Hiç Kefir İçtiniz mi? (1)

“Kefir"i, bana ilk kez, eski CHP Çorum Milletvekili, SHP’nin ilk Genel Sekreteri Cahit Angın anlattı. Kefir san­ki her derdin ilacıydı. Bir gün, sağınlar, Cahit Angın’ın ayak başparmağının tırnağını çekip almayı kararlaştırmışlar, yok­sa parmak kesilecekmiş. Cahit Angın, kara kara düşünür­ken, beslenmeci bir arkadaşı “kefir"den söz etmiş:

Kefir iç! Hatta, kefiri o tırnağı çekilecek parmağına sür, ameliyata gerek yok! demiş.

Sonunda Cahit Angın, parmağını, belki canını kurtarmış...

Ben herhalde, bu kefiri içemem! diye düşünüyordum. Nasıl şey kim bilir?

Hiç de öyle değilmiş. Sabahları denize giderken, evleri­nin önünden geçtiğim eski Bolu Milletvekili Abdi Özkök:

Mustabey, buyurun çay içelim diyeceğim, ama biz bu sabah çay yerine kefir içelim dedik hanımla...

Teşekkür ederim Abdi Bey! Siz kefiri biliyor muydunuz?

Elbette, kefir bilinmez mi? Peki, siz yazı yazdınız mı ke­fir üstüne?

Çoook...

Ben sizin Cumhuriyette kefir üstüne bir yazınızı oku­madım!

Belki Cumhuriyette değil, ama dergilerde yazdım.

Abdi Özkök, CHP milletvekiliyken. Cumhuriyette tarım reformu üstüne yazdıklarını okurdum. O, tarımcıydı...

Bir an önce "kefir"i tanımak istiyordum. Cahit Angın:

Bir litre sütü kaynat, kaymağını al; oda sıcaklığına yani 20-23 dereceye değin soğusun. Sonra getir, ben sana ke­firin mayasını vereceğim! dedi.

Sütü kaynatıp, kaymağını aldım; bir cam kavanoza dol­durdum. Doooğru Cahit Angın’a. Baktı:

Ooo, bu daha çok sıcak! dedi, biraz daha bekleyelim. Oda sıcaklığına insin! (Benim yedi aylık olduğumu ne bil­sin!)

Az sonra, eşi Solmaz Hanım, içinde kefir mayası olan bir cam kavanozla geldi. Büyükçe bir cam kabın üstüne tel süz­geci yerleştirdi. Kavanozdaki yoğurda benzer, koyu kefirli sütü, tel süzgece döküp, tahta kaşıkla (kesinlikle tahta ka­şık olacak) karıştırmaya, tel süzgeçten süzmeye başladı. Alttaki cam kaba süzülüp geçen şey, artık içilecek olan ke­firdi. Ayranın azıcık koyusu. Süzmenin sonuna doğru, tel süzgeçte kalan ise, kefir mayasıydı. O, yeni bir süt için kul­lanılacaktı.

Solmaz Hanım, tahta kaşığın ucuyla, benim getirdiğim cam kavanozdaki oda sıcaklığındaki süte, bu mayayı karıştırdı. Cahit Angın:

İşte, bu kavanozu ağzı kapalı olarak, oda sıcaklığında 24 saat bekleteceksin. 24 saat sonra, sen de bu mayalan­mış sütü, artık o süt değil, süzgeçten geçirip, kefir yapa­caksın. Eğer başlangıçta kefiri içmekte güçlük çekersen, örneğin şeftali suyuyla da içebilirsin. Çok güzel oluyor!

24 saati iple çektim. Tam 24 saat sonra, kavanozu aç­tım. Gümüldür’ün Ürkmez Köyü’nden satın aldığım tel süz­geçten geçirdim. Tahta kaşıkla karıştırarak yaptım bunu. Kalan yarım kaşık ölçeğindeki maya, artık oda sıcaklığın­daki süte karıştırabilirdi. Onu da yaptım. Kefirimi de içe­bilirdim. Aldığım şeftali suyundan azıcık döktüm. Tamam, ancak Cahit Angın, içilecek kefirin buzdolabının alt gözün­de saklanması gerektiğini de söylemişti. Saklamak dediy­sem, rahat içilmesi için...

Kefirle ilgili yazı yazacağımı Cahit Angın'a söylediğim zaman:

Yav, ortalık dandini, bir yandan ara seçime gidiliyor, bir yandan sol bir türlü birleşemiyor. Kim okur, kim dinler ‘ke­fir’/?

Okurlar, okurlar! Hem, kimi politikacılar, şekersiz dem­li çay içip boşuna düş kuracaklarına, kefir içerlerse, enin­de sonunda sol da birleşir! (Gülüşmeler). Demokrasimiz daha sağlıklı olur...

Cahit Angın, "kefir" konusunda konuşmam için, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi profesörlerinden Nesrin Kaptan’ı salık vermişti. Nesrin Hanım'la telefonla görüşebil­dim. Nesrin Kaptan emekli olmuş, Antalya'ya yerleşmişti. Ankara'ya arada bir gelmekteydi. Giderek, başka kefirciler bulacaktım...

“Bitkisel Protein ile Dengeli Beslenme" kitabının yazan Müheyya İzer, “kefir”le ilgili olarak geniş bilgi veriyor, özet­le şöyle diyordu:

Kefir, Avrupa’ya Kafkasya 'dan gelmiştir. Kafkasyalılar'a göre en iyi kefir, devenin sırtında çalkalana çalkalana elde edilen kefirdir. İyi yapılmış bir kefir, sütlü şampanya tadını andınr. Bu kesilmiş süt lezzetli ve sağlıklı bir besindir. 2 gün fermante olan (mayalanan) kefirin bileşimi aşağı yukarı şöyledir. Laktoz 20 g/1, kazein ve albümin: 30 g/1, yağlı mad­de: 20 g/1, su ve madensel tuzlar: 905 g/1, alkol: 6 g/1.

Kafkasyalılar kefirin olumlu etkisini uzun zamandan beri bilirler. Kefiri su yerine içer, gençlik iksiri olarak kullanırlar. Kafkasyalılar’ın 110-130 yıla varan bir ömür ortalamasına ulaştıktan bilinir. Kafkasya'da tüberküloz, kanser ve sindi­rim bozukluklarından eser yoktur.

Ömrünün büyük bir bölümünü kefirle ilgili araştırmalarla geçiren Prof. Dr. Mechnikof (1845-1916) çok değerli so­nuçlar elde etmiştir. Aşağıda belirtilen hastalıklar kefir sa­yesinde başarıyla tedavi edilmekte, pek çoğu tam iyileş­mektedir:

Mide iltihaplan, depresyon, karaciğer ve safra hastaları / mikrobik sarılık, iç ve dış urlar, uzun süren kronik bağır­sak iltihapları, kansızlık, solunum yollarının üşütülmesinden kaynaklanan hastalıklar, her türlü egzama, dışa vuran aler­ji ve benzeri rahatsızlıklar, kalp atardamarları ile ilgili hasta­lıklar, yüksek tansiyon, ishal/kabızlık.

Önemli bir nokta daha: Kefir, bağırsaklarda kalmış çürük maddeleri dışarı atar.

(Kefirle ilgili anlatacaklarım çok. Pazara izlemeyi sür­dürün.)