Güdük Eşeğin Kuyruğu...

Pazar günü çıkan "Ankara Notları”nın başlığı “Kayna Gidinin Pazarı”ydı ya, arkası vardı onun, şöyle; "çuvaldızı bulan buldu!" Başlık uzun olmasın diye kestim. Halk öyle der:

Kesme eşeğin kuyruğunu, kimi uzun der, kimi kısa!

Bir de, "Güdük eşeğin kuyruğu gibi" derler, "ne uzar ne kısalır."

Çuvaldızı Tansu Çiller mi buldu? Yalnız o mu? ANAP ile Hacı Necmettin Erbakan'ın Refah'ı da çuvaldızı bulanlar­dandı. DYP'yi en yakın bilen Torbalı Belediye Başkanı Er­ten Ünver olmuştu. 22 mart salı günü çıkan "Ertan Ünver’in Hesapları..." başlıklı yazıda geçiyordu bu. Sormuştum:

DYP yüzde 21.70 diyorsun, DYP 21.70 alabilir mi?

-Evet! Üzgünüm.

Kırsal kesimden mı geliyor?

Evet, üzgünüm, bu bir, iki; 'Laz’la ’Kız'ın kavgası! Top­lamların yaşamında hipotalamus (beyin sapı) etkeni var. Birey için nasıl önemliyse hipotalamus, bilinçaltının da öte­si, toplumların yaşamı da böyledir. CHP nasıl İttihat ve Te­rakkiden geliyorsa, DYP de Hürriyet İtilaftan geliyor. Hür­riyet İtilaftan gelen bir gen var,. ben buna sosyal tavır geni diyorum. Hürriyet Ittilaf, sonra Terakkiperver Fırka, Serbest Fırka, törpülenerek gelen Demokrat Parti, AP... Bu oran 14. 30’dur. O kalıtsal gen DYP’ye de yansıyor. Bu oyu kırsal ke­simden alıyor...

Ertan Ünver, DYP’yi öyle tanımlamıştı ki, kendisi de Tor­balı'da seçimi yüzde 1 oyla, DYP'de kaptırdı!

Konda‘nın yönetmeni Tarttan Erdem, Hürriyet'in "anket­ler fos çıktı" biçimindeki başlığına kendisi açısından katıl­madığını belirterek, şunları söyledi:

Ben son sonuçları görmedim ama. Refah Partisi olgu­sunu, kendimizden (Konda’dan) söz ediyorum, ortaya çıka­ran biziz. Eğer biz olmasaydık, Refah Partisi meselesini hiç kimse görmemiş olacaktı...

Açıklanan sonuçlara göre Refah’ın yarım bıraktığını MHP tamamlamış gibiydi. Çuvaldızı bulanlardan biri de oydu.

Sosyal demokratlara gelince; günlerdir, "SHP'nin ami­gosu " diye faks mektupları döşenenlerin yüzlerini görmek isterdim. Politika ne ilginçmiş meğer, kişinin gözleri kendi çıkarından başka bir şey görmüyor. Sosyal demokratların oylarını bölük bölük bölenlerin oturup, şapkalarını önlerine koyup iyice bir düşünmeleri gerektiğim düşünüyorum. Din­lerler mi? Dinleseler, oylarını bölmezler, güdük eşeğin kuyruğu gibi kalmazlardı.

Tansu Çiller, seçimden güçlü çıktı. Erhan Karaesmen, Cumhuriyet bürosunda, sonuçları çıkarmaya çalışırken, geceyarısından sonra, buna "milliyetçilik rüzgârı "etkenini koydu. Demokrasi Partisi'nin bir yanlışına değinmiştim, se­çimleri boykot edip katılmaması, kendi lehine değil, aleyhi­ne oldu. Bir; seçim kampanyalarını, TV'ye çıkma olanağını da yitirdi. Tansu Çiller’e de seçimde bol bol saldın fırsatı verdi.

Erhan Karaesmen'le 12 Martlara dayanan bir arkadaşlı­ğımız var. 1973 seçimlerine gidilirken, o zaman çalıştığım Yeni Ortam'a gelmişti. Şöyle dedi:

Seçim gecesi, ben arkadaşlarımla size seçim sonuçlan ile ilgili çalışmalarda yardımcı olmak istiyorum. Gelebilir miyim?

Karaesmen, daha önce CHP’ye gitmiş, oradakiler:

Bizim yeteri kadar seçim tahmin edecek arkadaşımız var, teşekkür ederiz! demişler, başlarından savmak iste­mişlerdi.

Yeni Ortam'a yardıma gelince, biz hemen Erhan Karaesmen'ı kaptık. O gece yaptığımız çalışmayı unutamam. Ge­len sandık sayısına göre, genel sonucu çıkarmada gerçek bir ustaydı.

1973 seçimlerinin yapıldığı gece. Ecevit "Sonuçtan bilgi­niz var mı?" diye telefon ettiğinde, şu karşılığı vermiştim:

Var. biz burada şampanyaları patlatıyoruz! Ecevit ya­nındakilere;

Onlar şampanya içiyorlarmış! diyordu.

27 Mart pazar gecesi, Erhan Karaesmen, bir genç arka­daşı ile birlikte Cumhuriyet bürosunda çalıştı, bizlere yar­dımcı oldu. Sabah alınan sonuçlardan sonra şu değerlen­dirmeyi yaptı:

SHP, bütün sandıklar açıldığında, yüzde 12'yi biraz ge­çen bir oy oranına sahip olabilecek gibi gözükmektedir. DSP’nin yüzde 87, CHP’nin yüzde 5'e yaklaşan oylarıyla birlikte, toplam sol oylar, yüzde 25 gibi. 1950den bu yana en düşük noktasına varmış olmaktadır. Birleşememenin ve ayrı ayrı birimler halinde de değişik ve yaratıcı politika üre­tememenin doğal sonucu alınmış gibidir. Çok önem verilen laiklik motifine ise, İzmir ve Ankara kent merkezlerinde duyarlılık gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu iki kentte, günün akışı içinde çok az farkla da olsa, SHP 'nin belediye başkan­lıklarından birini kazanması umulabilir, buna karşılık çok bel bağlanan İstanbul da içinde olmak üzere, kent ilçe ve belde belediyelerinde SHP tam bir fiyasko ile karşı karşıya­dır. Bu şekliyle, SHP'nin bir milletvekili genel seçimi yapıl­mış olsaydı, çıkarabileceği milletvekilinin 15-20 dolayların­da olabileceği tahmin edilebilir. DSP ve CHP ise mevcut yasaya göre, hiç milletvekili çıkaramamaktadır.

Oysa, tarihindeki en düşük haliyle bile sol oylar bir arada kalsaydı, sol birinci parti olacaktı.

Sol bu durumdayken. ANAP ile DYP'nin de oy yitirdiğine dikkat çekmek isterim. Kamuoyu araştırmalarının kafa ka­rıştırıcılığı içinde büyük oy yitireceği sanılan DYP, az bir oy yitirmeyle vartayı atlatınca, zafer kazanmış gibi gözükmek­te. Oysa, 1991 'e göre gerileme içinde. ANAP da açık biçim­de gerilemiş. Bu iki partinin estirdiği "temiz milliyetçilik” rüzgârından nasibi, sadece MHP almış gibi. Refah'ın ilerle­mesi ise, beklenen ölçüler içinde kaldı...