Eski CHP'nin Muş eski Milletvekili Tekin İleri Dikmen, Nurettin Sözen’e şu faks mektubunu yollamıştı:
Sizinle hiç tanışmadık. Beni tanıdığınızı da sanmıyorum.
Belediye başkanlığınız süresince sizden bir isteğim de olmadı. Ayrıldığınız şu son saatlerde hakkınızdaki görüşlerimi bildirmeyi bir görev saydım.
‘Çağdaş, demokrat, laik ve cumhuriyetçi seçkin aydınlarımızdan birisiniz.’
Görevinizi iyi hizmet vererek dürüst ve onurlu bitiriyorsunuz. Son olarak İsmet İnönü’nün bir tümcesini (aklımda kaldığı kadarıyla) herkesin aklında tutmasını istiyorum.
‘İnsanın değeri bir mevkiye geldiği andaki şaşaasıyla değil, gittiği zamandaki itibarıyla ölçülür.’
Sizi candan sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Ayvalık'tan Z.C. şu mektubu göndermiş:
Sevgili Ekmekçi,
Yetmişli yıllarda, 'Umudumuz Ecevit dediler, inandık. Dağlara, taşlara yazdık. Arkasından MC'leri yaşadık. 12 Eylülü gördük. Ecevit, İnönü, Baykal derken arkasından Karayalçın. Şimdi bu beyler yüzde 25 lik sol oyun üstüne laik, demokrat ve dürüst kişilikleri adına yumuldular. Yedi milyon sosyal demokrat oyun üstünde, güze! ülkem adına, gözleri bantlı ’körebe' oynadılar. Uyanmamaya ve birbirlerinin gözlerini oymaya devam etsinler. Biz artık umut yorgunuyuz. Yorgunluğumuza bir de -laik cumhuriyet adına- huzursuzluk eklendi. Kaygı eklendi.
Bu huzursuzluk ve kaygının yaratılmasına fırsat verenlere elbette sıcacık bir merhabam olamaz.
Merhaba cumhuriyetçiler! Merhaba Kuvayı Milliyeciler! Merhaba Samsun'a yeniden çıkmaya hazırlanan Mustafa Kemaller! Merhaba aydınlık yüzlü Ekmekçi! (Yüzünün rengini bilmiyor değilim.) Sevgilerimle.
Lüleburgaz’dan B.T. de şunları yazmış:
Sayın Ekmekçi,
Adamın lakabı 'Eşek Ahmet'miş. Eşi, eşine yakıştırılan bu lakaptan utanır, rahatsız olurmuş. Bunu fark eden Ahmet. arkadaşlarına, 'Torun tosun sahibi oldum. Eşim ve çocuklarım bu lakabımdan rahatsızlar. Lütfen bu lakabımı kullanmayın' demiş. Bunun üzerine arkadaşları:
Bize mükellef bir sofra hazırlat, sonra lakabını değiştiririz! demişler.
Ahmet, konuyu eşine aktarmış, eşi gerçekten güzel bir sofra hazırlamış, Ahmet'in arkadaşlarına sunulmuş. Yenilip içildikten sonra, Ahmet sormuş:
Lakabımı değiştirdiniz mi, ne oldu? diye.
Tabii, demişler, yeni takma adının 'Sıpa Ahmet!' olduğunu söylemişler. Hemen koşup, mutfaktaki eşine müjdeyi vermiş. Eşi:
Ulan herif, gözün kör olsun! Büyüye büyüye yine eşek olacaksın! demiş.
Her seçim öncesi büyük umutlar yaşarız, (özellikle, 12 Eylül döneminden sonra) ve seçim sonrası boyumuzun ölçüsünü alırız. Şimdi sol partiler, parti meclislerini toplayacaklar, laf ebeliği yapacaklar. Sonunda değişen bir şey olmayacak. Ben aslen Kayseriliyim, yirmi yıldır Trakya 'dayım. Burada kullanılan güzel bir söz var:
-Düğün bitti, gelin sevildi! diye. Artık lütfen soyut sözlerden uzaklaşsınlar, somut çözüm getirsinler. Olmuyor.
Ecevit, iki ay öncesine kadar Refah Partisi’nin savunmanlığını yaparken, birdenbire saf değiştirip, Refah’ı yerden yere vurmaya başladı. Bilmem ANAP'la mı yoksa sermaye ile mi anlaştı? Öyle ya, bir taşla iki kuş vuracaktı. Refah'ı karşısına almakla. SHP'nin oylarını bölecek, öte yandan Refah’ın oyları ANAP 'a kayacaktı. Bir bakıma, yararlı oldu partisine ve kendisine... Ya sosyal demokratlar? Onun umurunda değil sanırım... Bilmem yanılıyor muyum? En içten dileklerle saygılar sunarım...
***
Olay. 2 nisan cumartesi günü. Gölbaşı-Ankara arasında işleyen 06 N 6044 numaralı belediye otobüsünde geçti. Saat 18.30 sıralarında Gölbaşı'ndan kalkan otobüs, Ankara’ya gelmiş. Milli Kütüphane'yi geçince durakta durmuştu. Yolcular inerken, otobüsün şoförü - önde adı yazılıydı. Cemal Demirci diye- arka sıralarda oturan biri kız biri erkek İki genci otobüsten zorla indirdi. İkisine de sille tokat girişti. Olayı -adı, telefonu bende-Cumhuriyet okuru şöyle anlattı:
Cumartesi günü akşam altıbuçukta. Gölbaşı'ndan Ankara'ya giden belediye otobüsünde, belediye otobüsü şoförü, 18-19 yaşlarında genç bir çocuk ve genç bir kızı, vatandaşların gözleri önünde tekme tokat vurarak dışarı attı!
Arabanın numarası belli, adamın adını da aldım. Arabanın önünde şoförlerin adı yazıyor ya, adını aldım: Cemal Demirci. Otobüsün plakası 06 N 8044. 45-50 yaşlarında şoför, gözü dönmüş, böyle kan kusar bir tipte... Çocuklar biri- birlerine yakın oturuyorlarmış veya el ele tutuşuyorlarmış diye gençleri tekme tokat dışarı attı; otobüste herkes de alkış tuttu. Müdahale edecek bir ben vardım, edemedim. Sivas olaylarındaki gibi, gözü dönmüş bir hali vardı adamın. Bunu size bildirmek istiyorum. Çocuklar, Gölbaşı’na eğlenmeye gelmişler, genç çocuklar sonuçta; sohbet ediyorlar, gülüyorlar, falan. Belki el ele tutuşmuşlardır, belki çocuk kafasını kızın omuzuna yaslamıştı. Bunlar çok olağan şeyler... Ben 40 yaşındayım. Cumhuriyet okuruyum. Halen elim kolum titriyor üzüntüden...