Hoppalaaaaaa...

1982’nin son cuma günü, yeni yıl için kendi kendime, kararlar alıp gidiyorum. Bu yıl şöyle yapayım, kimseyi incitmeyeyim... filan. Sesli düşünmem, önümde yürüyen genç kızı huylandırmış olmalı; durup baktı:
— Affedersiniz, dedim, size bir şey demedim, bazen böyle sesli düşünürüm de;
İyi bir huy değil ama!
Hay Allah! Bir ben miyim, kendi kendime konuşan? Yolda, sokakta, kendi kendilerine gülen, yanında biri varmış gibi konuşarak giden insanlar yok mu?
Genç kızın yeni yılını da kutlayamadım:
İnanın size bir şey söylemedim. Yeni yılınızı kutlamak isterim; desem. Tanrı bilir, iyice yanlış anlaşılır. Kös kös yürüdüm…
Otobüs geliyor, koşup yetişebilirim. Son yolcu olarak bindim. Bir yandan ceplerimde basın kartımı arıyorum, bu arada şoföre:
— Yeni yılınız kutlu olsun şoför bey dedim.
— Anlamadım!
— Yeni yılınız kutlu olsun, dedim... Sesim niye böyle kısık çıktı ki?
— Ha, teşekkür ederim...
Şoför biletsiz gitmek istediğimi mi düşünmüştü? Usundan geçenleri okumaya çalışıyorum:
— Kurnaza bak; benim yeni yılımı kutlayarak, uyutacak sözde.
Çıkar bakalım kartını görelim!
İşte buldum. Şoför karta gözucuyla baktı, “tamam” gibilerden, başını çevirdi.
İnsan, önüne gelenin yeni yılını kutlamak istiyor. Paris’te, gece yarısından sonra, Ali Sirmen daha iyi bilir, tanısın tanımasın, herkes birbirini öpermiş yılbaşlarında. Doğrusu, erkekler kızları öperlermiş! İtiraz ayıpmış!
Ferda Bey, bildim bileli çelebi kişidir. O da PTT şubesine gitmiş, bazı dostlarına tebrik kartları atacakmış. Usuna gelenlerden bazılarına da kartları, boş bir gişenin önünde durup yazmış. Bir bayan memur, sandalyesinde oturmakta, boyuna hapşırmaktaymış...
Yazık, diye düşünmüş Ferda Bey, üşütmüş kızcağız demek... Cebinde theraflu varmış: İki tane versem, iyi olur, diye geçirmiş usundan. Ama ya terslerse? Vazgeçmiş...
Kartları yazıp bitirince, bayan:
— Verin bana, demiş, pullarını ben yapıştırayım”
— Çok teşekkür ederim efendim...
Ferda Bey, “işte şimdi tam sırası” diye düşünmüş:
— Görüyorum ki, efendim, biraz rahatsızsınız, hapşırıyorsunuz. Cebimde theraflu var, şu iki taneyi alın. Bir şeyiniz kalmaz...
— Teşekkür ederim, bunların ikisini de mi alacağım şimdi?
— Hayır, birini şimdi alın, öbürünü iki—üç saat sonra alın...
Ferda Bey, yüreklenerek bir adım daha atmış:
— Efendim, yeni yılınızı kutlayabilir miyim? Yeni yılın başarılar, mutluluklarla dolu geçmesini gönülden dilerim!
— Teşekkür ederim efendim!
Ferda Bey, bu kadar sıcak bir ilgiden, son derecede mutlu, ayrılırken bayan memura:
— Ben, demiş, sizin eski bir bakanınızım. Adım Ferda Güley, anımsadınız mı?
— Hayır! demiş bayan, duymadım... Hoppalaaaa!
Ferda Bey, hafif bozulmuş; ensesinden ter, yürüdü yürüyecek. Ama, herhalde yeni girmiştir işe, nereden bilecek? Anımsatmış, 1974'de Ulaştırma Bakanı olduğunu. Sormuş:
— Siz herhalde yeni girdiniz, ondan anımsayamıyorsunuz!
— Yoooo, demiş bayan; yeni değilim. 1970’den beri çalışıyorum...
Ferda Bey'in üzüntüsünü anlayabilmek için, onun yerinde olmak gerek. Kös kös ayrılmış PTT'den.
Birleşmiş Milletler bu yılı “haberleşme yılı” ilan etti. Ferda Bey’in söyledikleri, “haberleşme yılı”nda da güncelliğini koruyor. Dünya postacılarının kulaklarında küpe olsun.