DSP’li Bayanın Çığlığı: (3) Ecevit’in Sırça Köşkü...

DSP'li Arın Yüzbaşıoğlu Namal, açıklamalarının en il­ginç bölümüne geliyor. DSP İl Kongresi'nin içyüzünü anla­tıyor. İzleyelim. Şöyle diyor:

Kongre öncesi, gece sabahlara kadar kongreye katıl­mamam konusunda telefonla etki yapılmaya çalışıldı, vaat­lerde bulunuldu.

O gün ortada görünme yeter, yolun sonrasında açık ola­cak deniyordu.

İnançla oluşturduğumuz ‘Mavi Liste'de yönetim kurulu üyesiydim. Başkan adayımız Avukat Mehmet Erosta yedi yıllık partiliydi. Kağıthane ilçesinde altı yıl ilçe başkanlığı yapmış, bu süre içinde Karadeniz kıyılarının örgütlenmesi için de görevlendirilmiş, bu çalışmaları takdir görmüş bir kişiydi. Ancak ikinci üstenin başını çekeceği duyulur duyul­maz disipline verildi. Kendisi kongreden dört gün önce eli­ne ulaşan, savunma isteyen disiplin cezası girişimine, verilen sürenin bitiminde yanıt vereceğini söyleyerek ve İl Seçim Kurulu'ndan 'Seçime katılabilir, kongrede aday ola­bilir' belgesi alarak katıldı. Onu engellemeleri mümkün olsa idi, çıkacak aday bendim.

İl Kongresi, 4.9.1994'te Hilton Oteli'nde gerçekleşti. Kongreyi görseniz şaşardınız. DSP ‘İktidara yürüyüş startı­nı verdik' diyordu, ama DSP'ye 'binleri' start vermişti haki­katen; görünen oydu. DSP’nin İstanbul 'da etkin bir gençtik örgütlenmesi yok. Mitinglerimiz taşıma su ile değirmen döndürme misali olur. Aynı gün, aynı hatta kaç ilçede mi­ting varsa, birbirimize koşarız. O nedenle partililer birbirini tanır. Hilton'da siyah etek-pantolon, beyaz gömlek giydiril­miş görevli gençlik seli ile karşılaştık. Hiçbiri, parti etkinlik­lerinden aşina değildi üyelerimize. Kenar mahallelerden kopup gelmiş, Hilton’u görme özlemleri kullanılmış delikanlılarımız, genç kızlarımız. Kıyafetleri kendilerine arma­ğan edilmiş, ayakkabıları ise eski püskülüğü ile alım güçle­rini sergiliyordu.

Kongre öncesi Genel Başkana, eşine, 'Mavi Liste'nin çı­kacağını, amaçlarını, bastırdığımız 32 sayfalık 'Mavi Duyu­ru' adlı kitapçığımızla iletmiştik. Bu kitapçıkta lidere, görüş­lere bağlılığımız ifade ediliyordu; ancak halkın emeğiyle iş, aş, menfaat bulmadan destek veren üyelerin gayretiyle yükseltilen partiye 'fırsatçı7ar/ katmayacağımızı ilan edi­yorduk. Genel Başkan, örgütün sesi listemizin varlığını bil­diği halde kongre açış konuşmasında atadığı il başkanını ve kongrenin üyelerce tepki ve şaşkınlıkla karşılanan Hil­ton'da gerçekleştirilişini övdü. 'Üyelerin helal kazançlarıy­la yapılan bu etkinlikte şaşacak ne var’ dedi.

Diğer partilere akan para haram, DSP'ye akarsa helal! Hz. Ömer bildiğimiz Ecevit'in kongre konuşması gönlü­müzdeki sırça köşkünü tuzla buz ediyordu. Üyeler arasın­da:

Biz, 1972'ierdeki Ecevit'e gönül verdik, bu kim diyenler vardı.

