasım’da, yani bir hafta sonra yapılacak milletvekili seçimleri. Danışma Meclisi üyeleri, eski askerler, Cezmi Kartay’ın bulunduğu köşeye doğru gelirler, Kartay onlara şöyle der:
Benim aldığım bilgilere, tahminlerime göre, Turgut Özal iktidara geliyor...
Biri, söze karışır:
Mümkün mü? İki çuval dosyası var! Gelmesi mümkün değil!
Ben söylüyorum, sezgim bu; artık dosyasının çuvallarını ben bilmem!
Cezmi Kartay’dan bu sözleri duyanlar, bunu Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e de iletmişler miydi, "Cezmi Kartay, böyle böyle diyor” diye ne bileyim? Kenan Evren, Cezmi Kartay'ın bulunduğu köşeye doğru geldi:
Diğer parti başkanları hep geziyorlar, siz buradasınız! diye söze girdi;
Kartay: onların seçime girmelerine izin verdiniz, bize vermediniz... diye sitemli konuştu. Evren, siteme sitemle karşılık verdi:
Niye "geçersiz oy" vermede ısrar ediyorsunuz? Gezilere çıkıp, vatandaşa "Geçersiz oy verin!” diyorsunuz?
Paşam, biz yasal ve demokratik haklarımızı kullanmaya kararlıyız. Siyasal Partiler Yasası var bir yandan, Seçim Yasası var bir yandan; Siyasal Partiler Yasası’na göre hiçbir siyasal parti, diğer siyasal partiyi destekleyemez; Seçim Yasası’na göre de sandık başına gitmek gerekmekte. Onun için bize vatandaş "Nereye oy vereceğiz?" diye sorduğunda, "Biz seçimlere giremiyoruz, hiçbir partiye oy vermeyeceksiniz, ’Tak tak’ yapacaksınız?" diyoruz...
Gerçekten, o sıralarda toplanan SODEP’in MKYK’sında konu görüşülmüş, "Seçime giren üç partiye de oy verilmemesi'' kararlaştırılmıştı. Yani, "Tak tak" yapılacak, oy pusulaları geçersiz olacaktı. Bunu çeşitti illerde yaptıkları konuşmalarda yinelediler. Kartay da öbür SODEP konuşmacıları da birkaç yol mahkemelere verildiler...
O akşam, Cezmi Kartay'ın “Özal iktidara geliyor'' biçimindeki sezgisi. Evren’i de tedirgin etmişti. Evren'in çevresindekiler ise şoke olmuşlardı. Bir şeyler yapılmalıydı. Kenan Bey'in:
Dur bakalım, 5 kasım konuşmasında açıklama yapacağım! dediği duyuldu. (Buradan, Kenan Bey'in konuşmayı gerçekte seçimden bir gün önce 5 Kasım 1963 günü yapmayı düşündüğü, ancak telaşın artması üzerine ya da başka bir nedenle, 4 kasıma almayı kararlaştırdığı anlaşılıyor; açıklamalara meraklı olan Kenan Bey, bu konuda Ali Baransel aracılığı ile bir açıklama yaparsa iyi olur vallahi!)
Cezmi Bey, o gece MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp’e de söyledi:
Benim aldığım bilgilere göre kanaatim Özal iktidara geliyor!
Mümkün değil!
Biz seçimde değiliz, o sizlerin sorunudur, ama ben sezgimi şimdiden size söylüyorum!
Kenan Bey'in 4 Kasım 1963 konuşması, Hasan Cemal'in deyişiyle "Bomba gibi patlar: Evren Özal'ı yalancılıkla suçlar" Hasan Cemal'in "Özal Hikâyesi" yapıtında vurgulandığı gibi; "Artık çok geçtir. Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir” Turgut Bey, ”8 Kasım günü, Kenan Bey'i kucaklayıp iki yanağından öper.”
Milliyet’in pazar günkü sayısında, Derya Sazak, “Makedonyalı ile Malatyalı” başlıklı yazısında. Turgut Bey'le Kenan Bey arasında bir "danışıklı dövüş"ün olduğunu; Hasan Cemal'in kitabındaki bulgulara, söylentilere dayanarak söylemek istiyor. Yani, 1963’te olan şimdi de oluyor, demeye getiriyor. Yazı şöyle bitiyor:
"Belki de... 9 kasımda Çankaya Köşkü’nde yapılacak devir-teslim töreninde 83’teki görüntünün tersine bu defa Evren, Özal'ı kendine çekip öpecektir.
Anlaşılan...
Tarih tekerrür etmektedir."
Kanımca, tarihin yinelenip ne ettiği yoktur; 1963'ten bu yana köprülerin altından çoook sular aktı; artık o derelerde bir daha çimilemez! Hacı Turgut Bey, Kenan Bey'in yerine gelmesine gelecek de sonra ne olacak? Önemli olan orası...
10 Ekim 1989, Cumhuriyet