DSP’li Bayanın Çığlığı: (2) Maske...

DSP’li Bayan Arın Yüzbaşıoğlu Namal’ın anlattıklarının bugün ikinci bölümünü vereceğim. Arın’ın mektubu, bir çığlık gibi geldi bana. SHP’lilerin, CHP’lilerin akın akın DSİP’ye koşturdukları, "cici mama" aradıkları bir sırada, bir aydın kişinin uyarıları çok ilginçti. Şöyle diyor İstanbul'dan yazdığı mektubunda Arın Yüzbaşıoğlu Namal:

27 Mart yerel seçimleri ile ilgili adaylığa başvuru tarihi belirlenmeden, Ecevit, Bayrampaşa Belediyesi'nde, kendisine verilen brifingde Necdet Özkan'/, İstanbul Anakent Belediye Başkanı olarak görmek istediğini ilan etti. Bu seçimde Refah ’la güreş tutulacaktı. Parti içinden çıkacak adayları tanıyordum, onlarla başarı sağlanması mümkün değildi. Üyelerden gelen yoğun destek bu gözlemime eklenince (Bayrampaşa Belediye Başkanlığı‘na adaylığımı koydum.

Örgütün ağırlıklı olarak desteğini aldım. Refah Partisi’nin yükselen potansiyeline karşı diğer parti tabanlarında bile adaylığıma sıcak bakılıyor, üstü örtülü destek vaat ediyorlardı. Öğrencilik yıllarımdan bu yana izlediğim tutarlı çizgi adaylık mücadelemde pek çok desteği bana sundu. Dernekler, meslek odaları, sendikalar adaylığıma açık destek verdiler. Bu desteği, aday oluşumun nedenini bizzat açıklamak için Ankara'ya, Genel Merkez'imize koştuk. Saatlerce bekletildik ve görüşülmedi bizimle. Genel Merkez bomboştu. Sekreter, "Gidelim mi?" sorumuza da Kalalım mı, görüşülecek mi sorumuza da yanıt veremiyordu. Örgütle birlikte, adaylığımın kesinleşmesini an meselesi ve zorunluluk olarak görürken, ilçe örgütünün önünde, onların baskısıyla aday olmayacağına şeref sözü veren ilkokul mezunu Belediye Başkan Yardımcısı döneminde ailesinin trilyonluk imar problemi olan arsasının sorunlarını çözen zengin tüccar Y.A., adaylık başvurusunun bitimine yarım saat kala dilekçe vererek aday oldu. Genel Merkez, adaylığını kesinleştirdi. Belediye Başkanı ve 27 Mart seçimlerinde İstanbul Anakent Belediye Başkan adayı olan Necdet Özkan; -milletvekili kardeşi ve şahsı..-

- Özkanlar’sız Bayrampaşa kazanılmaz... mesajını vermek için bile bile en zayıf adayın kesinlik kazanmasına destek verdi. Örgüt, bu adayla içi kan ağlayarak seçime gitti; bugün Bayrampaşa Belediyesi Refah 'in!

Son yerel seçimde, DSP'de aday belirlenmesi son derece antidemokratik, tüzük dışı şartlarda yaşandı. ‘Örgüt görüşü alınarak merkez yoklaması1 dendi; insanlara aday olmaları için formlar dağıtıldı; adaylık bağışlan toplandı, ardından isimler örgütlere danışılmaksam tepeden belirlendi. Bu sancılı süreçte çektiğimiz acıların yankısı basında yer aldı. Genel Merkez'in emriyle ilçelerde örgüt toplantıları yasaklandı. Seçim yenilgileri ile ilgili değerlendirme yapılmasına İ2in verilmedi.

