DYP'liler Uyanıyor mu?

DYP (Doğru Yol Partisi) kurucularından önemli bir bölümü, geçen perşembe günü Hürriyet gazetesinde bir “duyuru" yayımladı. Duyurunun parasını ceplerinden vererek yayımlanan kurucuların bu duyurusu dünkü Hürriyet’te bir kez daha yayımlandı. Bu “1” numaralı “duyuru"da şöyle deniyordu:
“Teşkilatımızın vefalı mensupları, DYP'ye gönül veren aziz dava arkadaşımız,
Millet iradesinin ülkenin kaderine yön vermesi gerektiğine inandık. Kökümüz, demokrasi mücadelesinin ilk meşalesini tutuşturan Demokrat Parti'dir. Milliyetçi, muhafazakâr, medeniyetçi ve dürüst insanlar olarak ülkemize hizmet ettik. Önümüze çıkarılan binbir badireyi insanüstü gayretlerle aştık. Bu uğurda şehitler verdik.
Yarım yüzyıldan ben inanç ve sebatla götürdüğümüz, başarısı ülke sathında Kırat mührünü taşıyan eserlerle ispatlanmış misyonumuz bugün kendisine yabancı ellerde başka bir kalıba dökülmek istenmektedir.
Yönetim kademelerinde etkin duruma gelmiş, önemli maddi güçlere sahip olma fırsatını elde etmiş bazı kişiler, kendisini millet hizmetine adamış teşkilatımızı hor görmekte ve tasfiye etmektedir.
Yüz binlerce kahramanın destanını yazdığı dev bir mücadelenin inkârı hiçbir surette kabul edilemez.
DYP'nin tarihinin ve felsefesinin çarpıtılmasına asla tahammül gösterilemez. Milletimizin sesi olan seçilmiş DYP teşkilatının keyfi kararlarla tahrip edilmesine boyun eğilemez
İl, ilçe ve belde kademelerimiz, teşkilatımızın ve misyonumuzun asla terk edilmemesi gereken kaleleridir.
En buhranlı günlerde davamıza omuz veren arkadaşlarımızın, karanlığın geçici olduğunu bilerek ümitsizliğe düşmeyeceklerine inanıyoruz.
Davanıza ve kalelerinize sahip çıkınız. Bizden gelecek sesi bekleyiniz. Hepinizi sevgi ve saygı ile kucaklıyoruz.” (Bu son paragrafın altı çizilmiş).
İmza yerinde “Doğru Yol Partisi Kurucuları" yazısı var. Bağlantı için de Göreme Sok. 8/5 Kavaklıdere, adresi verilmiş. Bu, kuruculardan Sezar Aygen'in bürosu. (Telefonu: 0 312/467 59 96, faks: 467 54 31).
Bu duyum yayımlanınca, telefon, faks kilitlendi. Ağlaşanlar vardı. Duyum, kahvelere çerçevelenip, asılmıştı.
Duyumda geçen bir tümce dikkat çekiciydi: “Yönetim kademelerinde etkin duruma gelmiş, önemli maddi güçlere sahip olma fırsatını elde etmiş bazı kişiler, kendisini millet hizmetine adamış teşkilatımızı hor görmekte ve tasfiye etmektedir." Burada adı anılmadan geçen “etkin kişi"lerden birincisi kuşku yok ki, Tansu Çiller’den başkası değildi. İsyan bayrağını çekenler, kendi aralarında, Tansu Çiller’ i destekleyen kimi kurucuları “erkek papatya "diye niteliyorlardı. İpler kopmuş, yola çıkılmıştı... Bunlar şöyle düşünüyorlardı:
Herkes Amerika'da mal mülk edinebilir. Ancak, o kişi Türkiye'de başbakan olamaz!
Onlara göre ne Celal Bayar’ın, ne Adnan Menderes’in Amerika’da malı mülkü olmuştu...
Burada, DYP'nin geçmişine bir göz atmada yarar var: 12 Eylül 1980’den sonra. CHP ile AP başkanları Süleyman Bey’le Bülent Bey, birlikte Hamzakoy’a dinlenceye gönderilmişlerdi. Erbakan’la Türkeş, bu süreyi bir adı “Eşek Adası" olan “Uzunada "da geçireceklerdi. Onların dönüşünde partiler kapatıldı. AP’liler, CHP’liler partisiz kalmışlardı. CHP çok geçmeden başkansız da kaldı ya, o başka!
1983 Mayısı’nda, siyasal partilerin kurulmasına izin verilince, AP'liler önce Büyük Birlik Partisi'ni kurdular. Başına da Süleyman Bey’e Kuran armağan etmekle tanınan emekli Orgeneral Ali Fethi Esener'i getirdiler. Onun yerine kurulan DYP’nin de 33-34 kurucusundan 30’u “veto” edildi. Aynı “veto"lar, “SODEP"in başına gelmekteydi. 12 Eylülcüler, partilerin oluşabilmesi için belirli bir tarih de koymuşlardı. “Veto”, “veto”, “veto” derken, Büyük Türkiye Partisi (BTP) kurucularından kimileri de Süleyman Bey’le birlikte Zincirbozan’a gönderiliyorlardı. Zincirbozan yolunda “Doğru Yol Partisi”nin adı kondu. Uzun bir yolda mı gidiyorlardı? 12 Eylülcüler, BTP'ye karışmış kimi DYP'lileri de Adıyaman'a bir cezaevine kapatmayı düşünmemiş değillerdi. Ancak, emekli Orgeneral Ali Fethi Esener, Kenan Bey’in (Evren) komutanlarındandı. Esener ile daha birkaç kişi Adıyaman’a gitmediler ama, bunların Meclis açılıncaya dek siyasal hakları alındı. Seçimlere sokulmayan DYP Genel Yönetim Kurulu, Meclis'in açılmasından sonra büyük bir toplantı yaptı, 91 kurucusuna Büyük Türkiye Partisi’nin 34 kurucusunu da ekledi. Böylece kurucu sayısı 125’e çıktı. Bu 125’in 50’ye yakını, yukarıda açıklanan “Duyuru"yu benimsemişlerdi. Duyurunun ikincisi perşembeye çıkabilirdi.
Üçüncü bildiriden sonra, büyük olasılıkla bayram ertesi, basın toplantısı düzenlenecek, parti içine dönük çalışmalar kamuoyuna açıklanacaktı. DYP'liler uyanıyor muydu? Sezdiğim kadarıyla, bu uyanışın sonu, düzenlenecek olağanüstü bir genel kurula değin uzanacaktı. DYP delegeleri, DYP’ye sahip çıkacaklar, sorunu çözeceklerdi. Onlara, “Ayağa kalk, korkma, diren!" deniyordu...
***
“Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur!" diyen, ustamız Şinasi Nahit Berker de önceki akşam 76 yaşında İstanbul’da öldü. Gazeteciliğin her çeşit çilesini, bir kahkaha denizine gömdü gitti işte...
Abdülmelik Fırat’ın 72 yaşında eline kelepçe vurularak, Bayrampaşa Cezaevi’nde yatması nasıl da üzüntü verici. Ya, cezaevlerini konut yapmış İsmail Beşikçi? Şah Turna Almanya’dan telefon etti, hakkında tutuklama kararı olduğu için yurduna gelemiyormuş. Bakın DYP’liler uyanıyor, halkımız ne zaman uyanacak? Biz ne zaman uyanacağız.