Gevrek Gevrek Kahkahalar...

Hinthorozu Erdal Beyi aradım telefonla. Telefona kendi çıktı:
Alo!
Ben Ekmekçi, başarılar dilerim!
Teşekkür ederim, eksik olma. Çok teşekkür ederim...
Herkesin gözü sizde artık...
Öyle oldu! (Gevrek gevrek gülüyor.)
Bir şey soracağım bu arada...
Buyrun...
Deniz Bey kutladı mı?
Gazetede gördüm (gevrek gülüşten sonra). Gazetede başarılar diliyor! (Pazartesi akşamıydı, bir telefon etmemiş demek.)
Haa, gazetede gördünüz. Anladım. (Sonra öğrendim. Dün için çarşambaya randevu almış.) Bir de şey geliyor usuma; bir barış, birleşme, bütünleşme çağrısı..
Evet..
Partiden uzaklaşanlar, kendiliğinden küsüp gidenler, üye yazılmayanlar için çağrı yapacak mısınız?
Tabii, tabii yapıyorum.
Böyle bir çağrı yapılacak mı ayrıca? Yapmayı düşünüyor musunuz? Kurultayda yaptınız ama...
Evet yaptım, ama yetkili organlar da yapacaklar herhalde, evet yapacaklar, yani... Herhaldeden kastım, üye kaydındaki aksaklığın düzelmesi için bir zaman vermek lazım. Onu yapacağız. İtirazları ele alacağız. Biraz uzatacağız, ele alacağız. Hepsini yapacağız...
Bu arada, şöyle eleştiriler gelemez mi? “SHP yine parça bohçasına döndü!” gibi.
Dikkat edeceğiz. Başka partiden olmak isteyenlerin bize gelmesine gerek yok!
Peki, ama ihraç edilen milletvekilleri başka partideler şimdi...
İşte, orda bir güçlük var. Bize dönmek için, bizim partiye inandıklarını söylemeleri gerek.
Tabii, Ecevit'le sorun var, o belki de en büyüğü...
Bakalım yani, (hafif gevrek gülüş) o konuda yeni bir şey yok henüz.
Anladım! Efendim, ben başarılar dilemek için aradım.
Çok teşekkür ederim.
Pazartesi akşamı, Ahmet İsvan, Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver, birlikte "Alba"ya, Müjdat Gezen'i izlemeye gidecektik. Gece saat 22.00’de geldiler, gittik. Müjdat Gezen, Cenk Koray, Ayşen Gruda, Hayko Tatar, şarkılarıyla Gülgün Hoşses’i izledik. Müjdat, Hinthorozu Erdal Bey'in, Süleyman Beyin, Başbakan Akbulut'un taklitlerini yapıyor, başarılı. Çankaya'ya tırmanan Hacı TÖ'ye taşlar yolluyor, ilginç. Yıldırım Akbulut, genellikle “uzaktan kumandalı" olarak geçiyor. Müjdat Gezen. “Sabah" gazetesinin düzenlediği “başbakan fıkraları" yarışmasında seçici kurulda görev aldığı için TV yönetimince cezalandırılmış, TV’ye çıkmıyormuş artık. “Akbulut fıkraları”nı bilmeyen mi var? Ne anlayış, ama; böyle bir anlayış, olsa olsa ANAP'a yakışırdı! “Domates, biber, patlıcan” şarkısını söylerken Yıldırım Akbulut'u taşlıyorlar. Ne ilgisi mi var Akbulut’la? Domates, biber, patlıcan, daha bir dolu sebze meyve nerede bulunur? Halde. Eh, Yıldırım Bey de Erzincan'ın eski hal müdürü ya! Müjdat konuşuyor, Cenk Koray çanak tutuyor lafa:
Başbakan, çok tatlı adam, iyi adam, hoş adam. Halden anlıyor...
Yaaa...
Ee, Erzincan'da hal müdürüydü ya!
Müjdat Gezen, filmlerin arasına reklam alan prodüktör otuyor; Başbakan'dan, Demirel'den reklamlar alıyor. Fakat Erdal Bey reklam vermiyor. Cenk Koray soruyor:
Neden Erdal Bey, reklam vermiyor diye.
Reklam olur diye! Çok kibar adam. Oturduk, sohbet ettik, bana nest kahvesi ikram etti. "Sizden de reklam alalım!" dedim. “Biz reklam veremeyiz!’’ dedi. “Biz bir muhalefet partisiyiz. Eğer reklam verirsek reklamımız olur, o zaman Allah esirgesin, kazara iktidara filan geliveririz! Hiçbir muhalefet partisine reklam yapmak yakışır mı" dedi, reklamı vermedi. Ne kibar adam!
Müjdatları, Hinthorozu Erdal Bey, eşi Sevinç Hanım'la, İstanbul'da izlemiş iki kez. Hacı TÖ de gitmiş, imren Aykut da. Ankara'da bizden önce Fikri Sağlar, Cüneyt Canver, kimi kabine üyeleri izlemişler. Açık saçık fıkralara, sözlere bayanlar daha çok gülüyorlar baktım da. Kahabalar atıyorlar gevrek gevrek. Biz gittiğimiz akşam film yapımcısı Abdurrahman Keskiner de oradaydı. Sahneye çiçekler attı.
SHP'de olağanüstü kurultayın ardından yeni yorumlar başladı. Meğer Hinthorozu'nun kazanacağını bilmeyen yokmuş! Kimi okurlar, Erdal Bey'in kitleleri sürükleyemeyeceğini söylüyorlar. İçimden, “Aman sürüklemesin, kimse sürüklemesini” diyorum. Sürüklene sürüklene, görmüyor muyum, ne duruma geldi toplum. Biraz da kendisi kımıldayıp tutsun iktidarın yolunu. Erdal Bey daha ne sürüklesin? Denizi bile sürükledi!
Hasan Çelebi, olağanüstü kurultayın, kurultay delegelerinin etkisinde kalmıştı. Delegeleri etkileyen de kamuoyunun sağduyusuydu kuşkusuz. Hasan Çelebi'nin dizeleri şöyle:
"Olağanüstü kurultay... Olağanüstü büyük/ Ve dokuz yüz dokuz aydın ve de saygın delege. / Her biri sanki, / Yüce bir mahkemenin saygıdeğer bir üyesi. / Saygıdeğer bir jüri bu... / Gördüler, dinlediler, anladılar.. / Ve karar... / Halkımızın yüzakı oldu. /  Hepiniz kalkın ayağa... Kalkın alkışlayarak / Bu büyük, sevgili yurttaşları, sevgiyle öpün.”