Nazilli'den terzi Sabri Övgün, 11 Kasım 1987 günlü mektubunda şöyle diyordu:
"Sayın Ekmekçi,
Size, Ecevit konusunda bazı bilgi ve belgeleri yayımlamaya başladığınızdan beri yazmak istedim. Ancak 5 Kasım 1987 tarihi gazetede ‘Açık Mektuplar…’başlıklı yazınızdan sonra, bu düşüncemi gerçekleştirebiliyorum. Size ben de iki belge gönderiyorum. Biri, 30 Mart 1971 tarihli, Ecevit imzalı, İkincisi 27 Nisan 1985 tarihli ve benim imzamı taşıyor. Bunların değerlendirilmesi ve yorumu sizin.
Sayın Ekmekçi,
Yıllardır şu lafı eder gezerim: ‘Ben olmasam Ecevit olmazdı!’ Hoppala, bu da nereden çıktı diyeceksiniz. Açıklaması şöyle: 12 Mart 1971, askeri müdahaleden sonra başlayan İnönü-Ecevit çekişmesinde, Türkiye’nin her tarafındaki il ve ilçe örgütleri yönetiminde, ben ve benim gibi düşünen binler, on binler olmasa ve Ecevit’ten yana tavır ve eylem koymasa, Sayın Ecevit CHP Genel Başkanı olabilir miydi? Dahası, Başbakan olabilir miydi? Bu kısa açıklamadan sonra, ‘Hoppala! Bu laf da nasıl laf?’ diyebilir misiniz?
Gene 8 Ekim 1987 tarihli ‘Parti İçi Demokrasi...' başlıklı yazınızda bahsettiğiniz olağanüstü kurultayda Aydın delegesi olarak bulundum. O büyük adamın, İsmet Paşa’nın Ecevit’i selamlaması olayını yaşadım. Gözlerim yaşarmaktan öte, Sayın Ekmekçi, pek çok delege gibi ben da ağladım. Rahmetli İsmet Paşa başı eğik saygı duruşunu bitirdikten sonra, Ecevit’e doğru birkaç adım atmıştı da. Daha sonra salonda bir anda doruğa çıkan gürültü ve tezahürattan sonradır ki, Ecevit koşarak geldi ve İsmet Paşa’ya sarmaştı. Konuyu olayı yaşayanlara sorup incelerseniz, sanırım beni doğrulayacaklardır. Saygılarımı sunarım.
Sabri Övgün, Uzunçarşı No: 23/A, Terzi, Nazilli."
Sabri Övgün, Bülent Ecevit'e 22 Mart 1971'de gece saat 24.00’te çektikleri CHP Nazilli İlçe Başkanı Şevket Arasel dışında kalan yönetim kurulu üyeleri Mümtaz Köşkderelioğlu, Ali Tonay, Sabri Övgün, Zafer Nadi Köksal, Halil İbrahim Sarıoğlu, Mustafa Şakar ile Nuri Çulha'nın imzalarını taşıyan telgrafa, Ecevit’in verdiği 30 Mart 1971 günlü yanıtın fotokopisini de yollamış. Ecevit şöyle diyor Sabri Övgün'lere yanıtında:
"Sayın Sabri Övgün,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği'nden ayrılışım dolayısıyla gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim.
Belirttiğiniz duygularla ve düşüncelerle bana güç kattınız.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin insanlık ülküsü yolunda ve Türk demokrasisini yaşatmak uğrunda her çabayı göstermeyi ödev bieceğim.
Size başarılar dilerim, saygılar sunarım.
Bülent Ecevit.
CHP Zonguldak Milletvekili, Parti Meclisi Üyesi."
Aradan yıllar geçer; Sabri Övgün, yine yaşamını terzilikle sürdürmektedir. Nazilli'den 27 Nisan 1985 günü, Bülent Ecevit’e şu mektubu yazar:
"Sayın Ecevit,
Mektubum bir sitem mektubudur. Başında söylememi, size saygımın bir nişanesi olarak kabul edin. Bir de sonuna kadar okumak zahmetine katlanmayasınız diye önceden söylemeyi yeğledim.
Evimde iki büyük adamın resmi asılı. Birincisi hiç değişmez. Büyük Mustafa Kemal Atatürk’ün. İkincisi, şu ana kadar büyük bildiğim, kalbimde, gönlümde ölünceye dek saklı tutmak istediğim Ecevit’in. 12 Eylül’den bu yana sizin resimleriniz için hep sitemler aldım: ‘Ecevit’in resimlerini indirmeyecek misin?' diye. Bu sitemler ve serzenişler, DSP ile adınız duyulmaya başladığından bu yana daha da arttı. Sitem edenlere verdiğim kesin yanıt şu: ‘1946'dan beri siyasi hayatın içindeyim. Ecevit, TC kurulduğundan bugüne, tanıdığım, hayatını okuduğum en dürüst, en namuslu Başbakanlardan birisi. Onun ne resimlerini duvardan indiririm, ne de kalbimden yerini silerim…’ Ancak, son aylarda Sayın Bayan Ecevit’in DSP başında olması, özellikle 26 nisan tarihli gazete haberleri beni düşündürmeye başladı. Sonra da düşüncelerimi, eski bir partiliniz, eski bir ilçe başkanınız olarak size yazmaya, sizin ve sayın eşinizin hoşunuza gitmese da, mertçe açıklamaya karar verdim:
Sayın Ecevit,
Bana göre, benim gibi düşünen eski CHPlilere göre genelleştirirsek, sol kesime göre, yanlış yoldasınız. Solu bölmeye, küçültmeye, Türk ve dünya solunun gelişmesini bilen bir insan olarak, tarihi misyonu ve deneyleri olan bir insan olarak, hakkınız olmasa gerekir. Size 14 yıllık bir belgenin fotokopisini gönderiyorum. Bu belgede isimlerini okuyacağınız arkadaşlardan birisi hariç (Şevket Arasel) diğer arkadaşlar, şimdi SODEP’teyiz. Biliyorum ki eski CHP’lilerin büyük çoğunluğu bizim gibi düşünüyor, bizimle birlikte.
Sayın Ecevit,
Benim, bu belgede adı geçen arkadaşlarımın, 12 Mart 1971’den beri sizin yanınızda kavga veren on binlerin, CHP’ye oy veren milyonların kalplerindeki, gönüllerindeki, anılarındaki yüce yerinizi lütfen koruyun. Ellerinizle yıkmayın. Bizleri, gönlümüzdeki tahtınızdan indirmeye zorlamayın. Solda bölen olmayın.
Danışmanlarınız kimlerse önce halkın arasına salın. Türk halkının, Türk solunun gerçek düşüncesini öğrenin. Ben, son zamanlarda halk arasında giderek yaygınlaşan bir tümceyi aktarmakla yetineceğim: ‘Sağda bir bilen, solda bir bölen' Siz bu yargıya layık mısınız?
Saygılarımı sunarım.
Sabri Övgün,
27 Mayıs Caddesi, No: 33/A Terzi, Nazilli"
Nazilli'den yazan Sabri Övgün'ün mektuplarını gerçekleri iki yıl önce görüp uyardığı için yorumsuz yayımladım!
29 Aralık 1987, Cumhuriyet