Gözlerimin İçine Bakın!

Bilmiyordum, halk arasında yaygınmış; Refah'ın başpar­mağı havada, dört parmağı da yumruk olmuş biçimde gös­teren simgesinin anlamı:

Bir erkek, dört kadın mı demekmiş? Ya da:

Allah bir, karı dört diyenler de var mıymış?

Bir tayan şöyle dedi:

Peki, Refahlı bayanlar da başparmaklarım kaldırıyorlar, o ne demek oluyor?

Bir gün Meşrutiyet Caddesi'nde gidiyordum, önümde iki sıkmabaş genç kız yürüyor. Karşıdan gelen iki gençten biri, kızlara laf attı. Kızlardan biri arkadaşına aktardı:

Seninle namaz kılalım diyor.

Ah canııım! Kikirdeyerek gittiler.

Din ayağa düşürüldü mü gülünç olaylarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Bunu, insanların inançlarım siyasal çıkarla­ra araç yapanlar düşünmeli.

Hak-İş Başkanı Necati Çelik, bir gün şöyle dedi:

Erbakan’a söyledim, “İslamlığı değil, demokrasiyi öne çıkarın. Laiklik düşmanlığı yaratılmasın” dedim. Aziz Ne­sin yakılmak isteniyor, onu savunmak bana düşüyor. Ba­şörtülü kız okula alınmıyor, savunmak bana düşüyor. Re­fahın argümanlarını, büyük uzlaşma için tehlike olarak görüyorum...

Uyanlarla Necmettin Erbakan, doğruyu görebilir, tehlike­yi sezerek yolunu değiştirebilir mi? Hiç sanmıyorum.

Hocanın kurnazlık içine işlemiş: günlerdir yazıp duruyo­rum, tek satırlık açıklama gelmiyor. Oğlu Fatih’i imam-hatip okulundan alıp. Ayrancı Lisesi'ne verişinin nedenini açıkla­mak çok mu güç? I-ıhh.. İşine gelmeyen konularda hiç oralı olmaz, görmezden, duymazdan gelir..

Bunları kasıtlı yazıyorlar, inanmayın bile diyebilir. Beni yemeklerine çağırmıyor. Ama kimi köşe yazan gazeteci arkadaşlarımı çağırıyor. Onlar sorabilirler:

Efendim. Ekmekçi oğlunuzu İmam-Hatip 'ten alıp Ayran­cı Lisesi'ne verdiğinizi yazıyor. Doğru mu? Gerekçesi ne? O zaman imam-hatipte okuyanlar ne düşünecekler?

Ele verir talkını, kendi yutar salkımı mı diyecekler? Necmettin Erbakan. ağzıyla kuş tutsa, bir çıkmaz sokakta olduğunu görmelidir. Hak-fş Başkanı Necati Çelik haklıdır.

Erbakan, 1970'te Milli Nizam Partisi’ni kurdu. Bu parti Anayasa Mahkemesi’ne kapatıldı. Hemen söyleyeyim, parti kapatılmasına, gazete toplatılmasına, gazetecilerin hapse atılmalarına kesinlikle karşıyım. Ama inançları poli­tika aracı yaparak din sömürüsü yapılmasına da karşıyım. Çünkü, bunun temelinde demokrasinin yok edilmesi amacı yatar.

Başsavcılık, Milli Nizam Partisi'nin kapatılması için Ana­yasa Mahkemesi’ne başvurusunu yaparken Erbakan'ın çeşitli konuşmalarından örnekler, belgeler sunmuş. Erbakan'ın ilginç savunmaları var: “Tekbir" ("Allahüekber, Tanrı uludur" demek). Arapça bir sözcük. Erbakan savu­nurken:

Efendim, biz “tekbir”-- demedik, “tek bir" dedik, yani bi­zim partimiz bir tane anlamına.

Anayasa Mahkemesi üyeleri bu savunmayı yutmamış olacaklar.. Ayrıca, "Biz şeriatçı değiliz" bile demiş.

Erbakan'ın davaya konu olan konuşmalarında ilginç ör­nekler var; kimileri şöyle:

8 Şubat 1970'te Ankara'da "Büyük Sinema'da yapılan toplantıda söyledikleri: "... Biraz önce sizlere MNP kurucu­ları takdim olundu. Ama sizden niçin saklayalım, niçin par­timizin hakiki kurucularını bu ilk açılış gününde zikretmiyelim. Açıkça ilan ediyorum ki bizim partimizin kurucuları Sultan Fatih Hazretleri, Sultan Murat, Sultan Melikşah, Ulubatlı Hasan, Orhan Gazi, Nizamül-Mülk, Akşemsettin, Sultan Yavuz, Kılıçarslan, Alparslan, Gelenbevi Haz­retleri ve Suttan Hamit’tir…

31.5.1970’te Karabük'te: “Esselamünaleyküm" diye ko­nuşmasına başlıyor, bir yerinde konuşmasının şöyle diyor: 150 yıl önce Selanik’te kurulmuş Hareket Ordusu'ndaki subaylar kandırılmış ve Sultan Abdülhamit Han tahttan in­dirilmiştir. MNP milletin iman davasını kendisine şiar edin­miştir. Türkiye'de bugün üç yol vardır: Birinci yol solculuk, sonu komünizm yolu, bu yolda CHP; ikinci yol kozmopolit masonluk yolu. Bu yolda AP levhası var. Üçüncü yol MNP yolu, bu yol sağı temsil eder. Hak yolu, iman yolu, önümüz­deki seçim sonunda, yani 1973 yılında sizleri Ayasofya Camiinde namaz kılmaya davet ediyorum...

Necmettin Erbakan'ın işleri, 1970'lerde buncağız değil. 14.1.1971'de Diyarbakır il kongresinde "Bizim itikadımıza göre Mehdi Aleyhisselam'ın geleceğini ve onun devrinden önce de ona basamak olacak devirlerin geleceğini, dua ve temennilerinin Milli Nizam'ın Mehdi Aleyhisselam'ın devri­ne basamak feşkif etmesi olduğunu..." bile söylemiş. Gü­lünç ama gerçek!

24.1.1971 günü Ankara'da büyük kongre açılış konuşma­sında, "... 10 Ekim 1971 seçimlerinde 1000yıllık hak ve hak­kaniyete bağlılık yolunun temsilcisi olarak iktidara gelecek olan Milli Nizam'ın. Durkheim fikriyatından mektepleri kur­tarıp İmam-ı Gazali Hazretlerinin kitaplarına kavuşturaca­ğını..." belirtmiş Necmettin Erbakan Hazretleri! Örnekler öylesine çok ki. Herhalde. 1970'lerden bu yana azbuçuk ders almış olmalı ki şimdilerde pek öyle konuşmuyor. 1961 seçimlerinde, Adalet Partisi'nden Meclis’e girmiş Muhittin Güven vardı. O seçim propagandaları sırasında Demokrat Partililere:

Gözlerime bakın, ne dediğimi anlarsınız dermiş. Böylece, kendisinin eski DP’lilerin yolunda olduğunu söylemek istermiş. Muhittin Güven çoktan öldü, milletvekilliği, bakan­lığı sırasında görüşürdük.

Necmettin Erbakan da öyle, konuşmalarında satır arala­rına dikkat edin:

Gözlerimin içine bakın, ne demek istediğimi anlarsınız demek istemiyor mu?