Essen'de Aydınlar Arasında.

Essen’de “Türkiyeli İşçiler Derneği’’ salonundaki yemekli toplantıda konuşurken, bir not verdi, “Sonra okursun” dedi. Baktım, şöyle yazmış:
"Bir daha bizim buralara gelirsen üç gün benim konuğumsun. Bir de birlikte gezelim bu gâvur ellerini."
Türkiyeli İşçiler Derneği'nin salonundaydık, ama toplantıyı "Türkiye Araştırmalar Merkezi" düzenlemişti. Yemekliydi toplantı, çağrılılar kişi başına 20 mark ödüyorlardı. Çok kalabalık değildi, ama içtendi, sıcaktı. Çevre illerden Türkiyeli aydınlar gelmişlerdi. Uğur Mumcu’nun da Hamburg'dan Dortmund'a geleceğini, Dortmund'da “Atatürkçü Düşünce Derneği”nde bir konuşma yapacağını öğrenmiştik. Atatürkçü Düşünce Demeği Başkanı Eriş Ülger'- den, Uğur Mumcu'yu da getirmesini rica ettim. Uğur da geldi; böylece toplantı daha renkli oldu! Orhan Apaydın, Timur Selçuk, Uğur Mumcu, 1978'lerde, Essen'e gelip bu salonda konuşmuşlar. Bunu Uğur şöyle anlattı:
Duisburg'dan gelmiştik, burada çok güzel bir söyleşi olmuştu. Bir arkadaşımız Timur Selçuk'a dedi ki: "Hep Uğur Mumcu, Orhan Apaydın konuşuyor, siz şarkı söylüyorsunuz; bir de sizi dinleyelim, siz de konuşun!" Timur dedi ki; "Benim konuşmam, Orhan Apaydın veya Uğur Mumcu’nun şarkı söylemelerine benzer, onun için konuşmam!.." Orhan Apaydın söz istedi ve dedi ki: "Belki sesim güzel, bir şarkı söyleyeceğim, belki bir güfteden söz edeceğim, bestesini siz yapacaksınız, güfte şu" dedi: "Ömrüm, işçileri sevmekle, ömrüm sizi sevmekle nihayet bulacaktır!.." Hepimiz güldük, duygulandık. Son günlerinde abisi İsviçre'de ameliyat ettirmek istedi, pasaport vermediler! O tarihte Pasaport Kanunu'nun 22. maddesini değiştirmişlerdi. Bu 22. madde ne için değiştirilmişti? Uyuşturucu madde kaçakçılığından yargılananlar, gümrük kaçakçılığı suçundan yargılananlar, silah ve mermi kaçakçılığı suçlarından yargılananlar yurtdışına çıksınlar diye. Orhan Apaydın’ın abisi ve bizler, hükümete çok başvurularda bulunduk, fakat Orhan Apaydın'a pasaport verilmedi. En son gün pasaport ulaştığında Orhan Apaydın can vermişti! Aynı şekilde Ruhi Su'ya da pasaport vermediler. Size şaşıracağınız bir şey söyleyeyim, bütün sivil kapılar kapandı. Genelkurmay Başkanı'na başvurduk, Necdet Üruğ’un izniyle bir pasaport verildi, oda yetişmedi...