21. yüzyıla girerken Hilton o/sun mu olmasın mı tartış­ması ilkeldir, demeyin. DSP yıllardır etkinliklerini idrar ko­kan 3. sınıf düğün salonlarında yapıyor. DSP Bayrampaşa Belediyesi'nde iktidarken Türkiye genelinde 7. kuruluş yıl­dönümü Genel Başkan eşinin katılımıyla Bayrampaşa'da mahzen gibi koltukları delik deşik, küf kokulu, seks filmleri oynatan döküntü bir kenar mahalle sinemasında kutlandı.

1.5 yıl içinde, üyelerin sağladığı açık bir kaynak gözükmez­ken partinin ani sınıf atlayışı nasıl sorgulanmaz?

Genel Başkan, 'Şeytan ayrıntılarda gizlidir' diyor. Biz de bu ayrıntıya (!) mutlak açıklık kazandıracağız. Kaynak, üç- beş milletvekili olma sevdasında rantçı mı yoksa 'sıra DSP’de' deyip, onu ileri iten uluslararası bir güç mü var?

DSP örgütü şaşkın, ayaklar altında eziliyor. Biz 'Mavi Lis­te' ile menfaat partilerine kapılanmayıp DSP'ye omuz ve­ren erdemli parti emektarlarının sesi olduk. 'Emeğe saygı, partililerin emeğine saygıdan geçer' anlayışıyla çabaladık.

Genel Başkan, kongre konuşmasıyla demokratik işleyi­şe gölge düşürdü. Zaten 20 gün önce atama yapıp, atama yönetimi kongrede liste halinde çıkarmak baştan haksız bir zemin hazırlıyordu. Yine de il delegeleri üzerinde, ilçe ilçe yürüttüğümüz, kendiliğinden destek gören çalışmalarla et­kiliydik.

Divan oluşurken il delegeleri arasına üyeleri de oturta­rak çoğunluğu sağladılar Divan Başkanı MKYK üyesi parti önde gelenlerinden Sah Kekeç oldu. Partinin astığı astık, kestiği kestik, aday belirlemede tek yetkili konumunda, ha­karet ve azarlarıyla meşhur saymanı Yaşar Mengi divanın karşısında oturup olayı adeta kontrolü affına aldı. Sürekli kulis yapıyordu. Divan oylanırken önlerine benim konuşma yapmamı talep eden 20 imzalı önerge verilmişti. Divan, önergeyi şahsen vermem koşulunu getirerek reddetti. Yeni dilekçemi zaman kaybetmeden hemen kaleme alarak ilet­tim. Ancak 12önergeçtkarıldı ortaya, konuşmam 13. sıraya düştü. Yinebir oylama ile konuşmaların beş dakikayla sınır­landırılması karara bağlandı. Yaşar Mengi Hanım, trafik polisi gibi divan ile irtibat halinde kongreyi yönetiyordu. Beşer dakika süren konuşmaların sekizincisi tamamlandı­ğında atama liste, bir önerge He 'konuşmaların yeterli oldu­ğunu, son verilmesinin uygun olacağını' oylattı. 14 kişi için­de konuşma isteyen tek bayan üyeydim. Üyelere seslene­rek konuşmamın engellenmemesini istedim. Konuşan sekiz kişi de atama listenin savunucularıydı. Sıra, arkadaş­larıma, bana gelince söz hakkı kesiliyordu.

Örgüt isyan etti. Kavga, bağırış, itiş-kakış saatler sürdü. Toplam 25 dakika daha söz hakkı verilse, saatler süren kavga yaşanmayacaktı.

Ortalık biraz durulur gibi olduğunda, listelerin okunması­na geçildi. Listemiz. 'Mavi Liste' okunduktan sonra sayman Yaşar Mengi, eski ve yeni il başkanları, İstanbul milletvekili yanında olmak üzere yoğun bir kulis harekâtına girişti. Pek çok şahsı tek tek yanına çağırıyordu. Listemizden baskılar sonucu çekilmeler oldu. Söz hakkı vermemek, liste men­suplarım açık baskı uygulamak... Olayın demokratik hiçbir yanı kalmamıştı. Basın, televizyonlar, işleyişi izliyorlardı. Liste başımız avukat Mehmet Erusta çekilme kararı aldı...