“Kefir"i, bana ilk kez, eski CHP Çorum Milletvekili, SHP’nin ilk Genel Sekreteri Cahit Angın anlattı. Kefir sanki her derdin ilacıydı. Bir gün, sağınlar, Cahit Angın’ın ayak başparmağının tırnağını çekip almayı kararlaştırmışlar, yoksa parmak kesilecekmiş. Cahit Angın, kara kara düşünürken, beslenmeci bir arkadaşı “kefir"den söz etmiş:
Kefir iç! Hatta, kefiri o tırnağı çekilecek parmağına sür, ameliyata gerek yok! demiş.
Sonunda Cahit Angın, parmağını, belki canını kurtarmış...
Ben herhalde, bu kefiri içemem! diye düşünüyordum. Nasıl şey kim bilir?
Hiç de öyle değilmiş. Sabahları denize giderken, evlerinin önünden geçtiğim eski Bolu Milletvekili Abdi Özkök:
Mustabey, buyurun çay içelim diyeceğim, ama biz bu sabah çay yerine kefir içelim dedik hanımla...
Teşekkür ederim Abdi Bey! Siz kefiri biliyor muydunuz?
Elbette, kefir bilinmez mi? Peki, siz yazı yazdınız mı kefir üstüne?
Çoook...
Ben sizin Cumhuriyette kefir üstüne bir yazınızı okumadım!
Belki Cumhuriyette değil, ama dergilerde yazdım.
Abdi Özkök, CHP milletvekiliyken. Cumhuriyette tarım reformu üstüne yazdıklarını okurdum. O, tarımcıydı...
Bir an önce "kefir"i tanımak istiyordum. Cahit Angın:
Bir litre sütü kaynat, kaymağını al; oda sıcaklığına yani 20-23 dereceye değin soğusun. Sonra getir, ben sana kefirin mayasını vereceğim! dedi.
Sütü kaynatıp, kaymağını aldım; bir cam kavanoza doldurdum. Doooğru Cahit Angın’a. Baktı:
Ooo, bu daha çok sıcak! dedi, biraz daha bekleyelim. Oda sıcaklığına insin! (Benim yedi aylık olduğumu ne bilsin!)
Az sonra, eşi Solmaz Hanım, içinde kefir mayası olan bir cam kavanozla geldi. Büyükçe bir cam kabın üstüne tel süzgeci yerleştirdi. Kavanozdaki yoğurda benzer, koyu kefirli sütü, tel süzgece döküp, tahta kaşıkla (kesinlikle tahta kaşık olacak) karıştırmaya, tel süzgeçten süzmeye başladı. Alttaki cam kaba süzülüp geçen şey, artık içilecek olan kefirdi. Ayranın azıcık koyusu. Süzmenin sonuna doğru, tel süzgeçte kalan ise, kefir mayasıydı. O, yeni bir süt için kullanılacaktı.
Solmaz Hanım, tahta kaşığın ucuyla, benim getirdiğim cam kavanozdaki oda sıcaklığındaki süte, bu mayayı karıştırdı. Cahit Angın:
İşte, bu kavanozu ağzı kapalı olarak, oda sıcaklığında 24 saat bekleteceksin. 24 saat sonra, sen de bu mayalanmış sütü, artık o süt değil, süzgeçten geçirip, kefir yapacaksın. Eğer başlangıçta kefiri içmekte güçlük çekersen, örneğin şeftali suyuyla da içebilirsin. Çok güzel oluyor!
24 saati iple çektim. Tam 24 saat sonra, kavanozu açtım. Gümüldür’ün Ürkmez Köyü’nden satın aldığım tel süzgeçten geçirdim. Tahta kaşıkla karıştırarak yaptım bunu. Kalan yarım kaşık ölçeğindeki maya, artık oda sıcaklığındaki süte karıştırabilirdi. Onu da yaptım. Kefirimi de içebilirdim. Aldığım şeftali suyundan azıcık döktüm. Tamam, ancak Cahit Angın, içilecek kefirin buzdolabının alt gözünde saklanması gerektiğini de söylemişti. Saklamak dediysem, rahat içilmesi için...
Kefirle ilgili yazı yazacağımı Cahit Angın'a söylediğim zaman:
Yav, ortalık dandini, bir yandan ara seçime gidiliyor, bir yandan sol bir türlü birleşemiyor. Kim okur, kim dinler ‘kefir’/?
Okurlar, okurlar! Hem, kimi politikacılar, şekersiz demli çay içip boşuna düş kuracaklarına, kefir içerlerse, eninde sonunda sol da birleşir! (Gülüşmeler). Demokrasimiz daha sağlıklı olur...
Cahit Angın, "kefir" konusunda konuşmam için, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi profesörlerinden Nesrin Kaptan’ı salık vermişti. Nesrin Hanım'la telefonla görüşebildim. Nesrin Kaptan emekli olmuş, Antalya'ya yerleşmişti. Ankara'ya arada bir gelmekteydi. Giderek, başka kefirciler bulacaktım...
“Bitkisel Protein ile Dengeli Beslenme" kitabının yazan Müheyya İzer, “kefir”le ilgili olarak geniş bilgi veriyor, özetle şöyle diyordu:
Kefir, Avrupa’ya Kafkasya 'dan gelmiştir. Kafkasyalılar'a göre en iyi kefir, devenin sırtında çalkalana çalkalana elde edilen kefirdir. İyi yapılmış bir kefir, sütlü şampanya tadını andınr. Bu kesilmiş süt lezzetli ve sağlıklı bir besindir. 2 gün fermante olan (mayalanan) kefirin bileşimi aşağı yukarı şöyledir. Laktoz 20 g/1, kazein ve albümin: 30 g/1, yağlı madde: 20 g/1, su ve madensel tuzlar: 905 g/1, alkol: 6 g/1.
Kafkasyalılar kefirin olumlu etkisini uzun zamandan beri bilirler. Kefiri su yerine içer, gençlik iksiri olarak kullanırlar. Kafkasyalılar’ın 110-130 yıla varan bir ömür ortalamasına ulaştıktan bilinir. Kafkasya'da tüberküloz, kanser ve sindirim bozukluklarından eser yoktur.
Ömrünün büyük bir bölümünü kefirle ilgili araştırmalarla geçiren Prof. Dr. Mechnikof (1845-1916) çok değerli sonuçlar elde etmiştir. Aşağıda belirtilen hastalıklar kefir sayesinde başarıyla tedavi edilmekte, pek çoğu tam iyileşmektedir:
Mide iltihaplan, depresyon, karaciğer ve safra hastaları / mikrobik sarılık, iç ve dış urlar, uzun süren kronik bağırsak iltihapları, kansızlık, solunum yollarının üşütülmesinden kaynaklanan hastalıklar, her türlü egzama, dışa vuran alerji ve benzeri rahatsızlıklar, kalp atardamarları ile ilgili hastalıklar, yüksek tansiyon, ishal/kabızlık.
Önemli bir nokta daha: Kefir, bağırsaklarda kalmış çürük maddeleri dışarı atar.
(Kefirle ilgili anlatacaklarım çok. Pazara izlemeyi sürdürün.)