Dostluk Günleri...

Zonguldak'ta yayınlanan «Uyanış Gazetesi» on yaşını doldurdu. Uyanış'ın yazı işleri Müdürü Ali Bahadır, yazdığı bir yazıdan dolayı iki yıl hapis, 8 ay da gözetim altında bulundurulma cezasına çarptırılmıştı. Ali Bahadır, Çaycuma Cezaevinde yatarken bir yandan da yargılamanın yeniden yapılması için bakanlığa başvurdu. Yazar Ali Bahadır, yasaya göre, Yazı İşleri Müdürlerinin hapis cezalarının paraya çevrilebildiğini, kendisine ise bu hükmün uygulanmadığını öne sürüyor..

İçeride yatmadan, mahpusun durumunu anlamak kolay değildir. Ali Bahadır'dan bir mektup aldım. Şöyle diyor: «Siz daha da iyi bilirsiniz; böylesi dönemlerde dostluklar kurulur, kurulu dostluklar pekişir. Kimileri de en yakın ihanet sapağına dalar. Bunlara sözümüz yok. Kendi bilecekleri iş. Ama, gördüğümüz dostluk, destek ve beklenmedik dayanışma karşısında duygulanmamak elde değil.

Ve Sayın Ekmekçi, yazdıklarınızı yıllardır zevkle izleyen bir sadık okurunuz olarak, içeride bulunduğum sırada beni de anımsatmanızdan ötürü gerçekten çok duygulandığımı belirtmek isterim.

Aslında tanışmıyor değiliz. Yine böylesi zor günlerde ve usum beni yanıltmıyorsa 72'de olacak burada Çaycuma’da, bir küçük istasyon kahvesinde hayli sohbet etmiştik. Sonraları gerek gezilerde, gerekse Ankara'da karşılaştık. Meclis kulislerinde, bir iki kez de Yılmaz Gümüşbaş'ı ziyarete geldiğimde Cumhuriyet'in Ankara Bürosu'nda kısa konuşmalarımız oldu. Neyse sağlık ve esenlikle yaşarsak, ilk fırsatta birlikte bir iki kadeh içmeyi dileyeyim...»

★★★

Anadolu Ajansı'ndan emekli olduktan sonra, bir yabancı ajans muhabirliği yapan Ünal Menderes, votkaların arasından bir viski aldı. Şöyle dedi:

— Ben detant olsun diye viski içeyim;

Sovyet Elçiliği'ndeki kokteylde, yalnız Türklerle Sovyetler vardı. Sovyet elçisi Radianov ile eşi, Türk - Sovyet dostluk anlaşmasının 60'ıncı yıldönümü dolayısıyla vermişlerdi kokteyli. Askerler sivil giyinmişlerdi. Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Korg. Ragıp Uluğbay, Genelkurmay istihbarat Başkanı Korg. Suat İlhan, uzaktan görebildiklerimdi...

Hükümetten, Başbakan yardımcısı Turgut Özal oradaydı. Turgut Özal'la, Konya Lisesi'nin birinci sınıfında birlikte okuduğumuzu, bir arkadaşım söylemişti Turgut Özal: — Evet» dedi, bir yıl Konya Lisesi’nde paralı yatılı olarak okudum. Babam memurdu. Arkadan Korkut gelince, paralı yatılı okutamadı babam. Malatya Lisesi’ne naklettik dedi.

— Voronof vardı, dedi, hatırladın mı?

Anımsamıştım. «Voronof» tarih hocamızın takma adıydı. Başında hiç saç olmadığı için, gençlik aşısını bulanın adına, hocamıza kim taktıysa «Voronof» adını takmıştı;

— Bir de quasi modo vardı;

O çocuğu çok severdim. Azıcık kamburcaydı. Yüzü uzunca. O sıralar, sinemalarda oynayan «Nötr Dam'ın Kamburundan esinlenen sınıfın başarıları, arkadaşımıza, «quasi modo» adını takmışlar» Ben sordum:

— Recep Peker'in oğlu vardı. Can Peker;

— Evet...

Babası bakandı. Can Peker o yüzden sınıfta pek sükseliydi. Fakat Can alçak gönüllüydü. Bundan yararlanmazdı. Derse kalkınca, arka sıralardan sesler gelirdi:

— Hocam Recep Peker'in oğlu;

Sınıf, tam «Hababam Sınıfı»ydı. O yıl. Tifoya yakalanıp hastaneye kaldırıldım. Köye gönderildim. Sonra Turgut Özal da ayrılmış. Döndüğümde, yoktu.. Resimlere bakayım, belki anımsarım Turgut Özal’ı...

Maliye Bakanı Kaya Erdem, Enerji Bakanı Serbülent Bingöl, Sanayi Bakanı Şahap Kocatopçu, kokteyle gelen öbür üyelerdendi.»

AP'lilerden Nahit Menteşe, İhsan Sabri Çağlayangil, Halil Başol; CHP'lilerden Deniz Baykal, Ali Nejat Ölçen, Hakan Esat Işık, Kemal Anadol, Hasan Ildan, Mehmet Sönmez, İskan Azizoğlu: 27 Mayısçılardan Sami Küçük, Suphi Karaman, Suphi Gürsoytrak, Haydar Tunçkanat, Şükran Özkaya, görebildiklerimdi.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Türkan Akyol, eşi Prof. Turhan Akyol. Prof Ziya Gökalp Mülayim, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Şerafettin Turan, TRT Genel Müdürü Macit Akman. Basın — Yayın Genel Müdürü Necati Özkaner karşılaşıp konuştuklarımdı. Şerafettin Turan, TDK'na saldırılarından dolayı «Tercüman»ı mahkemeye verme kararı aldıklarını söyledi.

Prof. Bahri Savcı, Prof. Mümtaz Soysal, üniversiteye dönen Ahmet Taner Kışlalı, yazar Dr. Orhan Asena, «Dostluk günü»ne gelmişlerdi.»

Uluç Gürkan, Teoman Erel oradaydılar. Kokteyl, iki saatten fazla sürdü.

Öğrendiğime göre, Moskova’da da bir «Dostluk günü» yıldönümü düzenlenmiş. Moskova'da Atatürk’ün yüzüncü doğum yılı dolayısıyla, oldukça kalabalık bir Türk bilim adamları grubu da bulunmakta.

Başbakan Bülend Ulusu, 14 Mart Cumartesi günü düzenlediği basın toplantısında, Sovyetler Birliği'yle ekonomik ve sosyal ilişkilerimizin karşılıklı saygı ve menfaat esaslarına dayanarak geliştiğini söyledi»

Devlet Başkanı Evren, Türk — Sovyet dostluk antlaşmasının 60'ıncı yıldönümü dolayısıyla, Brejnev'in gönderdiği mesaja verdiği yanıtta, «Türkiye'nin komşusu Sovyetler Birliği ile çeşitli sahalarda, karşılıklı hak ve menfaatlere saygı esası üzerinde ilişkilerini geliştirmeye önem verdiğini ve bu ilişkilerin gelişmesinin sadece iki ülkenin değil, bölge ve dünya barışının da yararına olacağını» belirtmekteydi..

«Ankara Notları»nda, sık sık vurguladığım, durmadan vurgulayacağım şey dostlukların üzerine barışın kurulabileceğidir. Düşmanlıkların üzerine barış kurulamaz. Ne yazık ki özellikle bazı tutucu basında, yıllardır dostluklar kurma çabası yerine, düşmanlıklar körükleniyor. Bundan da çıkar sağlanıyor keseler dolduruluyor...