Essen’deki toplantıyı, "Türkiye Araştırma Merkezi”nin Ekonomi Bölümü Başkanı Çiğdem Akkaya yönetti. İlk konuşmayı yaparken gözüm dinleyicilerdeydi. Çoğu tanıdık, dostlar, arkadaşlar. "Ekmekçi gelmiş, gidip dinleyelim!" demişler. Uğur da gelince daha bir güzel oldu! İki Cumhuriyetçi bir araya geldik. Dinleyiciler arasında kimler mi vardı; okurlar, çoğunu bilir. Nevin-Aydın Karahasan, Haşmet Atasoy, Özgül-Ömer Polat, Sadiye-Turgan Arınır, Deniz Kavukçuoğlu, Dursun Atılgan, Osman Okkan, Serol Teber, Yücel Feyzioğlu, Yaşar Miraç, Recai Aksu... Daha var Arife Kaynar, Hayriye Aksu, Ali Ekber Beşer, İhsan Kekeç, İsmail Erciyas, Dilşat Şahin, Sema Anman, Meral Karakartal, Muhlise Ergün, Ümit Kaynar, Yusuf Hasançebi, Adnan Ağca, Hasan Kocakaya, Mustafa Geçit, Aydın Yeşilyurt, Naci Akça, Esen Varol, Yıldız Peköz, Fatma- Meral Aktaş, Ayten-Mehmet Çakır, Ahmet Aktaş, Faruk Öğrük, Erdoğan Saldamlı, Arslan Gümüş, Mehmet Bingöllü, Recai Aksu, Berrin Uyar, Salih Yiğit, Mustafa Önal, Güray Öz, Doğan Görsev...
Mustafa Ünal, geldi kendini tanıttı; "Ben Ali Yüce'nin öğrencisiyim!" dedi bir Cumhuriyet okuru. Doğan Görsev, o akşam, bir Beethoven bandı armağan etti. Doğan Görsev, "Evrensel Klasik Müzik Yönünde Bir Bandotek Kılavuzu" da hazırlamış. Kılavuzda, Nazım'ın "David Oyştrah’a Mektubumdur" şiiri de yer alıyor, şöyle:
"İstanbul'a gitmişsiniz/Konserinizdeymiş./Çok bahtsız bir kadını bahtiyar etmişsiniz/Yağmura uzanan iki yeşil yaprak gibi gözleri/bakmış parmaklarınıza.
Mektubunda: 'Unuttum herşeyi' diyor. /Kahırlarından başka unutacak şeyi yok/‘Ağladım’ diyor, ‘ferahladım’./ ‘Dünya’, diyor, ‘güzel, içim rahat'./Siz kıskandığım biricik insansınız, üstat"
Almanya'da Köln'de 7 kasımda Nazım Hikmet gecesi var; Nazım'ın 90- yaşı kutlanacak. Köln, Gürzenich'te yapılıyor toplantı. Timur Selçuk, Genco Erkal, Melike Demirağ, Günter Wallraff, Nizamettin Ariç, Mehmet Ulusoy, Lew Kopelevv, Katja Ebstein, Timur Pulatov, Kostas Thomaidis, Elli Paspala, Duo "El Sur", Lutz Gömer de var izlencede. Ayrıca "Arkadaş Tiyatrosu", ‘Türkiye-Almanya Kültür Forumu", "Türk-Yunan Kardeşliği Forumu”, Alman Kültür yetkilileriyle Türk Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın bulunacağı açıklanıyor.
Şanar Yurdatapan, Nazım Hikmet çalışmaları nedeniyle bizim toplantımıza gelemedi. Fakir Baykurt da toplantı gününü yanlış biliyormuş. Fakir, anılarını, yaşamöyküsünü yazıyormuş. Köy Enstitüleri bölümüne gelmiş, çok heyecan d uyuyormuş. Dursun Akçam, Türkiye'ye kitap fuarına geliyor...
Türkiye’den bir gelen olunca nasıl sarılıyorlar, anlatılamaz. Bir gözlemim, Almanya'daki Türkiyeli aydınlar büyük bir yalnızlık içindeler. Hasan Özkan'la, Adnan Binyazar’la konuştum telefonda. Adnan Binyazar'la hep takılırız. "Hangimiz daha kara?" diye. Adımı vermiyorum, sesimden tanısın diye. Adnan diyor ki;
Kara karayı gölgesinden tanır!
Bir sözü daha var:
Karanın yükünü kara çeker! (Bunlar atasözü değil)
Hey yavrum hey! Neler umulmuştu neler bulundu? Nereye gidilecek? Boşluklar nasıl doldurulacak? Ya içimizdeki...