Zaman bu üzüntüyle geçerken İstanbul il yönetimine hepimizi dehşete düşüren bir atama yapıldı. 27 Martta, Şişli 'den aday gösterilen siyasetin rüzgargülü, rantçılığıyla tanınan, delege gözü çıkartmaya azmettirmekle maruf, SHP’den ihraç, partimize adaylık kopararak katılmış Mustafa Sarıgül il yönetimindeydi. Basında, devlete 17 milyar vergi borcu olduğu iddia edilen Beşiktaş Yıldız Dershaneleri sahibi Muzaffer Yaşar yönetimdeydi. Ağırlıklı olarak partiye çok yeni katılmış isimler, yani ‘iyi gün dostları’ Yönetim Kurulu'nda yer alıyordu.

Atama yönetim, oluşumunu ilçe örgütlerinin görüşüne sunmadan 20 gün içinde aynı yapılanmayla seçime gideceklerini, Genel Merkez’ce tercih edildiklerini ilan ettiler duyurularla. Seçkinliklerini, para güçlerini kullanarak, partide üst düzeyde yakınlıklar kurmuşlar, bu yetkiyi elde etmişlerdi. Haksız konumlarında ısrarlı olmakta hiçbir sakınca görmüyorlardı; büyük bir pişkinlik içindeydiler. Bizler, demokrasiye yürekten inanan üyeler ise, hiçbir ayrıcalık yaratmadan ya da kullanmadan tabandan mücadele ile yetkilere ulaşılmasına inananlardık. Ecevit, bizim için güç odaklarına kafa tutabilmiş, içimizdeki onur, adalet duygulanma simgesi bir isimdi. Bu nedenle, tabanda pek çok üye olarak, tek desteği para gücü olan bu insanların idaresine, Genel Merkez 'in kongreden 20 gün önce atama yaparak bu insanları empoze edişine, partinin İstanbul gibi bir kentte yanlış ellere teslimine direndik.

İkinci bir liste, ‘mavi liste’ çalışması, örgütün bağandan kendiliğinden doğdu; gönüllülükle gelişti.

'İyi gün' dostlarının yetkilerle donatılmasına ‘hayır’ diyorduk. DSP, üyelerinin ayda bir paket sigara parası bağışlarıyla zamanında ayakta durmuş, komprador desteği almayacağını ilan etmişti. Halkın dürüstlüğüne destek verdiği Ecevit, bugün sınırlı sayıda şahsın para gücüyle partisinde gövde gösterisi' yapmasına alkış tutuyordu. Bir ay önce; ile atama ‘zengin ataması' yapmadan ilçelerimizin' çoğunda kışın sobalar yanmazken, pek çok ilçenin borç yüzünden telefonlar kapalı iken, icraya verilmiş ilçeler varken (Kağıthane, Üsküdar) yeni yönetim 20 gün içinde Hilton'da il kongresi yapmaya kalkmıştır.

DSP'de, İstanbul ilinde 20 gün içinde ne değişmiştir? Partililerin sosyal, ekonomik yapısında hiçbir gelişme, değişme olmamışken, il yönetimine atanan zenginler -ki bunların çoğu son yerel seçim döneminde partide para güçlerini kullanıp adaylık kopararak tepeden inmişlerdir- önümüzdeki seçimlerdeki adaylıklarını düşünerek kesenin ağzını açmışlardır. Seçildiklerinde, bilgisayarlarla donatılmış yeni bir il binası vaat etmişlerdir. Oysa, DSP Tüzüğü der ki:

Belirli kişilerin veya çevrelerin Parti'de maddi güçleriyle etkinlik sağlamaları önlenir. Partiyi halka yabancılaştıracak etkinliklerden kaçınılır. (S. 98)

Belki. ‘Bunda yadırganacak ne var, pek çok partide bu böyle...' diyeceksiniz. Ancak DSP, biz programına inananlara ya da halka erdemliliği vaat ediyor, toplumdaki çifte standart yozlaşmasına karşı mutlak adaleti savunuyor. Ecevit, 'dürüstlük' imajı ile etkisini sürdürüyor. Bu imaj, görüşlerinin de ötesinde etkili oluyor. Maske böyle.

İçeride ise, rantçılıktan geldikleri partilerde tescilli Sargüller'i baş köşeye buyur ediyor...